106 entry daha
  • ağır ağır içilen, alkol oranı yüksek içkiler gibi bir film.

    hollywood ve klasik türk sinemasının ürettiği, yöntem ve dil bakımından birbirine benzeyen binlerce film içinden hemen fark ettiriyor kendini. bunca ödülü alması da çok normal tabi.

    başlarda sahnelerin -nisbeten- uzunluğu ile akıllara stanley kubrick filmleri geliyor. seyircisini mahmut'un kirli sakalları, dağınık saçları, sabah uyanıp uzun uzun camdan dışarı bakışı ve yalnız başına kırmızı noktalı film izleyişiyle sıkılmışlık duygusuna yolcu ederken, yusuf'un çocuksu ve mahmut'a göre daha ümitvar duruşuyla diri tutmaya çalışıyor. kadrajlar, ışık kullanımı ve uzun planlı sahnelerde kameranın sakin gezintileri, huzurla karışık daralma duygusunu yansıtıyor. diyalogların ve konuların günlük yaşama yakınlığı ile insana çok tanıdık geliyor her şey... sonunda ağızda kalan tad; buruk, acımsı, soğumuş çay tadı... ikinci yudumu almazsanız berbat, fincanı bitirirseniz çok daha güzel...

    sürekli üretilen ve birbirinden çok farklı olmayan seri üretim filmler ile aynı alanda değerlendirilmemesi gereken, özel muamele gösterilmesi gereken türde bir film.
282 entry daha
hesabın var mı? giriş yap