• 1969 tarihli creedence clearwater revival albümü willy and the poor boys'dan harika bir şarkı.

    sözleri

    who will take the coal from the mine?
    who will take the salt from the earth?
    who'll take a leaf and grow it to a tree?
    don't look now, it ain't you or me.

    who will work the field with his hands?
    who will put his back to the plough?
    who'll take the mountain and give it to the sea?
    don't look now, it ain't you or me.

    don't look now, someone's done your starvin';
    don't look now, someone's done your prayin' too.

    who will make the shoes for your feet?
    who will make the clothes that you wear?
    who'll take the promise that you don't have to keep?
    don't look now, it ain't you or me.

    who will take the coal from the mines?
    who will take the salt from the earth?
    who'll take the promise that you don't have to keep?
    don't look now, it ain't you or me
  • sevip sevemedigime karar veremedigim, sinema tarihinde önemli bir yeri olan roeg filmi. kırmızı mont, kırmızı figuru, kırık cam parçaları, venedik, venedigin karanlık ve ıssız sokakları, korkutucu kör medyum, 73'de çekildigi için cins olan sevişme sahnesi.. cins bir film. ben garip şeyleri genelde severim. sürekli bir gerilim halinde izleniyor film, venedigin o karanlıgını öyle güzel yansıtmış ki kamerasına yönetmen, şahane..
    --- spoiler ---

    hmm bide şu meşhur, karısı ve kız kardeşlerle kendi tabutunu gördügü sahne muazzamdı.

    --- spoiler ---
  • ccr şarkısıymış ama ben onu double nickels on the dime'dan boğuk live kaydıyla minutemen'den biliyor ve seviyorum.

    who will take the coal from the mine?
    who will take the salt from the earth?
    who'll take a leaf and grow it to a tree?
    don't look now, it ain't you or me.

    who will work the field with his hands?
    who will put his back to the plough?
    who'll take the mountain and give it to the sea?
    don't look now, it ain't you or me.

    don't look now, someone's done your starvin';
    don't look now, someone's done your prayin' too.

    who will make the shoes for your feet?
    who will make the clothes that you wear?
    who'll take the promise that you don't have to keep?
    don't look now, it ain't you or me.

    [chorus]

    who will take the coal from the mines?
    who will take the salt from the earth?
    who'll take the promise that you don't have to keep?
    don't look now, it ain't you or me
  • 110 dakikalık, 1973 yapımı film.

    kulvarında ve zamanına göre başarılı bir gerilim olan yapım; 70'lere ait nefis venedik görüntüleri de sunmakta.

    gerilim yalnızca hikaye ile değil; bulanık ve karanlık venedik atmosferi, sürekli bir "evsizlik-mekansızlık" (sürekli otellerde kalma, otelin kapanması) duyguları ve tekinsiz karakter modellemeleri ile de sağlanmış. öte yandan; ses miksajı pek memnun edici değil ( zamanına göre bile ) bunu da ekleyelim.

    donald sutherland takipçisi bir şahıs olarak edinip izlemiştim, pişman olmadım türü severlere tavsiye olunur. ( mutlaka akşam ya da karartılmış ortamda izleyiniz )

    7 / 10.

    imdb
  • gerilimli öykülerin ustası daphne du maurier'in öyküsü... alfred hitchcock'un en sevdiği yazar. hitchcock; yazarın the birds, jamaica inn, rebecca romanlarını bir bir perdeye taşımıştı. bakıldığında yazarın gerilimli öyküler anlatmaktan haz aldığını görüyoruz. nicolas roeg'un filmine kaynaklık eden bu kısa roman da rebecca gibi gerilimli ve dramatik bir öykü anlatıyor. haliyle bu filmin temelini oluşturan eserin du maurier'in kaleminden çıkması şaşırtıcı değil. kesinlikle usta bir yazardı. 37 entride belirtildiği gibi roeg'un kurgusuyla öne çıkan bir film. ders niteliğinde bir kurguya sahip bu film. izleyip izleyip "vay anasını," demek ve çekilecek filmlerde kurguya bu film kadar önem vermek gerek. nüanslara da çok dikkat edilmiş. bir çember gibi bu film; nasıl başladıysa öyle bitiyor. tabii buradaki kurguyu övüyorum; ama senaryosu da taş gibi. o zamanlarda bile klişeleşmiş olan çocuğunu yitirmiş ebeveynler arasındaki ilişki teması epey çarpıcı ve orijinal bir şekilde işlenmiş. genelde aksiyon filmlerinin ve romantik komedilerin mekân bellediği venedik'i korku şehri olarak kullanmaktaki başarısını da teslim etmek gerek. şu an venedik'te olsam şu saatte çıkmaya cesaret edemezdim şu filmden sonra. öylesine başarılı... yaşlı karakterleri de roman polanski'nin rosemary's baby'deki kadar başarılı kullanmışlar. özetle unutulmayacak filmlerden...
  • nerden baksan çıkmasının üstünden 5-6 yıl geçmesine rağmen playlist imde duran sevdiğimiz bi' (bkz: far east movement) şarkısı
  • bugüne dek nasıl olmuş da seyretmemişim şaşırdım doğrusu.

    bugün vıcık vıcık klişe olmuş her şeyin ilk versiyonu gibi. emanet yaşamlar, ürkütücü venedik sokakları, ortalıkta dolanan bir seri katil tedirginliği, bir trajedinin ardından toparlanmaya çalışan insanlık, spirituel dokunuşlar... muhtesem!
  • tekinsizlik psikolojisinin araştırıldığı bir başka film. şöyle ki:

    --- spoiler ---
    bir adet kendi cenazesini gören adam içerir. pitoresk görüntüler altında ölü bir kent gibidir venedik. ve adam, kayıp karısını venedik kanalları boyunca ararken kendi ölümünü dışarıdan seyreder. ölüm karşısındaki büyülenmenin sanatsal bir dışavurumu. belki de tüm kent ölüdür, diye düşünürüz.
    --- spoiler ---

    rüya gibi bir film.
  • --- spoiler ---

    türkçesiyle "karanlığın gölgesi", 1973 italya-birleşik krallık ortak yapımı korku-gerilim-drama klasiği film. film, türkiye'de ilk kez kasım 1978'de sinemalarda gösterime girmiştir. ingiliz yönetmen nicolas roeg'in yönettiği filmde julie christie ve donald sutherland başrolleri paylaşmışlardır. "karanlığın gölgesi", gotik edebiyata getirdiği yeni solukla tanınan ingiliz yazar daphne du maurier'nin 1971 tarihinde yayımlanan ve uyarlama filmin de adı olan "don't look now" adlı uzun hikâyesinden uyarlanmıştır. bu hikâye, diğer dört uzun hikâyeyle birlikte "not after midnight" (türkçe anlamı: gece yarısından sonra olmaz) adlı derleme kitabında yer alıyordu. venedik'e bir kilisenin restorasyonu için giden ingiliz çiftin başından geçen esrarengiz olayların anlatıldığı "karanlığın gölgesi", görselliğe önem veren ve yönetmenliğe geçmeden önce de sinemada kameraman olarak çalışmış nicolas roeg'in kendi çektiği sekansları da içermektedir. seyirciyi zorlayan ve yoran şaşırtıcı imgelerle dolu bu ürpertici film, anglosakson eleştirmenlerden övgüler alırken, fransız eleştirmenlerce "söyleyecek fazla sözü olmayan bir sinema cambazının biçim denemesi" olarak değerlendirilmiştir. kısa sürede belirli bir hayran kitlesi oluşan ve kült film mertebesine ulaşan film, 1974 yılında tam yedi dalda bafta ödülüne aday gösterilmiş, ancak bunlardan sadece "en iyi görüntü yönetimi" bafta ödülü filmin görüntü yönetmeni anthony b. richmond'a verilmiştir. filmin müziklerinde ise pino donaggio imzası vardır. son olarak, filmin imdb.com puanı 7,3/10'dur.

    konusu
    laura (julie christie) ve john (donald sutherland) baxter çifti, bir süre önce küçük kızlarını kaybetmişlerdir. ingiltere'deki kır evlerinin bahçesindeki küçük bir gölete düşerek boğulan kızlarının bu trajik ölümü çifti çok sarsmıştır. sanat tarihi uzmanı ve deneyimli bir restoratör olan john, hemen hemen kızlarıyla aynı yaşlarda olan oğullarını yatılı bir okula vererek venedik'e gelirler. john, burada tarihi bir kilisenin restorasyonunda görevlidir. venedik piskoposu'nun (massimo serato) özel davetlisi olan ingiliz çift tenha bir otele yerleşir ve john zaman kaybetmeden piskopos'un himayesinde kilisenin restorasyonuna başlar. laura ise sakinleştirici ilaçlarla ayakta durabilmektedir. filmde gösterilen venedik kenti, turistik filmlerden ve kartpostallardan alışkın olduğumuz venedik'e pek benzememektedir. kış gelmiş ve turizm mevsimi artık sona ermiş olduğu için ortalıkta hiç turist gözükmez. otellerin çoğu kapanmıştır ve sokaklar tenhadır. kirli su yolları, dökülen yapılar, tenha ve tekinsiz sokaklar, kuşku dolu donuk bakışlarıyla ara sıra görüntüye giren ve fazla dost canlısı olmayan şehrin yerlileri de ortamın kasvetli havasına fazlasıyla katkıda bulunurlar. bunlar yetmiyormuş gibi, kentte bazı seri cinayetler de işlenmektedir. polis, dalgıçlar marifetiyle su kanallarından zaman zaman ceset çıkarmaktadır. bu seri cinayetlerin sebepleri ve failleri henüz bulunamamıştır. etraftaki her şey sürekli olarak ölümü hatırlatmaktadır. hava değişimi ve venedik'teki sanatla ilgili yoğun çalışmaları onlara ölmüş kızlarını unutturmaya yetmez. durumu biraz kabullenir gibi oldukları bir anda lokantada rastladıkları heather (hilary mason) ve wendy (clelia matania) adlarındaki yaşlı iki iskoç kızkardeş, ingiliz çiftin hayatını tamamen değiştirecektir. kızkardeşlerden heather kördür ve aynı zamanda bir medyumdur. kör medyum heather, lokantanın tuvaletinde laura'ya ölmüş kızlarını onların masasında otururken gördüğünü söyler ve küçük kızı, öldüğünde üzerinde olan kırmızı yağmurluğuna kadar tüm ayrıntılarıyla tarif eder. bundan çok etkilenen laura, heather'ın gerçekten psişik yeteneği olduğuna ikna olur. artık ilaç almayı bırakmıştır. john başlarda safsata olduğunu düşündüğü bu akıldışı olguya inanmaz, ama karısının bununla avunduğunu görerek duruma razı olur. ertesi gün laura, medyum kadınla tekrar buluşur ve onun aracılığıyla ölmüş kızıyla iletişim kurmak ister. ancak medyum heather, takip eden buluşmalarında john'un tehlikede olduğuna dair bazı uyarılarda bulunur. akabinde de birtakım gizemli kazalar olmaya başlar ve birkaç kez john ölümle burun buruna gelir. tuhaf şeyler de olmaktadır. bir gün ingiltere'ye, okulda küçük bir kaza geçiren oğullarını görmeye giden karısını, iskoç kardeşlerle birlikte su kanalında siyah bir teknede siyah elbiseler içinde ayakta dururken görür, ona seslenir ama sesini duyuramaz (oysa gördüğü kendi cenaze törenidir. hayatı bir kâbus haline dönüşen john, polise başvurur. seri katil cinayetlerini de araştırmakta olan polis müfettişi longhi (renato scarpa), laura'yı kaçırdıklarından (belki de öldürdüklerinden) şüphelendiği iskoç kızkardeşleri gözaltına alır. ancak laura ingiltere'den dönüp gelince şüpheliler serbest bırakılır. kızkardeşlere bir özür borcu olan john, otellerine kadar onlara eşlik eder. ancak otele gelince, medyum olan kör kızkardeş john'u büyük bir tehlike içinde olduğu konusunda bir kez daha uyarır. ancak bu kez durum daha da ciddidir. medyum "trans"a girer ve bağırmaya başlar. ne yazık ki o sırada john oteli terketmiştir, wendy arkasından koşar ama yetişemez. laura da o esnada otele gelir ve john'ın arkasından gider. o sırada john, venedik'in karanlık ve tenha sokaklarında uzaktan ölen kızına benzettiği kırmızı yağmurluklu, gizemli bir çocuğun peşinde koşuşturmaktadır. tekinsiz dar sokaklarda ve loş kanallarda süren uzun bir kaçıp kovalamacadan sonra, terkedilmiş metruk bir konağın üst katında gizemli çocuğa yetişir. köşeye sıkışmış çocuğun arkası dönüktür. john onun omuzuna dokununca yüzünü döner. kırmızı yağmurluğun içindeki bir çocuk değil, ihtiyar bir cücedir aslında. garip bir biçimde sırıtan cüce, cebinden çıkardığı bir bıçakla john'ın boynunu keser ve onu öldürür. şehrin seri katilinin son kurbanı john olmuştur. john, bunca zaman kendi ölümüne doğru adım adım koşmuş, hatta bir ara kendi cenaze törenini bile görmüştür. medyumun iyi niyetli uyarılarını ise değerlendirememiştir.

    oyuncular
    oyuncu rolü
    julie christie laura baxter
    donald sutherland john baxter
    hilary mason heather
    clelia matania wendy
    massimo serato piskopos barbarrigo
    renato scarpa polis müfettişi longhi

    imdb.com - http://www.imdb.com/title/tt0069995/

    wikipedia - https://en.wikipedia.org/wiki/don't_look_now

    vikipedi - https://tr.wikipedia.org/…karanlığın_gölgesi_(film)

    trailer - https://www.youtube.com/watch?v=auwb-kw4fim

    --- spoiler ---
  • aşırı geren bir film. her sahnesi buz gibi. bir an önce bitsin istiyorsunuz, bitmiyor. gidip görmeseniz de hakkında övgüler düzülen venedik bir bütün olarak tiksindiriyor kendisinden. gecesinden, suyundan, binalarından, dar sokaklarından ve en önemlisi insanlarından...

    fakat pek hoşuma gitmedi film. benzer bir tür olduğunu düşündüğüm, kendisinden 23 yaş büyük vertigo kanımca tur bindirir bu filme.
hesabın var mı? giriş yap