• kafka'nın romanıdır. içeriğinin çok tuhaf olmasıyla birlikte verilen mesajın inanılmaz çok çeşitli olduğunu söyleyebilirim. okumanızı da pek tavsiye etmem.
  • entelijansiya sevmeyenler okumasın. ben beğenmedim.

    hiç bana göre değil. samsa, böcek olup ailesinden başlayıp, patronunu eve gelen hizmetçileri falan yeseydi daha ilgi çekici bir kitap olurdu. bireyin toplumun ona gösterdiği samimiyetsiz, vefasız davranışları sonucu gerçek kimliğine bürünüp, umarsızca intikam almaya giriştiği bir yapıt haline gelirdi. hem entelijansiyası kaybolmazdı hem de daha çok okunurdu.

    zaten kitap bittikten sonra hemen kafamda yeniden yazdım yukarıda belirttiğim gibi. daha sürükleyici oldu.
  • franz kafka ile küçük yaşta tanışmama neden olan eserdir.masum böceğimiz gregor samsa'nın dönüşümünden sonra ailesinin samimiyetsizliği,iç burkan davranışları bile okunmaya değerdir.sonunda kız kardeşinin gregor olsaydı bizim böyle yaşamamıza asla izin vermez çoktan çıkıp giderdi demesiyle gözlerimin dolduğunu hatırlıyorum. yıllar sonra daha az duygusalken tekrar okuduğumda kafka'nın insan olmanın gregor samsa'yı tutsak kıldığı,uyumsuz bireylerin dışlanmaya mahkum olduğu,itici,olmasa da olur hatta olmasa daha iyi olur temalarını bir güzel işlediği sonucuna vardığım eseridir.
  • sırtına elma saplanan gariban böcek gregorun iç burkan hikayesini anlatan kitaptır. çağına göre iyi bir kitap olsada altında çok derin anlamlar aramamak lazım. yazmış olmak için yazmış geçmiş işte amca.
  • öyle bir kitaptır ki kendisi insanın bir örümceğe dönüşmesine şaşıramadan normal bir durummuş gibi okumaya devam edersiniz. sadece kitabı okumak yetmez. can yayınları baskısını okursanız önsöz ve sonsözü de okumanızı şiddetle tavsiye ederim. böylece kitaba bakış açınız değişir, her şey daha da anlamlı hale gelir. hiç ummadığınız anlamlar yüklüdür kitapta.

    insanı bir sabah uyandığında bir örümceğe dönüşme endişesi sarar; görünen olarak dönüşmek şart değil. kitabı okuyanlar ne demek istediğimi anlayacaktır. milyonlarca insan yok mu sanki çoktan dönüşmüş?
  • dönüşüm korkunç bir düş, korkunç bir tasarım..
  • güncel bi başlıkla giriş yapalım .. (bkz: yazarların linç edilme korkusuyla söyleyemedikleri)

    incecik haline bakıp hemen bitirilir diye düşünülen ancak kendini okutmayan, süründüren kafka hikayesi/romanı işte her neyse..

    insanın eline alası gelmiyor.. başıma bir şey gelmeyecekse boktan bir anlatım.. eee? deyip sıkıldım okurken her sayfada.. ve azmettim bitirdim..

    az önce de kitabın sonuna eklenen çevirmen *görüşleri ile yazarın sevgilisine ve yayınevine yazdığı mektupları da okudum.. birkaç yerde kafka kendisi de diyor beğenmedim diye ama derdim o değil.. yazmış zaten beğense ne beğenmese ne..
    benim takıldığım böyle hikayelerin sonuna daha iyi anlaşılsın diye yazarın özel yaşamından mektuplar, belgeler vs konulması.. aynısı yolda * * 'da da vardı. gerçi kerouac'a haksızlık etmişim diye düşünüyorum bunu okuyunca.. o koskoca kitap kendini çatır çatır okutuyordu..
    neyse demek istediğim, artık milletin hikayeyi anlamayacağını düşünmekten midir yoksa anlaşılmazsa satılmaz kaygısından mıdır nedir kitabın sonuna bunların eklenmesi düşündürücü.. yani yazarın içinde bulunduğu ruh hali, yaşadığı zamanın şartlarının anlaşılması vs gibi sebepler ileri sürülebilir, saygı da duyarım pek tabii ki ama bana samimiyetsiz geliyor..

    linç edilmeden kaçayım..
  • kafka gregor samsa' nın ardından sevgilisi felice için yazdığı bir mektuba böyle başlıyor;

    "ağla sevgilim, çünkü ağlamanın zamanıdır şimdi! küçük öykümün kahramanı bir süre önce öldü. eğer bir teselli olacaksa senin için, o zaman bil ki, yeterince huzurlu ve herkesle barışık olarak öldü."
  • yazıda yoğunluk nedir, nasıl yapılır dersi veren kafka abimizin bu eseri okunduğu zamana ve yere göre şekillenebilmekte ve okundukça "acaba"lar yaratmaktadır.
  • muhteşem olacak olan şey.
hesabın var mı? giriş yap