• insanın yüreğinde büyük acılar olunca bazen susarsın. sessizliğin kıyısında bulursun kendini. kimselerin anlamasını da bekleyemezsin. bir an, anlatmak istersin kelimeler boğazında düğümlenir, öylece kalakalırsın.
  • yerime birini arıyorum.
  • - boğazlı kazak giyen erkekler bana kaypak görünüyor.
    - eski sevgilisine dönen insanlar bana çok ezik, özgüven yoksunu, zavallı geliyor.
    - kendi iş kolundaki terimleri günlük hayatta da sürekli kullanan insanların aşağılık kompleksi olan ezik insanlar olduğunu düşünüyorum.
    - dandiri bir üniversitede-bölümde okuyup da sosyal medyada bölümünde atomu parçalıyormuşçasına paylaşımlarda bulunan insanlara mabadımla gülüyorum.
    - sosyal medyada sık sık göğüs dekolteli fotoğrafını paylaşan kızları görünce kaşar, kaslı maslı vücut fotoğrafı paylaşan erkekleri görünce görgüsüz/pezevenk/piç diyorum içimden.

    insanlardan tiksinmeme sebep olan bu ve benzeri birçok yüzeysel düşüncemi kimseye itiraf edemiyorum, kimseye çaktırmıyorum.

    edit: (bkz: büyük lokma ye büyük söz söyleme) eski sevgilime döndüm ve o boğazlı kazak giyse de yakışır diye düşünüyorum artık. bu da bana ders olsun. *
  • bir öğrenci düşünün. kitap alabilecek bile maddi durumu yok. bir de hoca (!) düşünün. sırf kendisinden bu sebepten ötürü kitap istediği için "o zaman durumunun yettiği bölüme gitseydin," diyen. insanlık bu kadar öldü mü? bu kadar mı gerçekten acımasız, düşüncesiz, duyarsız ve merhametsiz olduk? hocayı bilemem ama, benim -o kişiyi tanımamama rağmen- gözüme uyku girmiyor. ciddi ciddi sırf bu yüzden uyuyamıyorum sabah finalim olmasına rağmen. yazıklar olsun.
  • yine bir sınav dönemi, yine konuşmayı unuttuğumuz, yo yo terminolojiye katkıda bulunduğumuz, o malum dönem... cerrahi sınavı için toplandık çalışıyoruz. bir vakanın sağaltımında pansuman, bandaj, antiseptikli solüsyonlarla banyo uygulamaları var. gayet güzel bunu anlattığımı zannederken ağzımdan çıkan tek kelime "pansumanj" oldu. nasıl bu sıralamayı yaptım, o harfler nasıl bir araya geldi bilmiyorum.bu konuşma becerisiyle sınav sözlü olmadığı için şanslıydım sanırım. bir başka sınav için nekropsi raporu hazırlamamız gerekiyordu. kafamızdan bir hastalık belirleyip klinik, makroskobik neyi varsa bütün bulguları aktaracağız. cümle şöyle; ısırık yarasında kaşıntı, iştahsızlık... diye devam ediyor. beyni konuşmaktan yanmış arkadaşımın cümlesi ise " kaşıntı yarasının iştahsızlığı..." idi. o dakika birlikte çalışmama kararı aldık, sessizce ortamı terkettik.
  • iş arayışımı bilen biri tarafından yeni kurulan bir fabrika projesi için iş yemeğine davet edildim. kendim başvurduğum bir iş için gitmiyorum, bir iş teklifi için çağırılıyorum. ne kadar heyecanlı olduğumu tahmin edebilirsiniz.

    fabrikanın sahibi şık bir restoranda garsonlara saçma sapan ve kaprisli emirler yağdırıyor. herkes etrafında pervane. şark kurnazı patronunu sürekli yağlayıp ballayan bir çalışanı var. masadan kalktığı anda beceriksizliği mevzubahis oluyor, geri gelip oturduğu anda çalışkanlığı. kötü bir dizi senaryosunun karikatürize tiplerinin içinde gibiyim. ne içmek istediğim sorulmadan masanın sultanı benim adıma bira buyuruyor. içmeyeceğimi söylüyorum. yoo içersin, içersin, diyor. bira geliyor ve içmiyorum. bu sefer de içmem konusunda ısrar görüyorum. ikinci kez yine fikrim sorulmadan, oğlum hanımefendiye şarap getir, diyor. sadece su içmek istiyorum, lütfen fikrimi sormadan artık içecek sipariş etmeyin, diyorum. karşılığında, “ooo bakın işte bu kız yırtık!” iltifatı alıyorum. iltifata gel…

    çapkınlığıyla övünen, bu tiple bu kadar kadın sana nasıl bakıyor anlamadım, diye soran, (bunu orta yaşı geçkin bir kadın henüz tanıştığı, ebeveyni olabileceği yaşta genç bir adama soruyor.) ödediği ‘paranın gömleğiyle’ gösteriş yapan, çok daha zengin olmak isteyen, ‘adil’ yoldan daha fazla kâr etme peşinde koşan, bana fikrimi sormadan beni de oraya çoktan dâhil eden, onlar gelsin benden ders alsın diyip tecrübeli şahıslardan öğrendiğim bilgileri küçümseyen, kendisini baştan çıkarmayacak sekreter arama beyanında adamlar… (adam alacağım sekreterin beni baştan çıkarmaması lazım, diyor, kendi insiyatifi yok bu konuda.) bir yanda magazin figürlerinin paralarıyla muhabbet döndüren, ben ne kadar da kırılganım, ben ne kadar da duygusalım derken bencillikten burnunun ucunu görmeyen, az parayla çok iş bekleyen ve bunu yapmak istemeyeni küçümseyen, kadın dediğin derken cinsiyetçiliğin dik alasını yapıp hakkaniyet bekleyen kadınlar.

    detaylara girmeye dilim varmıyor, leş bir muhabbetin arasında, cidden büyük bir yatırımın altında, bu masada bana kurumsallık hayallerinden bahsediliyor; kurumsallıktan enseye şaplak samimiyeti arasında savrulma hızını ölçemiyorum. bedenimden ayrılmış gibiyim; o masada oturan beni izleyen bir başka ben gibiyim. masada kalan benin sahte gülümsemesi ve kayıtsızlığı karşısında dehşete düşüyorum. biri mandalina kabuklarını önündeki bardağa tıkmakla meşgul, biri üçüncü defa önündeki çayı değiştirtiyor. bütün saçmalıkları onaylayıp, iş mevzusu içermeyen her konuda bir fikrim yok, beyanında bulunuyorum. öyle yaptıkça daha çok sıkıştırılıyorum. nasıl yok, nasıl fikrin olmaz…

    adam işi kabul ettiğimden o kadar emin ki… belli bir görev tanımı tabi ki yok. masadan bir an önce kalkıp kaçmak için bahane arıyorum. teşekkür ederim teklifiniz için ama şartlarınız bana uygun değil diyorum. pişman olurmuşum, iyi anlatıldığım için, hatır için çağrılmışım, yoksa bu işi almak için can atanlar varmış. çok bilmişmişim ama işi bilmişler değil onun gibiler götürüyormuş. benim onun gibilere ihtiyacım varmış. işte yeni nesil böyle bıdıbıdısının ardından hayatımın teklifini reddetmişim bakışları altında, bak bir daha düşün, tembihleriyle herkesten önce çıktım.

    dil dökmemin hiçbir anlam ifade etmeyeceğini anladığımda dil dökmüyor, gerizekalı gibi görünmeye razı oluyorum. boş bakışlarla aptalca sırıtıp dinler görünüyorum. o kadar nafile bir çaba ki bazen dil dökmek ve öyle sahteyim ki ben... bu hiç fikri yok aptalı rolüyle ne kadar yol alacağım bilmiyorum.

    eve gelip kustum.
  • tek bir yer var gitmek istediğim. bu sene içinde gitmeyi planlıyorum. kimseye tek kelime etmeden, hiçbir şey demeden, etrafımdaki bütün herkesten uzaklaşarak gideceğim bir yer. gizli gizli planlar yapıyorun kafamda. şimdi siz kenafir gözlüler * nazar değdirirsiniz diye yazmıyorum. gece uyumadan önce hep bunu düşünüyorum. kendime gaz verip duruyorum. öyle ya da böyle gideceksin diyorum.

    yalnız geldin, yalnız gideceksin unutma.
  • "civi civiyi soker" mantigi dunyanin en midesiz ifadelerinden biri. olmuyor gercekten olmuyor ya, ben bir baskasindan hoslanirken bile karsi cinsle en ufak flortoz bir iletisime gecemiyorum ne kadar hos olursa olsun, cidden midem kaldirmiyor. hani birileri birilerine inat ugruna birileriyle birlikte olur ya, gercekten anlam veremiyorum. unutmak daha kolay benim icin, kotu yonlerini dusune dusune unuturum. az once biri grup konusmasinda civi civiyi soker dedi de, iliskiler nasil bu kadar dejenere oldu arkadas, kendinize ve hislerinize hic mi sayginiz kalmadi. bi de gecenlerde bir olaya sahit oldum aktariyorum: bundan iki sene once falan, yazin bir egitime davet edildik arkadasimla, boyle tatil gibi biraz, projeli bir sey, 1 hafta surdu yabancilar falan var... bizim egitmenle bu yabanci kizlardan biri yakinlasti. kizdan da hic iyi elektrik alamadim aksani da oyle berbat ve kaba ki kizi anlamiyorum arkadas, bogure bogure konusmasini anlamiyorum tekrarlamasi sart. her neyse mustafa'dan hoslaniyor musun dedim, bu gulumsedi bilmiyorum dedi. dedikodu nerede ben orada bu bilgileri edinmem lazimdi... gecen aylarda instagramda gezinirken bir de ne goreyim 2 adet sarap kadehi, kizin 4 yillik sevgilisi varmis onu kutluyor ve mustafa da bunu begeniyor yuh!!! dedikodu yine beni cekiyordu ve bunu hemen en yakin kankilerimle paylasip en az 3 saat dedikodu yapmam lazimdi. sonraki gunlerde ne goreyim? mustafanin da 3 yillik sevgilisi varmis. pes dedim yani pes... puhhhh!!! bu herifin nasil bir yavsak oldugunu soylememe gerek yok sanirim eskaza yuzune gulsen dibinde biten bir tip. tanistigimiz gun 2 saat bana kendini ovmustu nasil kacacagimi bilemedim. he bunun sevgilisi de ayri bir ruh hastasi talihsiz bir raslanti sonucu karsilastigimizda, kiz resmen gozleriyle yedi beni adam da yanin da tir tir... bak o kadar korkuyor catir catir aldatiyor, instagramda yurumedigi takip etmedigi kadin yok yani. ay bunlar omur boyu circir olsun ya, ay bunlar midesini aldirsin, bunlari bal porsuklari kovalasin, kirpi atlasin bunlara...
  • bilgisayar ve programlama ile ilgilenen kadınları çekici buluyorum.onları birşeyler yaratırken izlemek sihirli birşey. çaresiz halleri, çözüm yolları ararken agresif tavırları ve ekrana dakikalarca boş bakmaları. sorulara verdikleri cevapların aptalca olduğunda hissettikleri anda yaşadıkları utangaçlık. ama en güzeli düzenli olmaları.
  • hep kendim dedim, kendin değişmelisin ki değiştirebilesin. hem zaten başka birini değiştirmek çok zordur bilirsiniz. ama sen değişirsen etrafındakileri değiştirebilirdin buna inanırdım. ama öyle kalıplaşmış şeyler var ki kendin ne kadar bilinçli olsanda o kalıplardan kurtaramıyorsun. geçen gün arkadaşıma senden daha kötüleri var diye teselli veriyordum. sonra durdum öyle iğrenç bir şey yaptığımın farkına vardım ki bi an. bir insan nasıl olurda başka birinin daha kötü durumda olmasına sevinebilirdi. allahım ne iğrenç bir duyguydu vücuduma işleyen. başka birinin daha kötü durumda olması sana nasıl teselli kaynağı olabilirdi. oysa hepimiz insandık acılarımıza hep birlikte üzülür ve mutluluklarımızda hep birlikte sevinmeliydik. sahi insandık değil mi? peki birimizin acısına bir başkası sevinirse de insanlıktan söz edebilir miydik?
hesabın var mı? giriş yap