• 9-10 yasindaydim galiba. simdiki veletler bu soyledigime guler neyse televizyonda da bak şu konuşana vardi. kadin hamile kalmisti. hani cocuk istemiyordu. cinsellige dair kafamdaki dusunce soyleydi. hani opusmek guzel falan ama insanlar bebek istiyorlarsa ikinci asamaya geciyorlar falan. sonra kadina hayret etmistim. madem cocuk istemiyorsun, ne gerek vardi diye. opusme neyine yetmiyordu ki??¿
  • "yabancilar ne rahat yeaaa. istedikleri gibi sarki yapabiliyolar."

    "ebe lube lum lum hopaleaaa cimba cimba" die sarki yapsan bu anlamli oluyor zannediyordum. ne rahatlar lan yabanci olmak var diodum ne supersonik sarkilar yazarim falan... yalanmis.

    sonra adamin biri cikti. " honki ponki toni nok / çalona bimbo bori rok / muşi muşi hubobo kozi zok / çiki çiki şayne tiki tak tok" die bi sarki yapti. asil biz yapabiliyormusuz lan!!! dogruymus.
  • uzakta olduklari için yilda iki kez görülen, ayni evde yasayan dede ve teyzeyi kari-koca sanmak, fakat yine ayni evdeki dayiya bir anlam verememek, uykusuz geçen gecelerin sonunda "o da ogullari herhalde" diye geçiştirmek. * *
  • "sinema oyuncularının asıl mesleği ne ki acaba" diye düşünmek, oyunculuğu meslek olarak konumlandıramamak.

    hatta bu çerçevede, bu sonuca nasıl ulaştım bilmem ama, cüneyt arkın'ın alkol sattığını düşünüyordum. hem de öyle dükkanda falan değil, eskici misali el arabasında sokak sokak gezip bağırarak...
  • karanlıkta gözümü kısarak, istediğimde mum ışığını büyütüp, ona şekil verebildiğimi sanıyordum hep. o ara x men'i de çok izlediğimden, benim içimdeki mutant gücünün mum ışığını kontrol etmek diye düşünürdüm.

    ya o değil de, bizim elektrikler ne çok kesiliyordu!
  • çocukken etrafımda birisi bebek yapmak tabirini kullanmışsa ben onu bir kadın ile bir erkeğin kimsenin görmediği bir yerde bir oyuncak bebeğin kolunu bacağını takması akabinde kolu bacağı takılan bebeğe bir şekilde konuşma öğretilerek yapıldığını sanıyordum. sonra öğrendik sevişme falan.

    ne safmışım meğerse *

    bir yakınımın fıtığı (bkz: fıtık) vardı. bizim oralarda da bilye oyununun diğer adı pıtıktı. akraba gürcü olduğundan f harfini söyleyemez p söylerdi. ben de dolayısıyla onun pıtığı olduğunu düşünürdüm. meğer onun bahsettiği fıtık bile benim anladığım pıtık arasında dağlar kadar fark varmış.
  • üç tekerlekli bisiklet sahibiyken, iki tekerlekli bisikletlerle yokuş çıkmanın bacakları acıtmadığını sanmak...
  • bir arkadaşım ekolü iftiharla sunar:

    yağmur yağmasının sebebi, bir yerlerde bir trafik kazasının olmasıdır.

    (bkz: ters mantık)
  • 4 -5 yaslarındayken 'önce alış veriş sonra fiş ' reklamı vardı.ben alış verişten sonra prize takılan fişlerden verilecek ve alınan bu fişlerle bize elektirik olarak donecegini sanımıstım.
  • afiyet olsunu "afiye tolsun" sanıp anlam veremezdim. bir nevi saatler olsun vakası. daha vahimi.
hesabın var mı? giriş yap