6 entry daha
  • metehan demir'in neşe düzel'le gerçekleşirdiği söyleşiyi okurken "27 nisan'a nasıl gelindi, o gece neler oldu" çekiciliğine kapılıyor insan. işin içinde askerin gizemi olunca "ve birden telefonum çaldı, arayan paşanın emir eriydi, yemek boğazıma düğümlendi, hemen aklıma iş bankası c yarın düşüşe geçer mi sorusu geldi" gibi bir polisiye roman tadında oluyor yazılanlar.

    ama benim ilgimi çeken 80'li 90'lı yıllarla bugün içerisinde olduğumuz dönemin asker açısından farkını göstermesi anlamında genelkurmay'ın mehmet ali kışlalı'dan metehan demir'e geçişi oldu, röportajı öyle okudum.

    artık mehmet ali kışlalı gibi tavizsiz yandaşlara gayrı resmi bir sözcülük görevi üstlendirmekse metehan demir gibi biraz daha kendi özelini - yorumunu ortaya koyabilen, görece daha kritikçi birini seçmişler.

    yalnız, metehan demir'in röportajdaki "askerin sözcüsü" algısını yaratma gayesiyle biraz özensiz konuştuğunu, bunun onu daha popüler biri ama daha az gazeteci yapacağını bile bile bu role soyunduğunu hissettim. mehmet ali kışlalı bile her üç yazısında bir kez yankı gazetesini nasıl çıkardığını, kaç yıllık gazeteci olduğunu söyleme ihtiyacı hissederdi "sözcü" yaftası yememek için. bakalım metehan'ın ilerleyen dönemdeki performansı ne olacak... yaklaşan 30 ağustos'la birlikte mehmet ali kışlalı yerine metehan demir atanacak mı acaba...
400 entry daha
hesabın var mı? giriş yap