• uzun seneler önce yaptığım vahim ve affedilemez bir hatanın kurbanı olmuş, bu yüzden senelerdir kendisiyle görüşmekten kaçındığım kader kurbanı insan.

    her şey o güzel, sıcacık bahar gününde oldu. ufak yeğenimiz charlesbukowski'nin sünneti için antep'e gitmiştim. günlerden cumartesiydi ve sevinçli bir telaş içindeydi tüm ev halkı. sabah erken saatlerde kalkılmış, bu önemli gün için hazırlıklara başlanmıştı. güzel bir bahçe düğünü olacaktı. tüm kuzenler ile birlikte tüm bahçeyi süslemeye başlamış, her tarafı kedi merdivenleri ve balonlar ile kuşatmıştık.

    tüm bu koşuşturmaca arasında zaman hızla ilerlerken, tepemizde parıldayan güneşin yarattığı sıcağı bastırabilemek için birer ikişer bira içmeye başlamıştık. hava sıcaktı, insanlar içten ve samimiydi. sürekli gülüyor, eğleniyor ve bir yandan içiyorduk. içtikçe daha çok gülüyor, daha çok eğleniyor, daha da çok içiyorduk.

    derken hava kararıp yavaş yavaş konuklar gelmeye başladı. bizim neşemize davetimize gelen konuklar da katıldı. her gelenle kadehler, şişeler kaldırıldı. yeğenimizin şerefine içtik'de içtik. zaten biz hep iyi içerdik. babamız, dedemiz, dedemizin babası ve hatta daha evveli yani sülalece iyi içerdik. o güne kadar hiç birimizin başına böyle bir şey geldiği, görüşmüş değildi. ama o talihsiz gün olanlardan sonra bir daha hiçbirimiz ağzımıza içki süremedik, hepimiz tövbe ettik.

    konukların neredeyse tümü geldiğinde "artık vakit geldi!" diye seslendi eniştem ve ekledi "bu görev senin! kirvesi sen olacaksın." zaten kendi çocuğum gibi çok severdim hergeleyi. "elbette olurum!" diyerek sevinçle kabul ettim bu teklifi. keşke eniştem ne kadar içmiş olduğumu farkına varsaydı. ama varamadı...

    küçük charlesbukowski'yi kucağıma alıp sünnetçinin karşısına oturduğumda, keyfime diyecek yoktu. taaa ki, sünnetçi usturasını çıkarıp, minik buko'ya değdirene kadar. o an içtiğim onca alkolün etkisiyle kan görmeye dayanamadığımı öğrenmiş oldum. bir anda fenalaşıp yere yığılırken, kucağımda oturan küçük buko ise sünnetçinin usturasının ucunda lime lime doğranıp kopmuştu.

    gözlerimi açtığımda önce ne olup bittiğini, nerede olduğumu anlayamadım. bağrış - çağrış ve feryatlar arasında ayağa kalkmaya çalışırken bir doktor geldi; "dinlenmelisiniz, lütfen kalkmayın" dedi. gözlerimi ovuşturup tekrar doğrulduğumda eniştemi ağlarken gördüm. ameliyathanenin kapısını yumrukluyordu. neler oluyor tanrım? neden buradayım? ağzımdan çıkan tek kelime "buko" olmuştu...

    tekrar ayıldığımda ufak kuzen volkan yanımdaydı. neler oluyor diye sorduğumda, yüzüme bakamayışından çok kötü birşeyler olduğunu hissettim. "söyle ne oldu! çabuk anlat" diye yakasına yapıştım. "ed abi" dedi kekeleyerek... ve anlatmaya başladı; "sen kan görüp bayıldığında, buko kucağından düştü ve sünnetçinin usturası onun..." gözleri doldu... "anlat! devam et!" diye bağırdım. "bukonun... pipisi koptu abi!" duyduklarıma inanamadım. tüm dünyam başıma yıkıldı... "yaşıyor mu? tedavi edebildiler mi?" diye fısıltı halinde sorabildim ancak. "hayır! ne yazık ki pek birşey kalmadı geriye. ama yaşayacak dedi doktor. ama... ama minik buko için yapacak bir şey yokmuş."

    "yapacak bir şey yokmuş" cümlesini duyduğumda çoktan koşmaya, kaçmaya başlamıştım. senelerce kendimi affedemedim. kimliğimi değiştirip her şeyden, tüm sevdiklerimden özellikle buko'dan uzak durmaya çalıştım. ama kader bizi tekrar burada bir araya getirdi. (bkz: #10602945) beni affet buko... beni affet ne olur...
  • şahsımı gay olmakla suçlayıp kendime partner aradığıma kadar götüren, akabinde kendisinin saf ve temiz duygularından bahseden yazar. anlamadım hangimiz saf ve temiz *
    kendisi heteroymuş muhabbet edebilirmişiz ama sarkmak yasakmış. bu memlekette değil kadın olmak gay olmak bile zormuş. diyenlerin yalancısıyım.
  • sosyomatta kizkardesime rahat vermiyor bu. okudum olm yazdigin mesaji, hahaha. 90'li o kiz alcak herif.
    sonra da kizkardesini korumak isteyen bir ablaya hakaret ediyor hatta hatta onu sübyancilikla sucluyor. yakistiramadigim bir yazar bozuntusu
  • hakkımda utanmadan atıp tuttuğu yazıları aylarca sonra okuyup tam şevki geçmişken ipime sallamayıp kuşağıma dolamadığım zirzop.
  • adana dürüm sever bir vejetaryen. spot ışıkları altında parlayan adam, sahne tozu emicisi. yeni star!
  • ekşi sozluk yedi yaşında zirvesinde, zirvenin yapıldığı mekan olan marionun tuvaletinde karşılaştığım king partisi arkadaşımdır. onca pisuvar varken hemen yanıbaşımdakine gelmesi bende derin şüpheler uyandırmıştır *
  • kadinim
  • sene-i devriyesi bugün olan kadın. artık epey olgunlaştığı için bu sene kariyer planlarını sonlandırıp şarkının diğer kısmına ağırlık vereceği kararı iş ortamında üç gün üç gene şenliklere dönüştü.
hesabın var mı? giriş yap