50 entry daha
  • kurgu ve konu olarak brian de palma filmi snake eyes'ı çağrıştıran film. konu yine bu filmle paralel, bir suikast ve yaşananların farklı gözlerden izleyiciye sunulması. her tanıkta yeni bir gerçeğin ortaya çıkması. filmin oyuncu kadrosu iştah kabartan cinsten. dennis quaid, forest whitaker, eduardo noriega, sigourney weaver ve william hurt gibi usta oyuncuların yanına ssk ve bağkurlu hastaların sevgilisi doktor matthew fox'u koyun, alın size iddialı bir kadro. yönetmenin ilk filmiymiş, bence çekimler ve olay kurgusu gayet başarılı olmuş. senaryoda bazı ve büyük aksaklıklar olsa da, film sonuna kadar büyük bir heyecanla izleniyor.

    filmin en güzel artısı her farklı bakış açısında önümüze yeni gerçeklerin konulmasıydı. baştan seyirciyi meraklandıran ve ana konuyu gösteren yönetmen her anlatımda bizlere birer hediye vermiş gibi oldu. kimin gözünden hangi gerçekleri öğrendiğimize bakarsak;

    --- spoiler ---

    rex brooks: olayların nasıl geliştiğini ilk olarak onun gözünden yayın arabasından izliyoruz.
    thomas barnes: arka taraftaki pencerelerden birinde hareketlilik var ve ateş o taraftan açılmış.
    enrique: patlayan bombayı sevgilisi veronica'ya kendi elleriyle teslim etmiş ve veronica da kürsünün altına bomba dolu çantayı fırlatmış.
    howard lewis: enrique köprüaltında ispanyol polisi tarafından öldürülüyor.
    president ashton: suikast önceden haber alınmış ve vurulan aslında başkanın dublörü. başkan olaylar sırasında yakınlardaki bir otelde bulunuyor ve büyük patlamadan önce duyulan patlama otelin alt tarafında meydana gelmiş. ancak bu bile örgütü durduramıyor ve siyah maskeli birisi başkanın odasını basıyor.
    suarez: kıpırdayan perde ve tetikçi sorularının cevabını alıyoruz.
    javier: köprüaltında buluşmanın sebeplerini ve içeri giren siyah maskeli adamın kim olduğunu öğreniyoruz.
    kent taylor: ajan barnes'ın gnn yayın arabasında gördüğü ve hasiktir çektiği gerçeği öğreniyoruz.

    şimdi konu ve kurgu güzel dedik. suikasti düzenleyenlerin (bakın terör örgütü demiyorum, çünkü zaten başkanı ne kadar naif ve düşünceli resmetmiş olsalar da asıl terörist abd'dir) akıllıca kurguladıkları ve hayata geçirdikleri planı da beğendim. herkesin bahsettiği üzere dönüp dolaşıp küçük kızımız anna'ya geliyoruz. evet tek bir sahne o ana kadar yapılan ve düşünülen herşeyin üstüne mürekkep lekesi gibi düşüyor. ortada intihar bombacısı yani kendini öldürebilecek kadar davaya sadık adamları olan bir örgüt var. yani adamlar herşeyi göze almış. onlarca suserın yazdığı gibi o ambülans anna'yı ezer geçer ve giderdi arkadaş. bunu lamı cimi yok. böyle büyük mantık hatası yapma lüksünüz yok kardeşim. yaparsanız da herşeyi bok ediyorsunuz işte. abd başkanını polyanna gibi resmetmeniz zaten başlı başına bir mantık hatası iken, bir de ikincisi gelince bütün iyi düşüncelerimi uçurdunuz gitti.

    --- spoiler ---

    yine de yönetmenin elinden geldiğince güzel bir iş çıkardığını düşünüyorum. yapımcı ve senaristlerden de bir isteğim var; yıllarca hollywood filmlerindeki kötü adamlar meksikalıydı, 11 eylül ertesinde ortadoğulu oldular. insanları önyargılarla doldurduklarının ve bazı kutuplaşmalar yarattıklarının ne zaman farkına varacaksınız? ya da uşağı olduğunuz kişilerin çemberinden ne zaman ayrılacaksınız? merak ediyorum.

    bir de filmde ajanların kullandığı potus, president of the united states anlamına gelen kısaltmaymış. bilginize :)
43 entry daha
hesabın var mı? giriş yap