• okuyucalarının stephen king'in son on yılda yazdığı en başarılı romanı olduğunu söyledikleri kitap. ben bu iddiayı destekeleyemeyeceğim çünkü şimdiye kadar okuduğum ilk ve tek king romanı.
    aynı zamanada, varlığından haberdar olduğum king'in yapıtları edebiyat sayılır mı tartışmasına haddim olmayarak -- en azından bu kitap için -- evet kesinlikle sayılır saflarında katılmamı sağlamış olan eser.

    herşeyden önce, king karakterlerini (ki edgar freemantle bir inşaat işçisi değil paranın gözüne vurmuş bir müteeahit ) mükemmel geliştiriyor. kitaptaki üç ana karakterin diyalogları inanılmaz gerçekçi, eğlenceli ve dahası insanın yer yer içini ısıtıyor. gerçekten çok sevilebilir karakterler yaratmış, ayrıca, king arkadaşlık ve dayanışma duygusu gibi mevzular ve hayatın ne kadar kısa olduğu gibi hayattan büyük sorular hakkında da birşeyler söylüyor.
    türün içinde ne kadar saygın bir yerde durduğu konusunda tipik okuyucu olmadığım için ne kadar sağlıklı bir yorum yapabilirim bilmiyorum. doğaötesi öğelere hem edebiyatta hem de hayatta hep çok az ilgim oldu. ancak şu kadar söyleyeyim, okurken götünüzün atacağına garanti verebilirim.
    sürükleyici bir hikaye, eğlenceli diyaloglar, süper doğaötesi gerilimi ve kolay okunabilmesiyle dört-dörtlük bir kitap duma key.
  • --- spoiler ---

    ünlü bir yazarın yeni romanını değerlendirirken, o yazarın en gözde, en fazla bilinen ve dolayısıyla en çok okunan romanını (söz konusu king olunca serisini de diyebiliriz) kıstas almak yanlış geliyor bana. o yüzden duma'yı ayrı tutarak değerlendireceğim.

    yine de not: kara kule referansı yok duma'da. sanırım tamamen alakasız bir roman kule serisiyle.

    duma, harika bir roman. karakter geliştirmeleriyle, king'in artık neredeyse gözü kapalı yazdığını düşündüğüm karakter psikolojileriyle, yer yer komik, yer yer feci derecede anlamlı ve vurucu diyaloglarıyla, kurgusuyla...

    king, kitaba başlanmadan önce hakkında bilgi aldığınızda, "la bu ne, çok bilinen bir konu bu, hatta heroes'daki isaac mendez'de de vardı, n'olacak şimdi konu mu bulamıyor bu adam?" deme ihtimalinizin çok yüksek olduğu bir konuyu; çizdiği resimlerin gerçek olduğu bir adamın "yeni hayat" öğeleri içeren hikayesini anlattığı duma key'i, yeteneğini kullanarak almış, işlemiş ve 1 senelik bir süreçte ortaya güzel bir roman çıkmış. bir klasik olur mu? bilemiyorum. ama bestseller olmuş mudur ve bunu haketmiş midir? bence evet.

    romanda, arkadaşlık ve "çocuk olmanın getirdiği masumluk" öğeleri iyice vurgulanmış. resim sanatının incelikleri ve gerektirdiği tarihsel bilgi konusunda ise king, zekice bir hamlede bulunarak, (birazcık da karakterin "the american primitive" tanımlamasının arkasına saklanarak hehe) hem bizi hem de kendisini karakterin ağzından anlatılması muhtemel resim sanat tarihi, ünlü ressamlarla alakalı teknik bilgiler tarzı şeyler konusunda hem kendini anlatmaktan, hem de bizi okumaktan kurtarmış. bu iyi bir hamle.

    romanın baş karakteri edgar freemantle, the stand'deki "iyi taraf"ın temsilcisi abigail freemantle'ın paralel king evrenindeki oğlu falan olabilir. edgar'ın annesinden hiç bahsedilmemiş çünkü gördüğüm kadarıyla. bu da bir komplo teorisi tabii.

    elizabeth eastlake ve jerome wireman (ilk ismini bir an hatırlayamaz gibi oldun itiraf et) karakterleri edgar'ın hayatına girene dek, harika bir karakter gelişimi örneği okuyoruz. tek kolunu ölümcül bir kazada kaybetmiş, evliliği dağılmış bir adamın farklı bir hayat arayışını ve bu farklı hayatı, güzelliğiyle nefes kesen duma key'de buluşunu; aynı zamanda içindeki büyük yeteneği de keşfedişini. elizabeth ve wireman hikayeye aktif olarak dahil olduktan sonra, hikaye hızla yön değiştirerek duma'nın, edgar'ın çizimlerindeki rolüne ve dolayısıyla tam anlamıyla dehşet verici olayların başlangıcına tanık oluyoruz.

    diğer king kitaplarının aksine (it, needful things gibi romanların sonlarından bahsediyorum; ama kara kule değil, kesinlikle değil, kara kule'nin sonu kesinlikle olması gerektiği gibiydi) duma'nın da insanı kesinlikle tatmin edebilecek bir sonu var. hikayenin bağlandığı yer, duma'nın nasıl olup da hayatları "ölümcül" anlamda değişmiş kişileri kendine çektiği ve bunun elizabeth eastlake açısından sebepleri/sonuçları ve tabii ki perse, birbirine çok güzel bir şekilde bağlanmış.

    ve son bir not, oyuncak bebeklerin korkutucu olduğunu düşünüyorsanız, duma key tam size göre bir roman.
    --- spoiler ---

    8,5/10.
  • giriş ve olayların serimi çok uzun tutulmuş stephen king romanı. korkuyu yaratan öğeler kitabın sonuna doğru ortaya çıkarılmış, ondan öncesi yeteneğini yeni yeni keşfeden süperman romanı gibi.
  • --- spoiler ---
    tanri hayal edemedigimiz seyler icin bizi cezalandirir
    --- spoiler ---
  • okurken, kaza geçirdikten sonra oluşan beyin hasarı ve buna bağlı olarak kaybedilen yeteneğin yerine gelen yeni yetenek nedeni ile çağrı'yı, ikiz küçük ölü kızkardeşler ile medyum'u, iyi kalpli fakat anlaşılamayan kadın zenci karakter sebebi ile kemik torbası'nı, telaffuzu zor ismi olan bir köyde can dostunu bekleyen karakteri ile rita hayworth'u seven adam'ı hatırlatan kitap. şimdi aklıma gelmeyen başka bağlantılarda vardır belki bilemeyeceğim. yine giriş gelişme süper, son yavan. ada - resim sanatı - insanı ilk bakışta çarpan resimler temalarıyla da chuck palahniuk'un güncesine çok benziyor. şahsi kanaatimce stephen king'in bir günde heyecanla/hevesle başlanıp sonuna doğru *'' e artık bitmeyecek mi yeter artık, bağlasana şu konuyu be adam!'' dedirten, okunup akılda çok fazla yer etmeyecek ve kendi adıma senelerdir hastası olduğum, saf korkuyu yaşatıp geceler boyu uyutmayarak baş ucuma bir tane daha korku öğesi katan kitaplarının arasında yer alamayacak kitaptır.
  • klasik stephen king romanlarını seven benim türümdeki okurlarına hitap etmeyen bir king romanı. sündürdükçe sündürülmüş, 150 sayfa olması gereken bir hikayenin 685 sayfada ancak bitirilebilmesi romanın en zayıf yanı. 3/10
  • (bkz: stephen king)'in hemen hemen bütün kitaplarını okumuş bir birey olarak rahatlıkla söyleyebilirim ki yazarın en güzel kitaplarından biridir.

    kitabın özellikle atmosfer yaratma ve bunu hissettirme açısından ( her ne kadar stephen king bu konuda zaten usta olsa da ) aşmış olduğunu belirtmek gerekir. baş karakterle kendinizi özleştirmek istemezsiniz çünkü o sakattır, sıkıntılıdır ama size yavaş yavaş öyle güzel ve hissettirmeden sevdirir ki sonunda bir bakmışsınız onun güldüğü esprilere gülüyor, onun sanatına hayran kalıyor ve onun korkularıyla yüzleşiyorsunuz.

    velhasıl, her kitap okuyucusunun - yazarından bağımsız ve ön yargısız - şekilde okuması gereken bir kitaptır. şiddetle tavsiye.
  • usta' nın onu popüler yapan ilk dönem kitaplarının aksine gerilimi azaltıp edebiyatı coşturduğu son dönem şahaserlerinin belki de en iyisi. her sahneyi film gibi gözünüzün önüne taşıyor.
  • bir stephen king romanina neden baslanir, doga ustu gucler , gerck hayatta bizim karsilasamayacagimiz olaylar ve karakterler tanimak , okurken gerilip adrenalin dolmak icin. bu roman acikcasi insani germiyor ama baska bir sekilde okuyani icine cekiyor , okuyucuyu romandaki karakterlerle arkadas yapiyor . zorunlu emeklilige ayrilmis olan bir muteahhit ve avukat ile sizi arkadas yapiyor. harika bir insanin guncesini okumanizi sagliyor, gunesli bir mekanda okursaniz sanki duma adasi atlayip gidebileceginiz bir feribot mesafesindeymis gibi hissettiriyor. sonlara dogru 10-15 sayfalik bir gerilim disinda kitabi elinize almaya korktugunuz, sogusun diye buzdolabinda sakladiginiz stephen king romanlarina benzemiyor. ama bu sebeple okunmamali mi ? hayir tabii ki degil. okunmali ve diger king romanlarinin yaninda gururla kitapliginizda parlamali.
  • stephen king'in simdilik son romani. turkce'ye duma adasi olarak cevrilmis ve kitapcilardaki yerini almistir.
hesabın var mı? giriş yap