• barthes, bu kitabinda, fotograf konusunu genel anlamiyla ele alip, fotografik imge uzerine dusunmekten ziyade kendi secimi olan bir takim fotograflarla olan deneyiminden gayet kisisel bir tonda bahseder. niyeti, fotografin ozunun ne oldugu konusuna aciklik getirmek, ya da kitap boyunca okuyucuya sundugu fotograflardan bir anlam cikarmak degil, bu imgelere bakma, onlar uzerinde dusunme eylemini, fotograflarin onda yarattigi etki uzerinden tartismaktir. her turlu bilgi ve kulturel birikimi bir kenara koyup, kendi gozunun gorduguyle ilgilenir. yalniz bu yaklasim kesinlikle bu fotograflarla ilgili duygu ve dusuncelerini safi oznellikle kaleme alip, bilincli olarak her turlu bilimsel yaklasimi reddettigi anlamina gelmez. barthes’i bu konuda yazmaya iten, fotografik imgenin diger imge turlerinden nasil ayristigini kesfetmeye dair varlikbilimsel bir arzudur. kitabin basinda belirttigi gibi, fotografin ‘kendi icinde’, ne oldugunu kesfetmek uzere koyuldugu bu arayisin basinda, kendini iki dil arasina sikismis bir birey olarak konumlandirir. (bkz: ikiye bolunmus insanlar) bu iki dilden biri elestirel, bilimsel olan, digeri ise disavurumcu olandir. ilki yolculugu tamamlamis barthes’in dili, ikincisi ise yolun daha basinda ve nereye gittigini bilmeyen barthes’in. (bu noktada barthes’in camera lucida’ya gelene kadar gostergebilim ve yapisalcilik gibi konularda bayagi kafayi yormus, dusunmus yazmis oldugunu da hatirlatmamiz yerinde olur) fotograf deneyimden bahsetmek sozkonusu oldugunda, sosyoloji, psikoloji, gostergebilim gibi diskurlarin yaklasiminin, kendi deneyimini tam olarak aciklayamadigini, bu baglamda indirgemeci oldugunu soyler. bu tur varolan ogretileri disaridan getirip fotograf konusuna ‘uygulanmak’tansa, onlari butunuyle gozardi etmeyen, fakat salt bu cerceveler icinde de kalmayan, kisisel dilini olusturmaya yonelir. her bir fotograf icin ayri, tekil bir bilim, kendi deyimiyle ‘a mathesis singularis’, olasiliklar uzerinden calisan, kaygan, sabit olmayan, kendini surekli yenilemeye hazir bir bilgi onerir. bahsettigimiz ikiye bolunmus kisi ve onun kurmaya calistigi dil, kitaba harikulade bir ritm katar, zira biri digerini yanlislamaz, disariya atmaz; aralarindaki gerilim ve etkilesim surekli bu yeni yaratilmaya calisilan dile katkida bulunur.
  • roland barthes'in sectigi fotograflar hakkinda teknik bilgi degil de kendisine hissettirdigi seyleri yazdigi kitabi. icli kitap, hisli kitap..
  • okuma işlemi çok uzun sürerse hiç bir şey anlamayacağınız kitaptır. o yüzden hızlı okuyun diyemem ama en azından bu kitabı okurken araya başka kitap sokmayın derim, yaparım bunu.

    --- spoiler ---

    "...eli tamı tamına doğru bir açıklık derecesinde,

    tam doğru bir terk ediş yoğunluğunda..."

    --- spoiler ---
  • 6 45'te kaan çaydamlı'nın 2. baskıya düştüğü kişisel ön notunda da belirtiği gibi "güzel ülkemiz"de yeterli ilgiye mazhar olamamış bir başyapıttır bu. "dernek üyesi olan üç bin fotoğrafçı sayımıza rağmen 1800 adetlik baskısının -kayıplar ve hediyelerle beraber- tüketilmesinin beş yıl sürmesine artık şaşırmıyoruz bile" der çaydamlı.
  • yeni nesil fotoğrafçı gençlerin makine almadan önce alması gereken kitap.
  • aslen profesyonel 1 fotografci olmayan roland barthes i fotografta böylesi arayisa iten olay esasinda annesi henriette barthes in 77 yilindaki ölümüdür. annesinin ölümününden sonra fotograf ile ölüm arasindaki ince iliskiyi onun hicbir fotosunu kullanmadan kurmaya calismakta barthes (kendi ölümü de gecikmeyecektir zaten). studium ve punctum kavramlarini aciklayip oldukca isabetli örneklerle irdelerken fotografa ne kadar mükemmeliyetci 1 gözle baktigini düsünmeden edemedim. dili susan sontag in on photographysine göre biraz daha agir sayilabilir, cümlelerse kimi zaman icinden cikilmaz 1 girdaba dönebilir. ancak her ikisi de bu konuda yazilmis en iddiali deneme ürünleridir hic kuskusuz. ayrica nadar i gelmis gecmis en basarili fotografci ilan etmistir yanlis hatirlamiyorsam barthes bu eserde, not etmeye deger.
  • bana fotografin en baba sanatlardan birisi oldugunun farkina vardirmis bir saheser. olaganustu guzel bir barthes kitabi. kitap ilk basta cok normal gozuken, ama barthes'in yorumlarini okuyunca absurd oteresi oldugu anlasilan, resimlerle doludur. ki ben bu metin-fotograf iliskisinin en az sinema kadar degerli oldugunun farkina vardim.

    idare edecek bir slide show icin:

    http://www.kcl.ac.uk/…courses/cdc/camera_lucida.htm

    ve

    http://www.kcl.ac.uk/…/moderntheory/bartheslate.htm
  • 1806 yılında (karar verin 1806 mı 1807 mi) william wollaston tarafından tasarlanmış olan camera lucida (ki latince'de aydınlık oda demektir) aynı camera obscura'nın da olduğu gibi çizimde doğru perspektif yakalanmasına yardımcı olmak amacı ile geliştirilmiştir. camera lucida'da obscura'da olduğu gibi karanlık bir oda ya da ortam gerekmez, çizilen konuya yöneltilmiş içinde prizma olan aparat konuyu daha küçük olarak lens'e yansıtır, resmi yapan kişi ise önündeki kağıda bu lensten bakar ve çizeceği konuyu ana hatlarıyla görebilir, ve doğru perspektif ile çizebilir.

    camera lucida'nın bu konudaki dezavantajı ise, perspektifi doğru yansıtmasına rağmen konuyu güzel çizebilmek için resim kabiliyeti olan birisi olmak gerekliliği idi. orta karar ressam ve çizerlere göre geliştirilmiş gibi olsa da camera obscura ile birlikte fotoğrafın önünü açmış olması açısından elbette önemlidir. zira fotoğraf tarihinin önemli isimlerinden w.h. fox talbot hem camera obscura hem camera lucida ile denemeler yapmış, çizim yeteneğinin olmadığını farketmesi ise onu "kendi görüntüsünü kağıda sabitleyen bir sistem" üzerine çalışmaya itmiştir. (ilerde calotype adlı sistemi geliştirecek son derece entrikalı bir takım olaylar gelişecektir. fotoğraf tarihi de heyecanlı olabilir)
  • kısaca studium ve punctum..
  • 6 45 tarafından basılan türkçe çevirisinin kapağında alexander gardnerin "lewis payne'in portresi" adlı fotoğrafının bulunduğu roland barthes kitabı.
hesabın var mı? giriş yap