9 entry daha
  • en yakın zamanda izlemeyi istediğim film. üstteki entry’e laflar hazırladım (debe’ye de girmişti hatırladığım kadarıyla):

    köyün, köylülerin şeytanlaştırılmasını ezikçe buluyorum. entry’de bahsi geçen mahmut makal köy enstitüsü mezunu olduğuna göre, şehirli olamaz (en fazla kasabalıdır). köye gidip de “şok” olması gerçek dışı. çalıkuşu feride, istanbul’dan fransız kolejinden anadolu’nun köyüne geldiğinde şok olur ama köy enstitülü biri olamaz (köy enstitülü insanlar tanıyorum, dediğim gibi en fazla kasabalı, çoğu köylü fakir ve yetim çocuklar). ki, çalıkuşu’nda köylüler eleştirilirken, şehirliler sütten çıkmış ak kaşık olarak gösterilmez.

    rahatsız olduğum şey, köylüler çok boktanmış iddiasında bulunup, şehir sanki mükemmelmiş gibi düşünmek. cevap şakir’in öz babasını öldürmesini “romantik” bulanların, köylünün birinin cinayet işlemesine “çomarlık” demesi mide bulandırıcı. tomris uyar edebiyat dünyasını katar yaptığında “normal”ken, kezban kocasını aldattığında “oynak” olmuyor (kezban, kocasıyla evlenirken seçememiş ya da fazla düşünmemiş olabilir, maddi ve manevi olarak boşanma seçeneğine sahip eğitimli birinin, tercih ederek evlendiği eşini aldatması çok daha ucuz). palu ailesi “şok” iken, garipoğlu ailesi evla değil (7 göbek istanbullu perihan mağden, cem garipoğlu’nun ardından katliama övgü ağıt yakmıştı).

    en komiği de, köylülere en çok saydıranlar, tıpkı bu mahmut makal gibi sonradan görme şehirliler (doğunun, karadeniz’in ya da iç anadolu’nun bok püsur yerlerinden gelmiş, babaları esnaf, ailenin ilk “okumuş” ibişleri). benim babam da köy kökenli, ege’nin çağdaş görüşlü bir çerkez köyünden (babam ve köyden başka bir kaç arkadaşı 60ların sonunda üniversite için ankara’ya gelmiş, köyde doğmuş çocukların üniversite mezuniyet oranı çok yüksek). küçükken çok isterdim o köyde de bir evimiz olmasını, geç saatlere kadar mekan sınırı olmadan çocuklarla oynamayı (dedem ve babaannem çocukları için izmir’e yerleşmişler).

    annesi eski istanbullu (dedesi fabrikatörmüş), babası amerikalı bir arkadaşım, üniversiteyi new york’ta okudu. bir süre çalışıp silicon valley’deki süper işinden istifa etti, senelerce dünyayı dolaştı ve şimdi marmara’da bir köyde yaşıyor, köy ilkokulunun hademesi olarak çalışıyor.

    şehir iyidir güzeldir, insanlar toplu şekilde yaşamak için daha “medeni”’davranmak zorunda kalır, ama aşiret ya da tarikat vb yoksa, köyler de gayet güzel olabilir (ki, aşiret ve tarikatların hükmü altındaki şehirler de gayet bok püsurdur). kökenleri olan köyü beğenmeyen insanlar kendilerine iyi baksınlar, armut dalından uzağa düşmüyor (makyajınız değişse de, aynı b.ksunuz).
3 entry daha
hesabın var mı? giriş yap