71 entry daha
  • dışarıdan gelenleri turist gözüyle algılayan bir şehirmişiz bugün bunu öğrendim. evet hepimiz köylüyüz, şalvarlarla dolaşıyoruz şehir içinde. izmirden, istanbuldan hiç insan gelmez ya antebe. kırk yılın başında görünce yeni gelinin sike sarıldığı gibi hasretle sarılırız bu insanlara. ve bir de fırat nehri geçiyormuş bu güzide memleketimin içinden. körmüşüm lan ben. şu yaşıma geldim kırk yılın boklu alleben deresini nasıl oldu da bir anda fırat nehrinin güzide şol akan ırmak kolalrından biri olduğunu idrak edemedim hayret amına koyim.

    ha bir de biz antepliler dışarıdan gelenlere "lo" naralarıyla seslenirmişiz. kırk yıllık antepliyim l ile o harfini hiç yan yana getirmedim. ve disiplin kurulunda tartışılan aşkım olmadı benim ki bu konumuzla alakalı değil. hele ki urfa'nın su altında kalan köyleriyle antebin köylerini birbirine karıştırmak gibi bir gaflet var evlerden uzak olsun. aslında o da hiç konumuzla alakadar değil ama adamı zıvanadan çıkaracak çok nevale var ortalıkta.

    onlar öyle nevaleler ki iki üç yaz tatilinde geçirdikleri topu topu on beş günün hafıza kırıntısından sana ezbere öğrendikleri doğu profilini çıkarırlar. kısa süreli doğu gezilerinden oluşturmuş oldukları yılların(!) çocukluk arkadaşını on üç yaşında evlendirir, malatya'nın kayısısı ile antebin zerdalisini karıştıracak kadar akıl ve mantık sağlamlığından uzak dururlar. yeri gelir, olmayan fırat nehrinin vıcık vıcık samimiyetsizliğinden duygu pıtırcıklarıyla senin vicdanını emmeye gayret ederken yeri gelir, yerli yerinde duran köylerini su altında bırakırlar.

    çünkü onlara anlatılan doğu, bu kadar öküz bu kadar basit ve bu kadar gerizekalı bir görüntü verir. iki üç filmden gördükleri sahnelerle, okudukları üç beş kuruş roman bozuntularından ve üstüne tuz biber ektikleri "ay şekerim sizin orada hala atlarla yolculuk yapılıyormuş" zeka kırıntısı içermeyen rivayetler desteğiyle olmayan bir gaziantep yaratırlar.

    ve ne acıdır ki bu organizmalara bir caddesini bir sokağını sorsan bilmezler antebin. türkiye'nin 1.5 milyon nüfusuyla altıncı büyük şehrinin son 30 yıllık gelişmişliğinden bihaber bir hayat yaşarlar. velev ki bir gün yolları ekşi sözlüğe düşer, uyduruk ve mümkün olduğunca pıtırcık cümleleriyle kendilerini işin bilenine rezil rüsva ederler. gökten üç elma düşer, düşer düşmesine de bazı andavallar havaya bakıp atıp tumaya devam etmekte ısrar eder...
1808 entry daha
hesabın var mı? giriş yap