dehşet
-
(bkz: #16381228)
-
ölmeye hazır olunca, dehşet o kadar acı vermez. neyi göze aldığınıza bağlı olarak değişkenlik gösteren durumdur.
-
türkçedeki en güzel ve en güçlü kelimelerden biri.
-
-
dehşet içindeki kişi kendisini sarıp sarmalayan ve nefessiz bırakan yoğun bir korku atmosferinin etkisinde olduğu için, teskin edici ya da anlayarak ortaklık kurmaya çalışan sözlerimiz atmosfer duvarına çarpar ve ona ulaşamadan geri döner. sözün güçlerinin delemeyeceği kadar yoğun bir panik zırhıyla çevrelenmiş olduğu için karşımızdaki, daha ilkel olana, yani jestlere geri dönüp zırhı dokunuşlarla delmeyi denemek etkili olabilir; sarsarak kendine getirmek ya da dibe batan birini tutup yüzeye çıkarmak ya da en iyisi, sarılmak. dehşetin nedenine doğru yönelecek her söz hamlesi ancak dehşetin boşalımından sonra aktarım işlevini yeniden kazanır.
munch'un "çığlık" resminde kızıl ve sarı kıvrımlar adama doğru yaklaştıkça kararırlar ve onu yutmaya hazırlanırlar. budur dehşetin atmosferi. ciğerinde kalan son nefesi de çığlık atarak tüketir dehşet içindeki adam. onun yaşam çığlığını duymayan iki kişi köprü üzerinde gezinti yapmaktadır. kimbilir, belki de son nefes çığlık olarak çıkamadan boğazında düğümlenmiştir adamın. -
"cidden dehşet bildiğim, ama yıllardır dinlemediğim bir senfoniydi, danimarkalı otto skadelig denen herifin üç numaralı senfoni'siydi, çok gürültülü ve şiddet doluydu, özellikle de şimdi çalan birinci kısmı. iki saniye filan, ilgi ve keyifle dinledim, ama sonra sancılarla hastalık başlayınca inledim." anthony burgess - a clockwork orange
"insanın, adam öldürme zorunluluğu karşısında dehşet ve korku duyabilmesi için gerçekten de son derece dürüst olması gerekir. bu korkuyu kaybeden, yani 'cesur' olan bir insansa sonunda tinselliğini, aydın dürüstlüğünü ve masumiyetini yitirir. özellikle savaş insanlarda insanlığa aykırı, korkunç güçleri harekete geçirir." andrey tarkovski - die versiegelte zeit
"hayalet sandığı şeyin tabii açıklamasındansa en derin dehşet insanı daha fazla rahatlatır, insan bu dünyayla yetinmek istemez, kendisi ortaya çıkarmak için cisme ihtiyaç duymayan başka bir alemi görmeyi arzular." e. t. a. hoffmann - lebens-ansichten des katers murr
(bkz: dehşetli/@ibisile), dehşetengiz
(bkz: dehşet içindeyim)
(bkz: dehşete düşüren nietzsche sözleri) -
"mutlak dehşet, hafızayı çoğu kez merhametli bir biçimde felç eder." h. p. lovecraft
-
bu kelimeyi içinde yaşadığımız evren için kullanmayı çok seviyorum, bir dehşet. kainat karanlık ve aynı zamanda ufak parıltılarla bezeli bir dehşet diyarı. ancak bu dehşetin ihtişamı beni öylesine büyülüyor ki, sadece daha fazla merak ediyorum.
-
dehşetini bilmeyen nereden bilecek şefkatini
şiddetini sevmeyen nasıl sevebilir ki seni -
müthişi oluşturan nüve..
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap