• (bkz: safiye ayla)
  • ilkokula yeni başladığımız sıralarda, malumunuz, envai çeşit türkçe kitabımız ve onların çeşitlemeleri olan büyük boy okuma kitapları olurdu, üzerlerinde kocaman atatürk resimleriyle. atatürk, çocuk-ben'imin gözünde nasıl bir varlık kategorisine girmiştir, bilemiyorum; ama gördüğüm bir rüya konuyla ilgili, toplumsal bilinçaltının oluşumuyla ilgili, çocuk zihniyle ilgili -belki biraz da benimle ilgili- tüyler ürpertici ipuçları taşıyabilir, kanaatimce.

    mahallemizde, daha o yaşlarda nam salmış, "iyi" annelerin haksız bçimde "çingene çocuğu" tabir ettiği, haşarı bir çocuk vardı. adını, sanını hatırlayamıyorum şimdi. ama, biz "ufaklıklar" arasında, zorbalığıyla nam salmış bir veletti, enikonu korkuyorduk çocuktan. işte, rüyamda her ne sebeptense, bu çocuk beni kovalıyor; yakalasa, adım gibi biliyorum, dayaktan gebertecek beni. kaçıyorum.. derken, o zaman oturduğumuz büyük merdivenli apartmana giriyorum. [ki o zaman, bedenimizin küçüklüğü yüzünden her şey bize olduğundan daha büyük görünürdü, galiba.] o çocuk da peşimde.. ben merdivenleri tırmanırken, çocuk arkamdan geliyor. hemen herkesin yakından bildiği o kabus etkisi ortaya çıkıyor tabii: "anne," diye bağırmaya çalışıyorum, ama sesim çıkmıyor.
    tam o sırada, merdivenin hemen kenarındaki lambanın üstüne bakıyorum: üzerinde atatürk resmi bulunan kitaplarımdan birisi. ışığın altında atatürk'ün çehresi epey canlı görünüyor. atatürk bana ismimle sesleniyor ve gökten gelen bir sesle bir şeyler söylüyor. daha çok korkuyorum tabii, ama çocuk kaçıp gidiyor..
hesabın var mı? giriş yap