7 entry daha
  • bilimin ve kurgunun bir araya geldiği edebi metinleri, mühendis gözüyle analitik olarak değil (bilimsel yönünü merkeze alarak değil), kurgucu gözüyle - bir sanat dalı olarak (edebi bir eser olduğunu tanımlayarak) okumak zorunlu gibi. böyle bakıldığında çeşitli yanıtlar bulunabiliyor.

    türkiyeli yazarların bir çoğunun, uluslararası bilimkurgu kavramlarını ve kalıplarını kullanmak istemeleri, ikircikli ve hatta iki yüzlü metinler çıkmasındaki başlıca etken olabiliyor. bir yapaylık ve dışardanlık var bu metinlerde. bu yapaylıkla dalga geçmek de, yerelin en berbat öğelerini, artık onları fazlaca zengin etmiş, ama cidden baymış ve kendini pek de yenileyememiş leman espriyle donatmakla gerçekleşiyor.

    peki gerçekten bir bilimkurgu öyküsü yazılamaz mı bu coğrafyada? yazılabileceği inancındayım; ama şuradan yola çıkılarak yazılabileceği inancındayım: gerçekten önemli bir gelecek kurgusunu, geleceğe dair gerçekci, temeli olan ve bilgiye dayanan korkuları ve ümitleri temel alması gerekiyor. bir de belki de bizim sorunumuz, bilimsel bilgiden çok, geleceğe bakacak ve onu analiz edecek felsefi-politik bir perspektif de olabilir.

    misal:
    (bkz: the dispossessed)
77 entry daha
hesabın var mı? giriş yap