• 115.hikmet:

    ey gönül işledin günâh aslâ pişmân olmadın,
    sûfîyim deyip lâf edip yarın tâlibi olmadın.
    yazık ömrün geçti bir an giryân olmadın,
    sûfî-nakş oldun velî, aslâ müslümân olmadın.

    sûfîlik öyle midir dâimâ işin gaflet ile
    tesbîh tanesi elinde dillerin gıybet ile
    “çilpeç sillesi” vurursun kötü nefs izzet ile
    sûfî-nakş oldun velî aslâ müslümân olmadın.

    sûfî olsan saf ol ki suç ve isyân olmasın,
    ibâdet-takvâ eyleyip gönlün perîşân olmasın,
    cân ve gönülde ağla ki mahşerde yalan olmasın,
    sûfî-nakş oldun velî, aslâ müslümân olmadın.

    sûfîlik şartıdır geceleri kalkıp kan ağlamak,
    her cefâya sabrederek belini sağlam bağlamak,
    allah isteklisi olup her iyi sözü söylemek,
    sûfî-nakş oldun velî, aslâ müslümân olmadın.

    ey sûfî ibâdet eylersin hepsi kibir ve riyâ,
    cân ve gönül dünyaya mağrûr dillerinde ah-vah,
    cân verirken olacağın imân nûrundan ayrı,
    sûfî-nakş oldun velî, aslâ müslümân olmadın.

    sûfî olmayıp neylesin evde yapacak işi yok,
    sûfîlik iddiası eder halka vermeğe aşı yok,
    ah-vah derler yine gözünde damla yaşı yok,
    sûfî-nakş oldun velî, aslâ müslümân olmadın.

    sûfî olup nefs için her dem kapıya bakasın,
    adak alıp geldi mi deyip her dem kişiye bakarsın,
    allah’ın lanetini boynuna her dem takarsın,
    sûfî-nakş oldun velî, aslâ müslümân olmadın.

    sûfîyim deyip söz edersin söz ve figânın hani,
    aşk-ı surh ve gözünden akan kanlı yaşın hani,
    mükemmil mürşid-i kâmil yol göstericin hani,
    sûfî-nakş oldun velî, aslâ müslümân olmadın.

    ey sûfî gamsız yürürsün tesbîh tanesi alıp,
    dünyaya mağrûr olup din işini arkaya atıp,
    kork şimdi kork şimdi allah’a yalvarıp,
    sûfî-nakş oldun velî, aslâ müslümân olmadın.

    sûfî olup mâl almak için eyledin savaş,
    zâhirin sûfî gibidir bâtının uygun değil,
    ey habersiz, ey habersiz mahcûpsun ezel gününden,
    sûfî-nakş oldun velî, aslâ müslümân olmadın.

    tesbîh tanesini alıp halk gözüne iyi sûfîsin,
    kötü nefsin önünde tersâ, cühûdun birisin,
    kulluk eyleyin hakk’a yoksa segi kûfîsin,
    sûfî-nakş oldun velî, aslâ müslümân olmadın.

    ey sûfî öz tavrına yalnız allah’a kulsun,
    aslına baksan eğer âlem içinde birsin,
    günâhkâr ve hatalı hem âsî ve mahcûpsun,
    sûfî-nakş oldun velî, aslâ müslümân olmadın.

    ey sûfî kıldın muhabbet dâvâsını dîvâne ol,
    mâl ve mülk ev barkdan geç ve ilgisiz ol,
    kim allah diye söylese bin dönüp pervânesi ol,
    sûfî-nakş oldun velî, aslâ müslümân olmadın.

    ey sûfî aşk dâvâsını eyle herşeyden bîzâr ol,
    uykuyu eyleyip harâm geceleri kalkıp uyanık ol,
    derdi yok dertsizi görsen kaç ve uzak ol,
    sûfî-nakş oldun velî, aslâ müslümân olmadın.

    ey ahmed sen sûfî olsan sûfîlik kolay değil,
    hakk rasûlü sûfî olup dünyâ mâlını sevmiş değil,
    dünyâyı seven kişi şüphesiz bilin insân değil,
    sûfî-nakş oldun velî, aslâ müslümân olmadın.
  • sünnet imiş, kâfir de olsa, verme zarar,
    gönlü katı, gönül inciticiden allah şikayetçi,
    allah şâhid, öyle kula “siccîn” hâzır,
    bilgelerden işitip bu sözü söyledim ben işte.

    sünnetlerini sıkı tutup ümmet oldum,
    yer altına yalnız girip nûra doldum,
    hakk’a tapanlar makâmına mahrem oldum,
    bâtın mızrağı ile nefsi deştim ben işte.

    nefsim beni yoldan çıkarıp hakîr eyledi,
    çırpındırıp halka ağlamaklı eyledi,
    zikr söyletmeyip şeytân ile dost eyledi;
    hazırsın deyip nefs başını deldim ben işte.

    kul hoca ahmed, gaflet ile ömrün geçti,
    vah ne hasret, gözden, dizden kuvvet gitti,
    vah ne yazık, pişmanlığın vakti yetişti;
    amel kılmadan kervân olup göçtüm ben işte.

    ahmed yesevi hazretleri, divan-ı hikmet, 1.hikmetten alıntı.
  • okumak isteyen kardeşlerim bu adresten ücretsiz okuyabilir.
  • bilinenin aksine ahmed yesevi'nin yazmış olma ihtimali yüzde birlerdedir.
    köprülü o yazmıştır der ama, o bile zaman içinde tekrar tekrar yazılmıştır der.
    divan-ı hikmet üzerinden yapılan araştırmalar bizi yanlış yere götürür der köprülü'yü benimseyen yaşar ocak da.
    bugünlük bu kadar. bayinizden ısrarla isteyiniz.
  • 217. hikmet

    doldu ömür kadehi, ben ağlamayayım kim ağlasın?
    şeytan gönül hemhanesi, ben ağlamayayım kim ağlasın?

    kılmaz nasihat hiç kimse, isyan ile oldu işim,
    böyle geçip günah işim, ben ağlamayayım kim ağlasın?

    katı günah oldu işim, cehennemde oldu yerim,
    ahir gazab kılsa kerim, ben ağlamayayım kim ağlasın?

    kur’an yazısını görmez gözüm, ayet-hadis değil sözüm,
    kulum desem, yalan özüm, ben ağlamayayım kim ağlasın?

    ne buradadır oruç-namaz, ne hayr, ihsan ve niyâz,
    yok hakikat, hayrı niyâz, ben ağlamayayım kim ağlasın?

    nefsim beni ateşe koyar, her lahza tenden can alır,
    derdim deva bulmadan kalır, ben ağlamayayım kim ağlasın?

    şeytan düşmandır bana, nasıl söyleyim “yâ rabbena”,
    ya rab, sığınırım sana, ben ağlamayayım kim ağlasın?

    yiğitlik kuvveti gitti, ihtiyarlık nöbeti yetti,
    geldi yakın ecel derdi, ben ağlamayayım kim ağlasın?

    tutunca ölüm camı şarab, ev-barkı eyleyen harab,
    vah hasretlik, ilel-ebed, ben ağlamayayım kim ağlasın?

    eğer yüz yıl mühlet verir, ecel sonunda karşı gelir,
    cana kara günler koyar, ben ağlamayayım kim ağlasın?

    dünya işidir bir taraf, nefsimdir düşman hepsi,
    ahirettir hasret yeri, ben ağlamayayım kim ağlasın?

    eyledim hep, hata ve günah,
    kaldım ne yapayım inciden mahrum,
    gönlümde yoktur zerre nur, ben ağlamayayım kim ağlasın?

    hakdır kerim ya ekram, kul hoca ahmed, yeme gam,
    perişanlık anbean, ben ağlamayayım kim ağlasın?
  • 83. hikmet
    "fel ya'lemun-el alimün"i okur alim
    anlamını bilmeden onun olur zalim
    anlamını anlayanların giysisi aba
    öyle alim, gerçek alim olur dostlarıma

    alim odur hişt yastanıp tahsil eylese
    gece gündüz rabbine ağlasa
    "fe’l yedhakü" ayetini tefsir eylese
    öyle alim, gerçek alim olur dostlarıma

    "ve’l-yebkü kesiran" diye allah söyledi
    anlamını anlayan alim dinmeden ağladı
    ağlaya ağlaya gözleri kör oldu
    öyle alim, gerçek alim olur dostlarıma

    alim odur şeriatta sefer eylese
    tarikatın pazarına yerini koysa
    muhabbetin deryasıdan inci alsa
    öyle alim, gerçek alim olur dostlarıma

    alimim diye kitap okur anlamını bilmez
    çoğu ayetin anlamını asla bilmez
    büyüklenme, ben-benliği dini tutmaz
    alim değil cahildir dostlarıma

    büyüklenme şeytana neler eyledi
    büyüklendiğinden lanet tavkı ona saldı
    melekler görüp orada secde eyledi
    secde eyleyip amin oldu dostlarıma

    ilim iki inci beden ve cana rehberdir
    can alimi hazretine yakındır
    muhabbetin şarabından içer
    öyle alim, gerçek alim olur dostlarıma

    beden alimi zalimlere benzermiş
    beraetin ayetinde çünkü buyurmuş
    cehennem içinde dinmeden devamlı yanarmış
    zakkum zehri içip devamlı dostlarıma

    kul hoca ahmed alimlerin hizmetini eyle
    alimler sözünü işitip amel eyle
    amel eyleyip hakk yolunda canını ver
    amelsizler cemâl görmez dostlarıma
  • ***göçebe türklere görüş ve düşünceleri anlatır.
    ***halkın anlayabileceği rahat bir dil seçilmiştir. çünkü mesajı iletebilmek için dil halın anlayabileceği bir düzeyde olmalıdır.
    ***bu yüzden dörtlük ve hece vezni kullanılmıştır.
    ***şu anda bulunan eserlerin çoğu ahmed yesevi’nin elinden çıkmış değildir. ancak şekil ve ruh açısından farksızdır.
    ***kutadgu bilig ile aynı dil kullanılmıştır.
    ***bireyin yaradılış gayesi, görevleri belirtilmiştir.
    şekil özellikleri
    ***eski türk halk edebiyatının temel özelliklerini taşır.
    ***kafiye olarak yarın kafiye kullanılmıştır.
    ***eserler didaktiktir.
    ***yedili ve on ikili hece ölçüsü kullanılmıştır.

    ***üslubu sade ve coşkusuzdur. sanatsal bir değeri yoktur.
    ***amacı türklere islamiyet’i hikmetli bir şekilde öğretmektir
  • divan-ı hikmet, etkisi yüzyıllar boyu geniş bir coğrafyaya yayılmış ender kitaplardan birisidir. kitapta varlık yokluk, yaratılış, olgun insanın vasıfları, dünyada var oluşun sebepleri, yalın, samimi ve soşkulu bir anlatımla dile getirilmiştir. 12. yüzyılın başlarında yazılan eser yesevi'nin allah aşkını ifade eden ve hikmet adını verdiği şiirlerini içermektedir. yesevi dışında bu tarikata mensup diğer dervişlerin hikmetleri eserde yer almaktadır. çağtay türkçesiyle yazılmıştır. nazım birimi olarak dörtlüklerin kullanılması, uyak olarak yarım uyak ve rediflerin kullanılması eserin islamiyet öncesi sözlü edebiyat geleneğini sürdürdüğünü gösterir.

    anadolunun türkleşmesinde ve islamlaşmasında önemli rolü olan eser çok geniş kitlelere yayılmış ve islamiyetin inceliklerini içeren konulara yer vermiştir. eserde insanın yaratılış amacı, allah ve peygamber sevgisi, din büyüklerine duyulan sevgi ve saygı, cennet - cehennem kavramları, islam dininin kuralları, islam ahlakı ve yesevi tarikatının prensipleri yer almaktadır.
  • anlamı hikmetlerin divanı anlamına gelir. aynı zamanda tasavvufi türk edebiyatının ilk eseridir. yunus emre'nin, hacı bektaş veli'nin ve hacı bayram veli gibi mutasavvıfların kaynağı olduğu söylenir. yazarı anmak adına unesco tarafından 2016 yılı ahmed yesevi yılı ilan edidi ve bir çok çalışma yapıldı. diyanet vakfı yayınlarından çıkanı almanız tavsiye edilir. şu an basımı yok ama ara ara basımı yapılıyor.

    en beğendiğim dörtlü ise şöyle:
    rahim içinde belirdim, ses geldi;
    "zikir söyle!" dedi, organlarım titreyiverdi
    ruhum girdi, kemiklerim allah" dedi;
    o sebepten altmış üçte girdim yere.
hesabın var mı? giriş yap