çağrı
-
"çağrı çağrı bıraktı eke eke" gibi salak esprilere maruz kalıp insanı hayattan soğutan isim.
-
-
yapılır mı atılır mı karar veremediğim cep telefonu şeysi.
-
-
gülten akın şiiri:
çağrı
evler büyük dedikçe büyük
ben insanların en garibi
uzağı ilk defa kavradım
görür yahut dokunur gibi
eski bir saçakta kuşlarla
yele yağmura karşı oturdum
iç içe daireler çiziyor
içine adını yazıyorum
gün uzun türküsünü bitirdi
karlı dağlara yürüdü karanlık
yalnızlık çekilmez bu vakit
delirdi denizde yosun çayda balık
gel artık -
nahit ulvi akgün'ün bir şiiri:
günlerin gürültüsünde nerde
tut ki seviştik diyelim
artık elim ayağım tedirgin
zamanım seninle akar gider
yaşamayı yeniler durur sevgin
gözlerinde o dayanılmaz çağrı
öpüşmelerin en olgunu kaçamak
tut ki kalkmış engeller aramızdan
üstümüzde ay aydınlık gökler
bir mutluluk içindeyiz umulmayan -
bir ali yaşar şiiri
oğuzam
türk menem…
bayatlardan türkmenem…
damarlarındaki asil kan
aslına çektiğin ırk menem…
yaprağın asılı dallar,
gövdeni taşıyan kök menem…
yolunu gözleyen yar
aşkınla çarpan ürek menem…
can içre canan bilmişem gavim gardaş, nerdesen…
yedi koldan,
yirmidört boydan gelmişem orta asyadan…
yayından fırlayan ok
huduttan hududa atılan mızrak
deli havalar soluyan kısrak gibi esmişem…
az gitmişem, uz gitmişem
dere tepe düz gitmişem…
kuş uçmaz kervan geçmez dağları
göçebe adımlarla gezmişem…
irağı yakın, yurdumu irak eylemişem…
tırnaklarımla oymuşam tortu kayaları
kıraç toprakları gözyaşlarımla sulak etmişem…
kızgın tohumlar serpmişem,
emek vermişem,
aşa getirmişem…
türk illerine haber salmışam gavim gardaş, nerdesen…
selçuklu şah-ı sultanlarım adım atmış otağıma
kapıda karşılamışam civan mert erlerimi
başım gözüne üstüne berhudar ağırlamışam…
musul’da zengiler
kerkük’te kıpçaklar
erbil’de beg teginliler
yiğit yatağı atabegler kurmuşam
dokuz başlı tuğlar aparmışam yad ellere
türk’ün adını âlemlere duyurmuşam…
bayındır kızanı torunlarımı kucaklamışam
bahar coşkusu akkoyunlar gibi ovalara yayılmışam…
sultan cined’in emaneti
şah ismailimle pişirmişem ham yanlarımı
ocağımda tüten safevi ateşiyle alev alev yanmışam…
genç osmanlıyla açmışam bağdat’ın kapısını
cahiliye devrini hepten kapatmışam…
dil, din ve ırk özgürlüğüyle donatmışam halkları
çıra gibi aydınlatmışam kör karanlık tarihi
çevreme ilim, irfan, ışık saçmışam…
derin hülyalara dalmışam gavim gardaş, nerdesen…
ne zaman ki
türk birliğine diş bilemiş düşman
çapraz fişek silahıma davranmışam…
zırnık ödün vermemişem haa sevgimden
korkmamışam heç
ölümleri kuşanmışam…
yalın ayak koşmuşam kafkas cephelerine
sarıkamış harekâtına katılmışam…
buz kesmiş yüreğim allah-u ekber dağlarında
katmer katmer kefensiz donmuşam…
çanakkale’de etten duvar olmuşam
göğüs göğüse çarpışmışam allah vekil
bir adım geçirmemişem gâvuru öteye
üst üste cansız yığılmışam…
nasıl ki
harb-i cihanlarla zayıflamışam
güçten kudretten düşmüşem heyhat
yeraltı kaya yağlarım sulandırmış ağızları
hemhal manda manda paylaşılmışam…
öyle ki
et ve tırnak misali ayrılmışam
süt kuzu yavru gibi koparılmışam anadolu’dan
yılanlar tıslamış
köpekler hırlamış ardımdan,
sahipsiz kalmışam gavim gardaş,nerdesen…
lord planları tayin etmiş kaderimi
misak-i milli sınırlar dışına çıkarılmışam…
itilmişem, kakılmışam, horlanmışam külliyen
tekme tokat yerlere yatırılmışam…
dağ ayılarının önüne atılmışam yaralı
çöl develerinin hörgücüne tepe taklak asılmışam…
türk menem demişem
türkçe söylemişem
eskiyaka’da kurşunlara dizilmişem…
emeğimin hakkını istemişem
gavurbağ’da linç edilmişem…
adalet beklemişem
iplere gerilmişem…
eşitlik yeğlemişem,
zab suyu kana bulanmış
altunköprü’de ekin gibi biçilmişem…
el insaf vicdan dilemişem
zindanlara sürülmüşem…
çığlıklarım katlimin sâlası
diri diri gömülmüşem gavim gardaş, nerdesen…
duy hele
kimliğim değiştirilmiş
el-temim olmuş türkmen kerkük
hafızalardan kazınmışam…
baas baas bağırmışlar partizanca
kin kusmuşlar yüzüm barabarı,
evimden yurdumdan göçe zorlanmışam…
kollarım kırılmış omuzlarımdan
işkencelerle yoğrulmuşam…
gözlerim kan çanağı
fincan fincan oyulmuşam…
ölmem yetmemiş kâfire
ip sarılmış cesedime
sokaklarda dolaştırılmışam…
cıncık gibi ortalığa saçılmış cism-i bedenim
lime lime dağılmışam gavim gardaş, nerdesen…
beterin beteri var…
biri getmiş, ötekiler gelmiş…
yağmurdan kaçarken doluya tutulmuşam…
mavzerler çevrilmiş üzerime
tetiklere sarılmış puştlar
merhamet beklerken, zulüm bulmuşam…
böyük devletlerin böyük oyunu
yok etmek türk’ün soyunu
çoraplar örülmüş
çuvallar geçirilmiş başıma
aslanım; kediye boğulmuşam…
okumak yazmak yok…
dilim damağıma bağlanmış
düşünmem, konuşmam, kızmam yasak…
başın kaldırıp bakmak
gözün ucuyla süzmek ne cüret…
elim ayağıma dolanmış
oturmam, yürümem, gezmem yasak…
taş kesilmişem gavim gardaş, nerdesen…
di gah gel…
di gel ölem di gel…
adına gurban olam di gel…
alnına kanım çalam di gel…
bayrağım göğün mavi gülü, ay yıldızım sen…
yurdum türkmen eli, can özüm sen…
soyum sopum türkoğlu, yüzüm sürdüğüm izim sen…
oy men ölmüşem gavim gardaş, nerdesen... -
diğer bir ifadeyle,ömrümün geri kalanının her salisesi.
-
reklamsa reklam, sen kimsin lansa sen kimsin lan; kesinlikle türkiye'de yapılmış en güzel albümlerden biridir.
-
ela (bkz: #16297919) grubunun aklını delilere ver albümünün şarkısı. sözlerini yazayım tam olsun:
aklı hiçe say kalbe doğru yönel
tünellerini kapat ışıklarına dön gel
bize aşklar kaçacak bize yollar akacak
bize düşler doğacak gözü açık uykularda
şiirlerini aç şarkılarla dans et
bulutlarını yak güneşlerini hisset
bize aşklar kaçacak bize yollar akacak
bize düşler doğacak gözü açık uykularda
yaşananların ardı boşluklarla dolmasın
içimizdeki saatler hüzünle kurulmasın
yaşananların acısı dalgalar yaratmasın
kendimdeki sayfaları böyle sanma yoksa
benim de bir derdim var ömrümü heba eden
benim de bir derdim var yağmuru kirleten
benim de bir derdim var aşkları terleten
benim de bir derdim var içim yanar
ruhuna kapan zindanlarını gör
cennete uzan şeytanlarını göm
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap