• güzel bir servet kocakaya şarkısı

    hic kimseyi sevemezsin sandigim zamanlar
    dalga kiransiz bir cocuk bütün limanlar
    kahramansiz bir filim gibi solar romanlar
    figuranlar beni oynar dogum günümde

    biran var ki unutulmaz derdi kederi
    göclere tok bir kent gibi magrur durursun
    istanbula benziyorsun dogum günümde

    basladigi yerde biter tüm yolculuklar
    bir selami eksik etme dogum günümde
    gözlerimde sensizlikten gayri nem kaldi
    mahsuniden bir türkü cal dogum günümde

    biran var ki unutulmaz derdi kederi
    basladigi yerde biter tüm yolculuklar
    bir selami eksik etme dogum günümde
  • boyle arabesk desem degil, pop desem degil, alternatif desem hic degil bir servet kocakaya $arkisi. ahmet kaya - onur akin kari$imi bir soyleyi$ tarzi, guzel bir muzik lakin en az muzikler kadar ho$ sozler. dinledikce dinleyesi geliyor insanin. belkide sikilana kadar devam ediyordur bu tekrar dinleme hevesi. du bakalim, onu da ogreniriz elbet...
  • nasıl bir şarkıysa dinler dinlemez insanın içini karartır,ağlasam mı uyusam mı ikileminde kalınır,servet kocakayanın sesi mi, hüzünlü müziği mi ,başladığı yerde biten yolculukları hatırlatması mı yapar bunu belli değil orası.
  • hiç kimseyi sevemem sandığım zamanları içime nakış nakış işleyen, tüm dış kapılarımı kapattıran türkü... başladığı yerde biten tüm yolculukları anlatan bir türkü.. içimde başladığım, yürüdüğüm, uyuduğum, susadığım, baktığım, konuştuğum yolcularımı ve yolculuklarımı dile getiren, mahzuni'den çalınan tüm türkülere daha bir anlam katan türkü.. bir selam uğruna yılın üçyüzaltmışaltı gününü doğum günüm saydığım türkü... "gözlerimde sensizlikten gayrı nem kaldı" derken yüreğimdeki fakirliği, gözlerimdeki açlığı anlatan türkü...

    bir türkü.. yürek yakan türden...
  • benliği tüm ayrıntılarıyla hüzne davet eden ses, müzik ve sözleri barındıran türkü.

    hüzün kokan sonbahar yaprakların dökülür ayak uçlarına
    görmezsin
    üstüne basarsın
    çıtırdar kızılca kuruluğuyla
    artık ucundan, kıyısından farkındasın...
    *
  • servet kocakaya'nın berrak, duru ve samimiyet kokan ses tonuyla söylediği güzel şarkı. başka kimsenin bu şarkıyı bu kadar güzel söyleyeceğini sanmıyorum.
  • ''gözlerimde sensizlikten gayri ne(yi)m kaldı.''

    kalanı veya kalmayanı gerçekten hissettiren bir şarkı.
  • bünyesinde barındırdığı "kahramansız bir film gibi solar romanlar" dizesi ile bekir sıtkı erdoğanın binikinci gece şiirinde geçen ; "beni benden, kendi benliğim çaldı! gölgem uzadıkça, boyum kısaldı... ellerimde bombos bir roman kaldı, içimdeki kahramanı kaybettim! " dörtlüğünü akla düşüren hüzün yüklü şarkı. içindeki kahramanı, yani aslında kendini, kendine duyduğu inancı yitiren, kendi hayatında başrol oynarken bir anda figüran konumuna düşen kişinin hissiyatıdır bu. filmlerde anlatılan hikayeler filmin kahramanlarının hikayeleridir. filmin içinden o kahramanları çıkartırsanız anlatacak hikaye kalmaz. içindeki kahramanı kaybedenlerin, tabiri caizse kendi içinde bile sıradanlaşan insanın anlatacak hikayesi kalmamış demektir, avuçlarında tek kalan ise eski bir romanın solgun yapraklarıdır...
  • bir şarkı olsun, hiç tarzın olmasın, bilerek açmamış ol, denk gelmiş ol, ikinci dakikasında çarpıl, klibin hüznüne şöyle bir göz yaşı eklemiş ol.. bu böyle gider aslında. radyoda denk geldiğinde, iliklerine kadar ürpertir seni bu şarkı. soliste tapmak istersin o anlarda. çok ağlayıp şarkıyı dinlemenin hakkını vermek istersin, o kadar söyleyeyim.

    "göclere tok bir kent gibi magrur durursun,
    istanbul'a benziyorsun dogum günümde..."
  • doğum günü muhabbeti overrated mı overrated, net. insanın star olma ihtiyacını, bir günlük de olsa, karşılamaya çalışıyor bir açıdan. anlaşılabilir. anlaşılabilir dude jude cute, her şey anlaşılabilir. bu günde gereğinden fazla mutlu ya da hüzünbaz, şımarık ya da utangaç oluyor bazı insanlar. çünkü insanlar mirim insanlar, çeşit çeşitlar ("lar" kafiye olsun diye, diollar). benim doğuş günü kutlama yöntemim (bu, olayı az da olsa ciddiye aldığımın bir göstergesi olabilir mi barthes?) çok basit. aşırı solo. kişisel gelişim değil kişisel duruşum. öylece duruyorum. servet kocakaya'nın bu akıl buzlandırıcı, göz sabitleyici güzellikteki şarkısını art arda 3-4 defa dinliyorum. bu kadar. (fazlasına hacet yok. istemem yan cebime koyculuğu da değil. fazlasının olmaması tercihim). dertsiz başıma dert alırken bazı yıllarda, dertli başımı duman ediyorum kimi zamanlarda. bu böyle. sanırım değişmeyecek. çünkü dışsal bir sebebe bağlı değil. beni burada arama arama anne, baksana bunlar ne saçma ritüel, nasıl anane? ve bu yıl itibariyle bambaşka bi durum girdi hayatıma. şöyle ki "doğum günümde ölmek istiyorum sevgilim" diye biten bir şiir yazmıştım geçtiğimiz ekinoksta. yazarken iyiydi tabi. de. gel sen ne çektiğimi bir de bana sor. inceden inceden tırsıyorum şu an. lan? lan? yo yo hayır, beyanımda tutarlıyım. doğum günümde ölmek istiyorum zira takıntılıyım. tam bir döngü olsun. gün artmasın istiyorum hacıfız ama o gün bugün değil. yani genç değil belki ama genç irisiyim lan. daha çok erken. ilerleyen doğuş günlerinden birinde olsun, lütfen. hem bence korkunun ecele faydası var. korku bizi daha kontrollü yapar atamın sözü, üzgünüm. neyse yetsin yetişsin bu kadar gevezelik. servet kocakaya söylesin bu en güzel doğum günü şarkısını. kendi kendine şarkı armağan etme gafletine düşen ama buna aldırmayan zihniyet was here:

    http://www.youtube.com/…qi7genbufi0&feature=related
hesabın var mı? giriş yap