• doğusu bingöl, kuzeyi erzincan, batısı malatya ve güneyi elazığ ile çevrili dersim bölgesinde çıkmış isyan sonucu olan biteni ifade eder. artık dersim diye bir şey yoktur, sınırları daraltılmış hali olan tunceli vardır.

    1930 - 1940 arası döneme kadar bugünün diyarbakır'ı neyse o zamanın tuncelisi oydu. devlet aleyhtarı bir çok örgütlenme dış güçlerin de desteğiyle bu bölgede çıkıyordu.

    1927 yılında suriye'de kurulan hoybun terör örgütünün, ki bu örgüt fransız ve ingilizlerin desteğiyle, kürtler ve ermeniler tarafından kurulmuş bir örgüttür, devlet aleyhtarı faaliyetlerinden birisi de dersimde çıkan, çıkarılan isyanlardır. o dönemde, bu bölgede yer alan kürt aşiretler ve köylüler silahlandırılmış ve ayaklanmalar başlamıştır.

    1938 yılında ise dersim ayaklanması başlamıştır. mevcudiyetini, birlik ve bütünlüğünü korumak zorunda olan her devlet gibi türkiye cumhuriyeti de bu ayaklanmaları bastırmak amacıyla bölgeye müdahele etmiştir. silahlı aşiretlere karşı, mızrakla savaşılmayacağına göre, müdahele kanlı olmuştur.

    ayaklanmalar bastırıldıktan sonra ise dersim iskan kanunu ile o bölgedeki bazı aileler ülkenin farklı bölgelerine gönderilmişlerdir. bu uygulama aynı zamanda, o dönemde maddi açıdan zor durumda ve genç bir cumhuriyet olan türkiye cumhuriyeti'ne ciddi bir külfet getirmiştir.

    isyan bastırıldığında ise, hoybun örgütünün lideri memleketi ilk terk edenlerden olup suriye'ye kaçmıştır.

    sen fransızın ingilizin yardımı yataklığıyla bu ülkenin mevcudiyetine kastedersen, ayaklanma çıkartırsan sana gerekli cevap verilir, bu ülke sahipsiz değildir.

    ulu önder mustafa kemal atatürk ve komutasındaki hükümet doğru adımlar atarak bu isyanı bastırmıştır. günümüze gelecek olursak, bizim içimizde, ayaklanmak için hazır bekleyen, bu milletin bir parçası olmayı kabullenememiş kafasında beyin olmayan topluluklar, dışarıda da bizi bölmeye niyetli dış güçler oldukça biz daha çok uğraşırız bu tip olaylarla. sonrasında da birileri çıkar astınız kestiniz der, bir ulusun, varlığına karşı yabancılarla işbirliği yapan hainlerin çıkardığı isyanlara müdahelenin adı katliam olur, özür istenir.
  • sadece isyancılar hak ettiklerini bulmuşlardır. tüm tunceli'ye yönelik bir harekat değildir. bir takım aşiret ağası kendisini devletten üstün görür de başkaldırırsa o başlar elbette ki ezilir.
  • seyit rıza ve etrafındaki teröristlerin osmanlıdan kalan ayrıcalıklı durumlarını devam ettirmek için başlattıkları, çağdaş türkiye cumhuriyeti ve kahraman türk silahlı kuvvetleri tarafından bastırılan isyandır.

    eninde sonunda her teröristin kaderi olacak olan bir mağarada domuz gibi can vermeyi de katliam olarak adlandırmak da kürtçü ikiyüzlülüğünün sıradan çalışmalarındandır. bunlara kanmayınız.
  • bu vesile ile büyük türk pilotu sabiha gökçen'i sevgi ve saygı ile anıyorum.
  • utancımdır. her zaman derim ki insanlar kendi başarıları dışında hiçbir şeyle övünmemeli. güzelliğiyle, parasıyla, tuttuğu takımın başarısıyla, memleketlisinin aldığı ödülle falan. yine hep derim ki insanlar utanç duymamalı. yani ben ne sınırları çizdim, ne genetiğimi ayarladım, ne tarihin satırlarında zerre mürekkebim var. türk olmak benim bir başarım değil ki övüneyim. annemin karnından çıktığım gece hangi çizgilerin içindeysem oranın pasaportunu verip oranın damgasını vuruyorlar kıçıma. yani bu sebeple özellikle ırk konusunda övünmek ve utanmak kadar saçma bir şey yoktur. ama işte her ne kadar böyle düşünsem de, utanmaktan kendimi alamıyorum bazen. biliyorum benim suçum değil ama ar damarım utanmalısın diyor işte. bir katliamın müsebbibi bir kan taşıyorum. sırf "sen kürtsün ben türküm" cümlesi sığlığında bir çocuğun kanı akıyorsa, bin demiyorum bir diyorum, biirrr! alın süzün kanımı. tüm genetiğimi değiştirin, alın bu utancı üstümden. yerin dibine giriyorum her belgeselde her kitapta her satırda tarihin her tozunda. alın süzün, bana ırksız bir kan verin. bir çocuğun kanı olmasın bir kadının bir erkeğin kanı olmasın, vahşet olmasın utanç olmasın içinde. saf kan ise mesele, bana katliamsız bir kan verin.
  • dedemin kardeşinin öldürüldüğü katliam.

    seyit rıza haklıdır haksızdır diye bir konu yoktur, seyit rıza net bir şekilde teröristtir. askerleri köprüde pusuya getirmiş ve şehit etmiş, ardından ingilizlere açıkça destek mektubu yazmıştır.

    o dönem halkı yönetenler aşiretlerdir. aşiret nedir bilirmisiniz? çıkıp "bu yapılan yanlış", "ben bunu yapmak istemiyorum" diyebileceğiniz bir ortam değildir aşiret. baş kaldıranın başı kesilir.

    devletin yapması gereken bu ayaklanmaya katılan, "biz özerklik isteriz" diyen aşiret ağalarının, seyit rıza ve çevresindeki piçlerin kafasını kesip halkı kazanmakken, çok büyük bir hata yapmış ve çocuk / kadın / yaşlı demeden kesip biçmiştir.

    dönemi yaşayan yaşlılarımızla konuştuğunuzda boğazları düğümlenir. "munzur kırmızı akmıştı" derler. alevi toplumu asimile edilmiş, topraklarından sürülmüş, bugüne kadar korku içerisinde yaşamaları sağlanmıştır.

    dedemin babası ailesini olanlardan kaçırmaya çalışmış, kaçtığını gören aşiret mensupları tarafından saldırıya uğramış, bir şekilde kaçıp dağda günlerce çoluk çocukla saklanmış, ordan çıktığında askerle karşılaşmış ve bu sefer de askerden kaçarken 5 yaşındaki çocuk (dedemin kardeşi) vurulup öldürülmüştür. dediğim gibi o dönem öldürülen kadın / yaşlı / çocuğun haddi hesabı yoktur.

    mustafa kemal'in bana göre en büyük hatası dersimdir. nasıl bilgilendirildiği, nasıl bu kararı verdiği tartışmalı. ancak eğer o dönemde alevi toplumunu kazansaydı, bu insanlar devlet kademelerinde görev alsaydı, kendi istediği çağdaş, medeni, ilerici türkiye bugün belki gerçekleşmiş olacaktı.

    çünkü alevi toplumu dinsiz değildir ama ilericidir. faşist değildir ama milliyetçidir. hak yemez, haksızlık etmez. (bunu tabi büyük kesimi için konuşuyorum, yoksa yavşağı da baş yavşak çıkıyor.)

    şu dersim / tunceli konusuna gelince. türk alevileri atatürkçüdür, milliyetçidir. "dersim" denmesinden bu kadar rahatsız olmayın. babam tübitak ödüllü bir kimya mühendisi. milliyetçi olduğu kadar demokrat bir türk vatandaşı. orası onun doğduğu topraklar. zazaca onun ilk öğrendiği dil ve dersim onun topraklarının adı. "tunceli değil dersim" gibi saçma bir cümle kurmaz. "adı dersim olsun" demez. ama tunceliden bahsederken her zaman dersim der, her zaman dersimliyim der.

    bunu sanki derslimliler ayrılıkçı gibi yorumlamayı bırakın. ha resmi evraklarda yazılması gereken tuncelidir. belediye başkanının o konudaki tutumunu doğru bulmuyorum. "adı dersim olsun" diyenleri de anlamıyorum. şahsen ben ne ailemde ne cem evlerinde toplanan cemaatlerde insanların böyle bir çabası, isteği olduğuna rastlamadım. bu konuyu büyüten kesim "dersim değil tunceli" takıntısı yapan kesim.

    özetle konuya vakıf olmayan, en az bir kaç tuncelli tanımayan insanların burada atıp tutuşları beni üzüyor. konuşun biraz alevi arkadaşlarınızla, açın biraz belgeselleri izleyin. bilginiz olmadan fikriniz olmasın.

    edit:

    yazıyı yazarken şu yorumları okumamıştım:

    --- spoiler ---
    bugün elinde keleş, ağzı suratı kapalı orospu çocuklarına sivil diyenler ve gebertilmelerine "sivilleri tc öldürüyor" diye algı kasanların uydurduğu bir diğer yalandır.
    --- spoiler ---

    --- spoiler ---
    bir isyan bastırma harekatına karşı olan devlet düşmanlarının ithamı.
    --- spoiler ---

    --- spoiler ---
    sadece isyancılar hak ettiklerini bulmuşlardır. tüm tunceli'ye yönelik bir harekat değildir. bir takım aşiret ağası kendisini devletten üstün görür de başkaldırırsa o başlar elbette ki ezilir.
    --- spoiler ---

    umarım "cahil" ve "bilgisiz"sinizdir sadece. umarım yaşananları bilip "oh iyi de olmuş" diyenlerden değilsinizdir. her alevi ailenin bir yerinden bir yakını öldürülmüştür dersim katliamında. bakın benim en yakınım 5 yaşındaki çocuk. "eli keleşli militan" falan değil.

    bilgisiz olanları bilgilendirmek adına yukarıda uzun uzun yazdım, eklemelerde yapayım. tunceli bölgesi osmanlı döneminde de hep aşiretler tarafından yönetilmiştir. osmanlı bu aşiretlere ellemediğinden söz konusu aşiret reğisleri bildiğiniz kendi devleti gibi yönetmiştir halkı. kanun onlardır, yargıç onlardır, hakim onlardır. aynı yeşilçam filmlerinde izlediğiniz köy sahipleri gibi.

    bu aşiretlerin reisleri, cumhuriyet kurulduktan sonra ellerindeki gücü vermek istemez. özerklik ister ve "devlet buraya giremez" derler. hiç bir güçlünün gücünü kaybetmek istememesi durumu özetinde. çıkarılan isyan elbette bastırılmalıdır, sorumlular dönemin şartlarıyla elbette idam edilmelidir. ancak orada yaşananlar çok başkadır. cesetlerden oluşan tepeler, akan kandan kırmızıya boyanan nehirler dönemin yaşlılarının aklından silinmemiştir.

    tunceli türkiyenin oransal olarak en yüksek eğitim seviyesine sahip şehridir. örneğin benim ailemde, babalarım ve kendi neslimden bahsedersem (100-150 kişi) üniversite mezunu olmayan yoktur. bakın "sıfır", "0", "yok". bu toplum ne devletten ihale alma peşinde olmuştur bunca zaman, ne mevkilere yerleşme, ne de başka bir şey. on milyonun üzerinde bir nüfustan bahsediyoruz. (kimi araştırmalarda 23-24 milyon rakamları konuşuluyor.)

    yaşınız kaç, ailenizden ne duydunuz ettiniz bilmiyorum ama burada yazarken biraz insan olmanızı öneririm. evet ailenizden duydunuz diyorum çünkü "mum söndü" mevzusunu bana soranların hepsi bunu ailesinden duymuştu. 80 lerde şaka değil gerçek alevilerin kuyrukları olduğuna inanan ciddi bir kesim vardı bu ülkede.

    her devlet yanlış yapar. bunu söylemek ne atatürkü küçültür, ne türkiye cumhuriyetini. yanlış olan isyanın bastırılması değildir, bu yapılması gerekendir. dersim bölgesinin cumhuriyete katılması konusunda geç bile kalınmıştır. yanlış olan halk ile bölgeyi yöneten, isyanı başlatan, aşiret resileri ve adamlarını birbirinden ayıramamak olmuştur. yanlış olan kime attığını umursamadan bombaları havadan bırakmak, karşına kim çıkarsa çıksın öldür emrini vermek olmuştur.

    olan olmuş, ölen ölmüş artık. sorun olan yukarıda yazdıklarınızı yazabilmeniz. çünkü şu yazdıklarınızı yazmak en basit tabiriyle zalimlik.
  • şapkamızı önümüze koyup düşünelim:
    dersim, yüzyıllar boyunca osmanlı toprakları içinde kurtarılmış bir bölge olarak kalmış, ne asker vermiş ne devleti içeri sokmuştur. osmanlı'nı başında benzer bir bela da karadağ idi mesela.
    sonra devir değişti, ulus devletler ortaya çıktı dünyada.
    o yıllarda, topraklarını içinde yer alan bir bölgenin başına buyruk takılmasına, silahlı mücadeleye girmesine, vergi vermemesine, dünyanın hiç bir ülkesi izin vermezdi ve askeri harekat düzenlerdi.
    o yıllarda, askeri harekat düzenleyen ülkelerin hemen hepsi sivil halkı ayırmakla uğraşmaz, kafadan dalardı.
    o yılları bırak, sonrasında bir çok medeni takılan ülke kendi vatandaşlarına çok daha beterlerini yaptı. bkz. yunanistan iç savaşı, bkz. fransa'nın cezayir müdahalesi, bkz. sovyetlerin karşı devrim hamllelerine müdahalesi vs. vs. 20. yy'da sömürgelerinde insan katleden batı ülkelerini saymıyorum bile.

    yalnıııız, bunların hiç biri bir bahane değildir.
    bunlar bize şunu anlatır: devlet denen mekanizma, zaten budur: hakimiyetini sağlamak için insanı ezer geçer. maalesef hele iletişimin çok gelişmediği o yıllarda gücü olan her devlet dik başlılık eden kendi halkının tepesine balyozu indirmiştir. bu insanlık adına korkunç bir hamledir.
    ancak bunu eleştirmek, chp'yi, türkiye cumhuriyetini eleştirmekle sınırlı kalırsa, bu bir iki yüzlülüktür. zira bu korkunçluğu icat eden de, tek uygulayan da, son uygulayan da chp, ya da türkiye devleti değildir.

    madem dersim katliamı konusunda samimi olarak üzülüyorsun ve tepki vermek istiyorsun, o zaman kardeşim muhafazakar kafanı, liberal kafanı değiştirecen, anarşizmle haşır neşir olacan.

    öteki türlüsünde, ben senin dersim katliamını sadece bugün siyasi emellerin alet eden bir lavuk olduğunu düşüneceğim.

    65 yıl öncenin dersim'ini gündeme getiren ama daha dün sivas'ta yakanları kendi içinde uydurduğun bahanelerle temize çıkaran bir ikiyüzlüsün.

    o kadar ikiyüzlüsün ki, chp zamanında olan dersim-trakya olaylarını ön plana çıkaran ama dp zamanında olan 6-7 eylül olaylarını es geçen bir vicdansızsın.

    dersim'in acılarını gündeme taşırken, canlı olarak yaşanan darfur'u hiç önemsememişsin demek bu. sudan başkanı türkiye'de fink atarken bundan hiç rahatsız olmamışsın demek kardeşim.

    ha, ben her türlü katliama karşı dururum, ermenilere yapıyanları da eleştiririm, dersimlilere yapılanları da, balkanlarda öldürülen müslüman/türklere de sahip çıkarım diyorsan, seni kutlamak isterim. ama itiraf edeyim ki sana rastlamadım henüz!

    sonuç olarak: devletler katliam yapar, yapmayanı varsa lütfen söyleyiniz.

    bu durumda saldırılması gereken bir parti ya da bir iki isim değil, devletin kendisi ve var oluş şeklidir.
    bir yandan en devletçi, statükocu, idol liderci partileri destekleyip, öteki yandan dersim dersim diye takılırsanız, bence samimiyetinizi kaybedersiniz. zira chp daha ortada yokken bizim yaşadığım topraklarda, başka ülkelerin topraklarında bu katliamları hep devlet mekanizması yaptı zaten.

    ha osmanlı zamanında benzer katliamlar yapılmadı sanıyorsan, seni çok fena kandırmışlar kardeşim.
    chp öncesi de, ittihat ve terakki öncesi de bu topraklarda benzer ve hatta daha geniş çaplı çok katliam oldu.
    konmuz bu değil, merak edene sayıp dökeriz gerekirse.

    sözün özü; gerçekten insan'ı umursuyorsan, insana karşı yapılan tüm şiddet eylemlerine karşı durursun.
    sırf kendi siyasi duruşunu desteklemek, rakiplerine saldırmak, kendi tarafını temize çıkarmak, diğer tarafı boklamak için buraarda klavye sallıyorsan, ikiyüzlüsün.
    kusura bakma ama katliama uğramış insanların acıları üzerinden siyasi rant sağlamaya çalışmak, ancak en adi insan formunun yapacağı bir eylemdir.

    son olarak: bu katliamı, kızılbaş nefretiyle büyümüş yezitlerden değil, katliamı yaşayanlardan dinleyin, yaşayın. ancak o zaman acılara gerçekten dokunur gibi oluyor insan. yavuz semerci'nin yazılarını ayrıca tavsiye ederim:

    http://www.radikal.com.tr/…11.2009&articleid=965663

    http://www.haberturk.com/…/690315-dersimli-ne-ister
  • atatürk düşmanlarının savunduğu sözde katliamdır.
  • her konuda olduğu gibi halkımız bu konuda da siyah ve beyaz olarak ikiye bölünmüştür.

    bir tarafa göre, dersimliler barış içerisinde ekin biçerek, güneşe bakıp şiirler yazarak yaşarken

    "yahu ne yapsak ismet? ben çok sıkılıyorum, hadi gidip amaçsızca insan öldürelim. haritayı masaya serip bozuk para atalım, nereye düşerse gidip oradaki herkesi öldürelim" diyen paşa'nın emriyle herkes öldürülmüştür.

    diğer tarafa göre ise bir yerde devlete karşı bir isyan varsa orada tarlada otlayan ineğin bile öldürülmesi gerekir.

    peki iki taraf gerçekleri ne kadar biliyor? şu şöyle anlatmış, bu böyle söylemiş, falanca benim anne anneme öyle aktarmış o da bana sonra anlattı tarzı hikayeler çoğu.

    bana kalırsa o dönemde ölü sayısının 60bin gibi rakamlara fırlatmak çok saçma. dayanaksız.

    tabi aktarımlar sıradan insanlardan kulaktan kulağa yayılan şeyler olduğu için bu rakamlar normal.

    bu harekattan önce jandarma karakolları basılmış, örneğin yeni yapılan bir köprünün yakınındaki jandarma karakolunda 33 asker öldürülmüştür. bu askerler bir gecede yemekten mi zehirlenmiştir? 200 asker bebekleri keserken ayaklarının takılması sonucu ellerindeki bıçakların üzerine düşerek mi ölmüştür? bunun dışında zaten doğuda osmanlı imp. döneminden itibaren büyük isyanlar yaşanmaktadır.

    merkezden uzak olan bu bölgeler feodalizm ile yönetilmekte idi o zamanlar. yeni siyasi güç, yani ankara elbette bu sisteme izin veremezdi.

    komünist arkadaşlar özellikle stalin döneminden bilir bunları. örneğin ukrayna'ya uyguladığı yaptırımlarda toplam iki milyon insan ölmüştür. ama tabi o stalin olduğu için katliam değildir bu. tabi kafkaslarda ölen insanlar, orta asya'da öldürülen türkler de aynı şekilde.

    ben kendi adıma böyle olaylar olduğu için üzülüyorum. fakat tarihi olayların zamanın gerekliliklerine göre değerlendirilmesi gerektiğinin de farkındayım.

    - tek kızdığım nokta iki yüzlülük. aynı insanların %90'ının tüm balkanlardan sürülüp yarısı açlıktan kırılan türkler'e bir kere üzüldüğünü görmedim.

    - toroslarda yaşanan kaç kaç olaylarına ağladıklarını görmedim.

    - karadeniz'de türk çetelerin rumlara katliam yaptığını söyleyenlerin, ingiliz raporlarında bile gerçekten 13 türk çetesi tespit edilmişken, bunların karşısındaki 40 rum çetesinin yaptıklarını sorguladıklarını görmedim. tabi kırk rum çetesi halka çiçek dağıtıyordu muhtemelen.

    - anadolu türkleri celali isyanlarında kendi devleti tarafından en çok kıyılan millettir. hiçbir savaşta kaybetmediği kadar insanı bu isyanlarda kaybetmiştir.

    - bunun yanında kafkas sürgünlerinde ölen insanları umursadıklarını görmedim. kafkas halkı devletle barışık olduğundan diğer etnik gruplar gibi makbul değil bu insanların gözünde.

    daha saymaya üşendiğim pek çok olay neden kimsenin umurunda değildir?

    ben söyleyeyim, çünkü bu insanların çoğu gizli ırkçılar. kendilerine itiraf edip en kısa zamanda rahatlamaları dileğiyle.
  • tükürüğünü kendine sakla, insanlığını ve sahte hümanistliğini de.

    atatürk'e, cumhuriyete ve hatta chp'ye saldırmak için fırsat kollayan ırkçı, pkk'li itler için gerilla deyip onların yaptığı katliamları sahipleniyor. bak sen şu işe.

    benim ailem alevi. tunceli'li değiliz ama orada yaşayan yakınlarımız bu acıyı yaşamış. birinci elden dinledim, sizin o dinlemeye bayılıp da sözde empati yaptığınız insanlar benim ailemde de var. sivas'ta, maraş'ta katledilmiş yakınlarım tanıdıklarım da var. ama tabii sayısı onbeş milyon kadar olan bu insanların hepsi stockholm sendromlu. teşhisi siz koymuştunuz, pardon.

    siz sahtekar, akp ile birlik olup kin ve nefret kusmak isteyen faşistlersiniz kardeşim. siz, insan öldüren ve hala da öldürmekte olan katillere güzelleme çekerken dersim'de katledilenleri anamazsınız.

    aşağılık herifler, kim zevk için gidip insan öldürmüş orada? siz herkesi bayıldığınız apo iti mi sandınız?

    tarih sizin okuduğunuz gibi okunmaz beyinsiz sürüsü. soykırım diyecek kadar kin ve nefretle bürünmüş, aklınızı kürtçülük zımbırtısına havale etmişsiniz.

    gidip tarih okuyun azıcık. şeriatçılar ve kürtçülerin ortak yalanları olmasın ama. gidip belgeli delilli kaynakları okuyun, öğrenin. hoş, sizin derdiniz gerçeği bilmek ve öylece kabul etmek değil, nefret kusup saçmak.

    bir de kalkmış beddua etmiş gerici, ırkçı faşist. ona göre "bu katliam alevilere yapıldı, amaç da soykırımdı, atatürk öyleydi böyleydi" demeyen herkes osmanlıcı filan...
    pisliksiniz oğlum siz. cahil falan değil, düpedüz pisliksiniz.

    chp'ye oy vermeyi, "dersim'de karnına süngü yemiş bebeğe o süngüyü saplayan insan olmak"la eş tutan bir sefil. çoğunuz kürtçüsünüz zaten. ne olduğunuz da belli nefretinizin nereden kaynak aldığı da.
hesabın var mı? giriş yap