• kitap, isminin oluşturduğu genel kanının aksine yalnızca rüyaların değil, aynı zamanda dilin de anlamına, ve zihnin nasıl çalıştığına da ışık tutar.
  • uyurken gördüğünüz şeyler yaşarken istemediğiniz şeylerdir,
    ya da! tam tersi...
  • türkçesi düş yorumu ama düşlerin yorumu olarak çevrilen 2 ciltlik bir sigmund freud yapıtı.

    "tabii bu karmaşık yapının farklı parçaları arasında bin bir çeşit mantıksal ilişki mevcuttur. rüya-düşünceleri önplanı ve arkaplanı, sadet harici şeyleri ve güçlendirici unsurları, kanıt ve karşı-kanıt zincirlerini temsil edebilirler. rüya-çalışması rüya-düşüncelerini işler, onları evirir çevirir, parçalara ayırıp sonra da -tıpkı sıkıştırılmış bir buz kütlesi gibi- tekrar bir araya getirir. peki o zaman, daha önceki düzende geçerli olan mantıksal ilişkilere ne oluyor? başka bir deyişle, "eğer", "çünkü", "gibi", "gerçi", "ya - ya da" gibi yoklukları durumunda cümleleri ya da konuşmaları anlayamayacağımız bağlaçlar rüyalarda nasıl temsil ediliyor?" (al alvarez night kitabında alıntılıyor.)

    "freud 1898'de rüyaların yorumu olacak şey üzerinde çalışmaya başlaması ile 1905 arasında bir hareketin kurulması için esas önemde olan iki şey yapacaktı: bilinçdışı zihnin işleyişini tasvir ettiği kurucu metinleri, psikanalizin çığır açıcı metinlerini yazıp yayımlayacak -rüyaların yorumu (1900), günlük yaşamın psikopatolojisi (1901), bir histeri vakasının analizi*, cinsellik kuramı üzerine üç deneme ve espriler ve bilinçdışıyla ilişkileri* (1905) -, bir yandan da konuyka yakından ilgilenen bir destekçiler grubunu cezbedecekti. 1902'de hepsi yahudi doktorlardan oluşan beş üyeyle başlayan -wilhelm stekel, alfred adler, max kahane ve rudolph reiter- ve artık gayet iyi bilinen çarşamba cemiyeti* adlı küçük grup 1908'de viyana psikanaliz cemiyeti'ne dönüşecekti." adam phillips - freud olmak bir psikanalistin gelişimi

    (bkz: düş yorumu), düşlerin yorumu
    (bkz: düş yorumlaması)
    (bkz: on dreams)
    (bkz: sigmund freud/@ibisile)
    (bkz: night/@ibisile)
    (bkz: arzu doyumu)
  • neredeyse "rüya tabirleri" diye çevirilecekmiş!
    "düşyorumu"şeklinde bir "terim" olarak türkçe adlandırılması çok daha doğru olacaktır aslında.
  • isin trajikomik kismi bu kitap 1899 yilinda basilmis ve takip eden 6 senede sadece 300 adet satmistir.

    bu adamin farkli bir adam oldugunu ise dunya yaklasik 90 sene sonra anlayacakti.
  • sigmund freud allah olsa da tapsam dedirten kitaptır. psikanaliz hakkında yazdığı en önemli eserdir bana kalırsa. kocasının asıldığını görmeyi ereksiyon isteğiyle bagdaslastirmasi veyahut akrabanın ölümü hakkındaki yorumu ilk okuduğumda beynimde filleri birbirine doğru hoplatmıştı. hâlâ açar okurum boş zamanlarımda.

    (bkz: masterpiece)
  • 1880'ler avusturya'sında nörolog olan freud çoğu fizyolojik problemin çocuklukta yaşanan travmatik olaylardan ve bu olayların doğurduğu nahoş duygulardan kaynaklandığına ikna olmuştu. bu duyguların sürekli olarak bastırılması nevrozun temeliydi; söz konusu olay, duygu ve arzuların hatırlanmasını ve yeniden işlenmesini tetiklemek üzere psikanaliz adıyla bilinen yaklaşımı yarattı.

    psikanalizin en popüler tekniklerinden biri hastayı aklına ne gelirse söylemeye teşvik eden serbest çağrışım, bir diğeri de rüyaları yorumlamak. freud'un 1899 tarihli çalışması die traumdeutung, rüyaların kabul edilmeyen arz ve anıları bilincin bekçiliğinden kaçırabilmek için sembolizmlere ve çarpıtmalara başvurduğu iddiası üzerine kurulu. freud sık sık kendi rüyalarından örnek verdiği için bu kitap, biyografisini yazan richard wollheim'in ifadesiyle "bir bakıma freud'un kendi üzerinde yaptığı destansı bir analiz".

    freud muazzam bir miras bıraktı gerisinde. alanın en önemli kavramlarını yaratmakla kalmadı, var olanları da geliştirip yaygınlaştırdı: bastırılmış anılar, oedipus kompleksi, libido, cinsel enerjilerin yüceltilmesi, serbest çağrışım, nevroz, haz ilkesi, ölüm dürtüsü, penis hasedi, iğdiş kaygısı, freduyen dil sürçmesi, divan terapisi, bilinç, bilinçdışı, id, ego ve süperego ya hepten ya da kısmen ona borçluyuz. psikanaliz büyük ölçüde değişmiş olsa, freud kimi çevrelerce baş tacı edilirken kimilerince yerin dibine sokulsa da bu avusturalının yirminci yüzyılın ruh sağlığına damga vurduğu tartışılmaz bir gerçek.
  • yeni başladım, daha ilk sayfalarındayım. fakat harika tespitler var, yazmadan duramıyorum...

    diyelim ki, rüyanızda daha önce hiç duymadığınız bir kelime ya da kavram gördünüz. kitap diyor ki, rüyanızda varsa daha önce onu görmüşsünüzdür. mesela adamın biri rüyasında x isimli bir içki sipariş ediyor ve bunu daha önce hiç duymadığını söylüyor. halbuki günde iki kere geçtiği caddede o içkinin ismini içeren bir reklam var. adam oraya bakıyor, bilinçaltı da bu reklamı işliyor ama adamın haberi yok!

    yukarıdaki örnekten yola çıkarsak medya yoluyla bilinçaltımıza neler işlediklerini merak ediyorum. özellikle reklam konusu riskli.

    (bkz: mk ultra)

    ilginç noktalar gördükçe editlerim burayı.

    edit:

    1- çok küçükken yaşadığımız olayları, gördüğümüz yerleri ve insanları rüyamızda sanki onları hiç tanımıyormuş gibi görebiliyormuşuz. üstte verdiğim bakma ama görmeme olayı gibi, ama ufacık çocuk olunca bu görmemezlik hali daha da büyüyor. kimse 5 yaşını doğru dürüst hatırlamaz mesela belli başlı şeyler haricinde.

    bunu okurken bir rüyamı hatırladım; ince tabaka kumla kaplı bir yolda yürürken birisi ya da birileri beni yol kenarındaki bol ağaçlıklı bir yere çekiyor, burada çıplak bir adamı görüyorum. sanki soyunmuş beni bekliyor gibiydi. şimdi iki ihtimal mevcut; ya o çıplak adam adem'i ve dolayısı ile din / cinsellik çatışmasını temsil ediyor, ya da gördüğüm rüyalardan saçma sapan anlamlar çıkarmaya başladım bu kitap yüzünden. adamın saçları lmfao'nun solistine benziyordu, belki de sexy and i know it klibi çekeceklerdi, ben erken çıktım rüyadan.

    2- bir analiz daha, aslında net hatırlamıyorum ama hatırladığım kadarını aktarmak istiyorum.

    kadının biri, rüyasında yeğeninin cenazesini görüyor. etrafında mumlar var. ölen diğer yeğeni, abisinin tabutu başında yas tutuyor. kadın bu rüyadan oldukça rahatsız oluyor çünkü ablası halihazırda evlat acısını yaşamış. freud'a anlamını soruyor ve platonik bir aşk hikayesi çıkıyor ortaya. ne alaka değil mi? öyle değil. meğerse aşık olduğu adamla ablası evlenmiş, uzak yerde çalıştığı için her zaman göremiyormuş. küçük yeğeni öldüğü zaman adam cenazeye gelmiş, böylece adamı görebilmiş. yani o cenaze rüyası aslında kadının kendine bile itiraf edemediği duyguların dışa vurumuymuş.
  • sigmund freud'un kısmen kendi rüyalarını çoğunlukla hastalarının rüyalarını yorumladığı kitabı.oldukça ilgi çekici,akıcı buldum.
    kitapla ile ilgili özetle diyebilirim ki gördüğümüz rüyaların temelinde arzularımızı gerçekleştirdiğimiz yatar.
    en basit örnekle ifade edersem aç olarak yatan kişi rüyasında yemek yediğini görmüşse bu rüyasında açlık arzusunun doyrulduğunu gösterir.
    hastalarının rüyalarını o kadar bağlantılı analiz etmiş ki insan şaşırıyor okudukça.
  • freud tarafından yazılmış ve başta ciddi tepkiyle karşı karşıya kalsa da dönemine damga vurmuş kitaplardan biri. "rüya çalışması" olarak adlandırılan olgu, zararsız görünen çoğu rüyanın, kişinin bilinçaltıyla ilgili örtük bir mesaj yaşadığı; bu gizin ancak belirgin bir metne dönüştürülünce kişinin bilinçaltını anlamlandıracağını ifade eder. çarpıcı ve korkutucudur rüyalar, bilincinizde sansürlediğiniz dürtülerinizi amansız bir şekilde açığa çıkarabilir.
hesabın var mı? giriş yap