16 entry daha
  • francis ford coppola nın seyirciyi harry caul gibi düşünmeye ve görmeye zorladığı ve becerdiği, bir sohbetin (herhangi bir algılanan şey de olabiliridi) içeriğinin bakış açısına ve deneyimlere göre nasıl bir çok farklı yönde yorumlanabildiğini gösteren, yalnız ve obsesif bir adamın sanrısal hikayesi. harry caul un yaşadığı pişmanlık ve bunun sonucunda sahip olduğu paradigma* filmin düz/basit hikayesini şaşırtıcı ve güçlü kılıyor .

    --- spoiler ---
    "if he had a chance, he would kill us" repliğinin film boyunca defalarca tekrarlandığını görüyoruz , fakat hiç birimiz bu repliğin bir "cinayete ikna etme, gaza getirme" repliği olduğunu farkedemiyoruz. aynı replik hakkında bu kadar zıt düşünmemiz francis ford coppola nın eşsiz karakter yönetimi ve sinematik dili sayesinde oluyor .
    --- spoiler ---

    bir yandan da harry caul karakterinin mahrem olanlarla ilgilenmesi kendi mahreminin fazla merak uyandırması, taciz edilmesine veya öyle bir paranoyaya kapılmasına sebep oluyor . bu yüzden gittikçe yalnızlaşan harry caul un içine kapandığını ve bu yüzden saksofon çaldığını ( kinini ve öfkesini püskürtüyor) düşünebiliriz.
    filmin çok iyi ses montajı coppola nın kadim kurgucusu efsane adam walter murch e oskar adaylığı getirmiştir.
61 entry daha
hesabın var mı? giriş yap