43 entry daha
  • .....

    hafik ilçesinin sofular köyünden hızır adında genç bir adam da adını duydu pir sultan abdal’ın. sofular bir zamanlar alevi köyü idi, zamanla halkı azıp yolda çıktı.

    köylünün gidişatını yadırgayan hızır köyünden ayrılıp banaz’a geldi. pir’in kapısını çaldı. pir’in yanına aldığı hızır önce azabı olup işlerine yardım etti, sonra da müridi oldu. yedi yıl kapısında hizmet gördü, yol öğrendi, erken öğrendi.

    bir gün hızır pir sultan’a: pirim –dedi- sen herkese himmet ediyorsun, her biri çeşitli makamlara geçiyor. ne olur bana da himmet eyle de ben de bir makama geçeyim.” pir sultan şöyle bir düşündü, sanki olacakları biliyormuş gibi gülümseyerek “ulan hızır –dedi- ben dua ederim, belki de sen büyük bir adam olursun, hatta paşa, vezir olursun, ama sonra da gelip beni astırırsın.”

    kaygısını dile getirse de duasını esirgemedi. hızır izin alıp istanbul’a gitti. saraya girdi. pir sultan’ın himmeti sayesinde ilerledi, paşa oldu. sivas’a vali olarak atandı. ne var ki vali hızır ikrarını çok çabuk unuttu. etrafındaki kadılarla birlikte yoksulları ezmeye, haklarını yemeye, harama el uzatmaya, rüşvete, namus gözetmemeye başladı. haklı haksız, ak koyun, kara koyun ayrılmaz olmuştu.

    iki kadısı vardı hızır’ın. birinin adı sarı kadı, diğerinin adı kara kadı. onlar da hızır gibi adalet yerine zulüm dağıtırlar, haklıyı haksız, haksızı haklı çıkarır, can yakar, ocak söndürürlerdi.

    pir sultan’ın da iki köpeği vardı. kadılara nazire olsun diye birinin adını kara kadı, birinin adını da sarı kadı koymuştu. köpekleri sarı kadı, kara kadı diye çağırıp duruyordu. bu durumu muhbirler sivas’a ihbar etmekte gecikmediler. “pir sultan kapısındaki köpeklere sizlerin adını verdi, köpeklere adınızla sesleniyor” dediler. deliye dönen, kızıp küplere binen kadılar asesleri gönderip pir sultan’ı sivas’a getirtip yargılamaya başladılar. iddiaları dinleyen pir sultan: “evet –dedi- yalana gerek yok. köpeklerime sizlerin adını verdim. yaptığınız kötülüklere karşı size bir ders vermek istedim. ne var ki kızmanıza gerek yok, benim köpeklerim sizlerden daha iyidir. daha temizdir. siz haksızlık edersiniz köpeklerim etmez. siz haram yersiniz köpeklerim yemez.” nereden biliyorsun dedi kadılar. deneyip, ispatlayayım dedi pir sultan.

    bunun üzerine sivas’ın hacıları, hocaları iki ayrı kap yemek hazırladılar. birine helal, diğerine haram yemekleri koydular, işaretlediler. hacılar, hocaların gözü önünde önlerine konan yemeklerde haram olanı seçip yedi sarı kadı ile kara kadı. köpekler için de iki kap hazırlandı. köpekler, iki kabı da kokladıktan sonra helal kaptaki yemeği yemeye giriştiler. hacıların, hocalar kadıların haram yediğini görüp öğrendiler. bunun üzerine pir sultan “iyi köpek kötü kadıdan efdaldir” diyerek kalkıp köpeklerinin gözlerinden öptü. sazını eline alıp kadılara şu deyişi söyledi:

    koca başlı koca kadı
    sende hiç din iman var mı
    haramı haleli yedi
    sende hiç din iman var mı

    fetva verir yalan yulan
    domuz gibi dağı dolan
    sırtına vururum palan
    senin gibi hayvan var mı

    iman eder amel etmez
    hakkın buyruğunda gitmez
    kadılar yaş yere yatmaz
    hiç böyle kör şeytan var mı

    pir sultan’ım zatlarınız
    gerçektir şöhretleriniz
    haram yemez itlerimiz
    bu sözümde yalan var mı

    .....

    pir sultan abdal, yaşamı sanatı şiirleri, ali yıldırım, ayyıldız yayınları, kasım 1994.
240 entry daha
hesabın var mı? giriş yap