aynı isimde "berlin (dizi)" başlığı da var
161 entry daha
  • bu aralar işim gücüm yok birader, var da yapasım gelmiyor, ondan serime devam ediyorum. açın önümü, susturamazsınız yani, öyle bir gazım.

    biz bu şehrin sülalesinden geçtik yani. 3-5 seneye unutacağız her şeyi, yerine yeni yeni saçmalıklar beynimizi dolduracak. gelecek kuşaklara tecrübe ve birikimlerimizi aktaramayacağız, aynen hitit büyüklerinin unutulmaz olabilecek sözleri, hint racalarının ölümsüz olabilecek derlemeleri, iskenderiye kütüphanesi, babil'in asma bahçeleri gibi tarih olacak. bu ihtimalden kaçınmak için bize de yazmak düşüyor. ne demişler söz uçar, yazı kalır değil mi? * *

    niyse hacım, friedrichshain diyorduk...

    millet batı avrupa içinde doğu avrupa'yı, kapitalizm içinde komünizmi görmeye geliyor bu semte arkadaş. öylesi bir yer yani.

    3- sahil (spree kenarı)

    sahil dediğimize bakmayın. ne bir okyanus, ne bir deniz, ne de bir göl. altı üstü şehir merkezinin yarısına yakınını kaplayarak belli noktalarından geçen dar bir nehir. spree. aşağıladığımıza da bakmayın ama tabi, değişik bir konjonktür yani. hani böyle ne bir boğaz, ne de bir bataklık, kendine has bir şey öyle. şimdi size üç tane cadde ismi vercem. bunlar friedrichshain sahilini oluşturan caddelerdir. mitte'den itibaren sırasıyla holzmarktstrasse/stralauer platz ile başlar, mühlenstrasse gelir akabinde, en son da stralauer allee. berlin içindeki suyun tümünü oluşturan spree nehrinin en renkli ve civcivli kesimi, friedrichshain'dadır, ve bu nehir üzerinden geçen birkaç köprüyle friedrichshain, treptower park ve kreuzberg bölgelerine bağlanır. daha önce bahsetmiş olduğumuz ostbahnhof'tan dümdüz aşağı sahile doğru inerseniz, 200 metre sonra mühlenstrasse'ye bağlanırsınız.

    neyse biz şimdi en başından ele alacağız. schillingbrücke diye bir köprü var stralauer platz'ın orda, semti kreuzberg'e bağlayan, ostbahnhof'un aşağısından az batıda, orası takribi başlangıcıdır semtin. köprünün solunda maria adlı ünlü bir gece kulübü bulunur. bu köprünün sağında ise bar 25 adlı berlin yaz akşamlarının favori mekanı gece chillout lounge/kulüp tadında bir yer olan açık hava mekanı bulunur. nehir kenarı kum, hamaklar, tahta oturaklı platformlar, ev hissiyatı sunmaya çalışan kanepeler renkli ışıklar, nehir manzarası, sakin müzik, ağaçlarla ve yapraklarla bezeli çardaklı düzeneğe sahip club/bar formatı, kalabalık falan. yaz akşamları için çok hoş bir mekandır ve epey rağbettedir. bu tip yapılara beach club/beach bar/beach lounge gibi adlar veriliyor. friedrichshain sahil bölgesinde bunlardan, en gece kulübü tipli olanı bar 25 olmak üzere, daha bir chillout ortamı, plaj voleybolu, böyle karayip yelinde palmiyeler altında rahatlama havası yaratan yaam, daha bir şezlonglu güneşlenme atmosferi sunan oststrandve strandgut, daha ziyade kafemsi ve yapay olan speicher adlı mekanlar bulunuyor. öğleden sonraları özellikle yaam ve akşamları da bar 25 berlin yazının ziyarete değer iki noktası. içecekler ve içkiler de genelde ucuz. zaten berlin'de en kral gece kulübünde dahi, o da çok nadiren, bira maksimum 3.5 euro. o yönden gece hayatı açısından avrupa'nın en ucuz şehirlerinden belki de.

    akabinde mühlenstrasse üzerinde east side gallery/ doğu yakası galerisi başlıyor. burası berlin dostum, grafitti dünyası. bu şehir delilerle dolu. ne bulsalar boyuyorlar. tramvay camı, metro duvarları, bina girişleri...hatta yerleri bile spreyliyorlar. işte east side gallery, dünya üzerinde grafitti sanatının zirveye ulaştığı nokta. east side gallery, aslında berlin duvarının spree kenarına dikilmiş tarafı. yani oradaki duvar parçaları halen duruyor ve 90'lı yıllardaki birleşmeden sonra, bu parçaları grafitti alanı olarak dizayn ediyorlar. bugün, sürekli grafittiler değişmekle birlikte, pek çoğu eğitimli sanatçılarca çizilmiş/boyanmış onlarca büyük boy sanatsal grafitti yapıtı east side gallery boyunca, eski duvar örgülerinin üzerinde, bir renk cümbüşü, güzel bir estetik görünüm ve çok çeşitli mesajlar sunuyorlar. 1-1.5 kilometre kadar giden bu galeri, berlin'in kaçırılmaması gereken bir noktası, ve üzerinde, başta leonid brezhnev ve erich honecker'in dudak dudağa öpüştüğü resim, duvar'ın cv'si, duvar üzerinden verilen özgürlük ve insaniyet mesajları olmak üzere, mesajlarıyla ve görünümleriyle dünyaca ünlü pek çok grafitti'yi barındırıyor.

    east side gallery sona erdiğinde gelinen noktada ise tuğla renginde eski bir köprü bulunmakta. karşınızda görmüş olduğunuz bu dev çifte kuleli, bir dolu arka sahip tuğlalı güzel köprü, 19. yüzyılda kaiser wilhelm(esasen wilhelm ii) döneminde inşa edilmiş ve savaştan nispeten az zararla çıkmayı başaran oberbaumbrücke'dir, ve semti kreuzberg'e bağlar. iki yöne doğru da güzel manzara bulunur burada, köprüdeki arkların arasından kafanızı sarkıtıp sağa sola bir bakmanız farzdır. hemen köprünün yanında ünlü universal music binası vardır, daha güney yönüne doğru karşı tarafta ise molekül adam/molecule man isimli güreşircesine duran iki adamın görüntsünden benzeyen metalden bir heykel görünür.

    köprü aynı zamanda sahilin warschauer strasse birleşme noktasıdır. aslında bu noktada da yapılması gereken de sahilden sola kırıp varşova caddesi'ne girmektir. zira sahilin devamında stralauer allee başlar, ama çok bir numara yoktur bu civarında semtin. sağlı sollu iş yerleri, fabrikalar, ve ara sokaklarda tek tük bar/pub, bilardo salonu vb. tipi oluşumlar bulunur.

    4- warschauer strasse/ frankfurter allee havzası (gerçek friedrichshain)

    oberbaumbrücke ile başlayan bu cadde, warschauer strasse dostum. şehri yarıp geçen s-bahn'ın doğudaki aktarma noktası, kreuzberg ve batı berlin(zoo, kurfürstendamm)'i yarıp geçen u1'in başlangıç noktası. burası ayrı bir hikaye. kimi zaman yanlarında köpekleriyle ve sokak ortası kamp ateşi düzenekleri, zincir ve sair aksesuarlarıyla, ellerinde 15 centlik en ucuz biranın şişeleriyle(bu bira genelde pilsator'dur) panklar, cankiler, fankiler, bitikler, orta yaşlı uzun saçlı kafa göz tırmıklı göbekli biracı abiler, evsizler, ostrogotlar, vizigotlar. ** **. s-bahn istasyonunun girişinde, sağında solunda her yerinde ikamet ederler bu tipler. para dilenip köpeklerine mama alır bazısı o bozukluklarla. öyle bir genel yarı serseri yarı otantik bir hal yani. bu arada ostbahnhof civarında da gözünüze çarpmış olan, ama warschauer strasse yöresindeki toprak alanın(malum, berlin hala bir şantiyedir) kenarında net olarak tepelerinde koyu mavi şekilde tonlara sahip büyükçe beyaz bir arena bulunur. burası o2 world, yani bir çok amaçlı spor ve konser salonu. yenidir, alba berlin maçlarını burada oynar, almanya'da popüler bir spor haline gelmekte olan buz hokeyinde, avrupa ligindeki berlin takımının maçları burada yapılır, bol bol pahalı konser olur. u2 imiş vesaire imiş. orada elektronik ekranda türkiye reklamlarına da sıkça rastlarsınız.

    warschauer strasse'nin devamı karl marx allee ile frankfurter allee'nin birleşme noktasına çıkar. tam o noktada frankfurter tor bulunur. karşılıklı iki adet kuledir bu frankfurt kapısı olarak anılan bölge. apartman kenarlarına iki adet uzunca yeşil kubbeli kule kondurulmuştur stalin devrinde. güzel bir görüntüdür. doğu friedrichshain'da frankfurter allee üzerinde çok katlı bir wg'nin üstünden, yani bir apartmanın üst katından baktığında önde frankfurter tor, arkada fernsehturm(tv kulesiydi, hatırlayın), al sana şehir manzarası. bu warschauer strasse/frankfurter allee havzasında kalan, u frankfurter tor - u samariterstrasse duraklarının daha çok alt hizası olmak üzere, alt ve üst hizalarını kapsayan, boxhagener strasse'yi de içine almak suretiyle bu bölge gerçek friedrichshain'dır. warschauer strasse u-bahn'ının hemen yanında aşağı platforma doğru bir iniş vardır. burda matrix adı verilen, berlin'in her daim kalabalık, girmesi kolay, hani böyle liseli kızların gidip de ertesi gün arkadaşlarına hava attığı türde bir gece kulübü bulunur. berlin'deyseniz ve total mevcudunuz 10 adet sapsa, direkt matrix adresinizdir. yalnız fazla şık giyinmeyeceksiniz. bunun yanında warschauer strasse'den frankfurter allee yönüne devam ettiğinizde revalerstrasse karşınıza çıkacak(solda bir kaiser's, sağda ise bir sparkasse bulduğunuzda orası revalerstrasse girişidir). buradan içeri gireceksiniz. hemen içeride, otun çöpün gırla gittiği, berlin'in en serseri usul gece kulübü olan cassiopeia bulunur. bu revalerstrasse'den ikinci sola dönerseniz bu sapma sizi simon-dach-strasse'ye çıkarır. simon-dach ve devamında gelen niederbarnimstrasse(bir noktada simon-dach biter, bu başlar ama konsept aynı yani, sakın şaşırmayasın), berlin akşam/gece hayatının kalbinin attığı bir numaralı yerdir. sağlı sollu bir dolu bar ve pub bulunur. her biri kafasına göre ayrı çeşit müzik çalar, metal barı, pop-rock çalanı, nargile yanında bira vereni falan fıstık. her daim kalabalıktır. yazları insanlar barlardan publardan taşarlar. içleri tahta masalar, ve ev düzenini andıran sade ve mütevazı, ama özgün dekorasyonlarla süslüdür. çok fazla değildir böyle çok frapan ve abartılı dizayn edilmiş mekanlar. bu simon-dach takriben 1.5-2 kilometre uzanır ve en son frankfurter allee'de samariterstrasse durağına bağlanır. simon-dach'ın etrafında paralel veya dik dizilmiş, gaertnerstrasse, krossenerstrasse, wühlischstrasse, kopernikusstrasse gibi bir dolu sokak da yine bar/pub doludur. simon-dach bölgesi, berlinliler için tam gece kulübünde sürdürülecek parti gecesi öncesi içme ve kafayı bulma mekanıdır. yahut da saat 12-1'e kadar renkli bir sohbet eşliğinde içip eve yollanma mekanı. mekanlar gerek yemek, gerek içki açısından son derece makul fiyatlardadır, bu bağlamda diğer avrupa şehirlerinin hiçbiriyle kıyas kabul etmez. ama bu bölge sırf içkiyle sınırlı da değildir. sudan mutfağından, thai'ye kadar her tür dünya mutfağı bulunur, yahut mekanlarda da pizza ve sair şeyler, çok ucuz fiyatlara temin edilir(2 euro'ya büyük margarita pizza(!)) bu açıdan yemek olarak da uygun seçenekler sunar, ama tabi, ne yazık ki, almanya'nın genelinde de olduğu gibi, daha çok fast food formatında bunları sunar.

    bu arada, unutulmadan geçilmemesi gereken bir iki nokta daha var. birincisi, simon-dach'ın brunch için de güzel bir yer olduğu gerçeğidir. pazar öğlenleri bir dolu mekan brunch verir. makul fiyat, yüksek performans. çıkın gidin, ama fazla erken gitmeyin. almanya'da pazar sabahı dedin mi saat 1 anlaşılır. gidin, yiyin için. aynısını yapan bir dolu yabancı bulacaksınız zaten.

    bunun yanısıra, kokteyl için. bol bol için. alkollü alkolsüz ,her türlüsü var. 3-4 euro gibi fiyatlara dehşetengiz kokteyller var buralarda. başka şehirlerde o fiyata bu bolluğu bulamazsınız.

    bu bölgede mekan önerme gibi bir durum sözkonusu değildir. her biri fiyat/performans oranında takriben birbirine muadildir, keyfin o an hangisini istiyorsa ona gidersin.

    bu arada berlin barlarının bir özelliği de bilardo, langırt,dartve sair eğlence ürününü içlerinde bulundurmasıdır. hele langırt kültürü anormaldir.biz de çok efelendiydik zamanında, çocukluğumuzda yazlık sahil sitelerinin atari salonlarında langırtta toz alan tiplerdendik hani. ama burada çok tozumuzu aldılar. en son baktık olmuyor, rastgele döndürdük falan kolları falan ama yok. kızlara dahi perişan olmaya başladığımız günlerde langırt jübilemizi gerçekleştirmek zorunda kaldık.

    çevrede bir dolu yeşillik alan ve park da, daha önce de belirtmiş olduğumuz üzere, şehir planlamasını renklendirir. ayrıca, friedrichshain bölgesi öğrencilerin yoğunlukla ikamet ettiği bir bölgedir. bölgenin evleri de epey güzeldir hani. gerçi batı berlin'de de benzerleri vardır bu apartmanların ama biraz daha farklıdır buralar, komünist dönem mimarinin etkisiyle. desenli dekore edilmiş kocaman gömme tahta kapılara sahip apartman evleri, duvarlarda her geçenin bir çizik bıraktığı bol miktarda graffitti, korkuluklu merdivenler(bu evlerin hiçbirinde asansör yoktur), ferah yüksek tavanlı odalar, apartmandan girdikten sonra hemen karşınıza çıkan büyükçe bir avlu ve blok düzeni, şehir silüeti ve park manzaralı balkonlar...

    frankfurter allee'ye geçelim şimdi de. bu dev bulvar, epey gider gitmesine şehrin doğusuna doğru da(orada kozmonotlar bulvarı/allee der kosmonauten ile birleşir), bizi ilgilendiren kısmı, girişidir. frankfurter tor'u ve burayla başladığını anlatmıştık evvelden. s frankfurter allee durağına kadar, #17109126'da karl marx allee'den bahsederken anlatmış bulunduğumuz krem/açık kahverengi/saman sarısı arasında karman çorman renklere sahip, stalinist döneme ait tekil fayanslı, dikdörtgen pencereli güzel ön cephelere sahip, sütunlu ve görkemli girişleriyle dikkat çeken, yüz metrelerce uzanan, 1920'lerdeki weimar dönemi neo-klasik mimari temelleri üzerine oturtulmuş ve oradan esintiler taşıyan ve her biri 5-6 katlı devasa apartman blokları süregider. bu bulvarın ara sokaklarında da renk renk blok blok dizilmiş, yanlarında parklar, meydanlarla böyle kutu gibi evlere rastlamak mümkündür. bir de, bazı evler vardır buralarda, hanelerden taşarlar. korsan bayrakları, flamalar, sloganlar, apartıman duvarlarında yazılar boyalar, bir kurtarılmış bölge havası hakimdir yer yer.

    semt dükkanları ve kafe/bar dekorasyonu olguları da, friedrichshain'ın mekanlarında sokaklarında da kısmen olan, berlin'e dair başka bir bahsedilmesi gereken noktalardır, buralarda da bulunur, ama buna prenzlauer berg cüzünde daha detaylı değineceğiz. ama yani, şimdi sen burayı okursun, başka birşey okumazsın, frankfurter allee üzerinden sağa sola ayrılan sokaklardan falan geçerken sağına soluna dikkatli bak, değişik şeyler satan yerel dükkanlar görebilirsin.

    neyse, bu pasajı da kapatırken, ey türk istikbalinin nargile sever evladı, bak benden sana bir tavsiye! berlin'de en güzel nargileyi yapan mekan da buradadır. sağda solda bir dolu çakma arap nargilecileri falan göreceksin. onları geç. samariterstrasse'den dümdüz girdiğinde ikinci sağda cafe zera adlı bir türk mekanı bulunur. dondurucu berlin günlerinin birinde orada bir karpuzlu nargile iç, yanında kimi götürdüysen bir çay ısmarla, bir de tavla atın. pişman olmazsınız.

    5- ostkreuz

    vallahi baydım. yaz yaz imanım gevredi. hani ama yazmasam çıldıracaktım, öyle bir demokles kıvamı var üzerimde. bu bölüm baştan savma olabilir belki hani, sonra deme nedir nedendir.hani revalerstrasse dedik ya, ordan dümdüz devam ederek yaya ostkreuz'a gelirsin. ama hiç zorlama. warschauer strasse'den 1 s-bahn durağı doğuda, direk vasıtalı git yani. şehrin etrafında dönen bir hattı ifade eden berlin ring'inin ve de dolayısıyla şehir merkezinin doğu ucudur, adından da algılanabilmesi muhtemel olabileceği üzere ostkreuz(kardeşleri westkreuz ve südkreuz, batı ve güneydeki muadilleridir). oldu da simon-dach tarafına 1-2 kere gittiniz ve değişik bir yer arayışındasınız, yahut kaldığınız yere burası yakın, o zaman ostkreuz bir alternatiftir. burada şimdi dev bir s-bahn istasyonu yapılma çalışması var, zira çok komik bir istasyon sözkonusu. sanki almanya'nın başkentinde kilit noktada, bir dolu bağlantısı olan bir istasyonda değil de, sınır karakolundasın. öyle bir imaj. kapalı alan da yok, kışın don, kar, boran, bora, tipi, fırtına(warschauer strasse istasyonu da keza aynıdır). yani şikayet ediyorum kardeşim, benim çünkü burda çok (tabiri hafifletmeksizin, çünkü aynen hissiyat budur) götüm dondu.

    neyse, biz gene esas konuya dönelim. arkadaş, gündüz vaktinde buraya işin düşmez. burada simplonstrasse ve sonntagstrasse diye iki adet cadde bulunur. zaten istasyonun kuzeybatı yönünde kalan çıkışından indiğinde bir meydan var, oradan çıkarırsın. yine aynı hikaye, bir dolu kafe/bar/pub falan fıstık. işıklar vurur meydana kafelerden falan felan. (off, farklı şekillerde anlatıp farklı göstermeye çalışmaktan dahi gına geldi :/). aynı terane yani arkadaşım. simon-dach'ta ne gördüysen aynısı. sadece simon-dach bölgesi caddenin etrafında sağlı sollu dizilim ve ara sokaklarda da aynı şeklin devamı formatında iken, burası da iki caddeye ayrılan bir park-meydanın etrafında aynı dizilim türü şeklinde tezahürü.

    nokta.

    bir de son yapalım, adettendir ya. peki sen bu kadar anlatıyorsun, senin için ne ifade ediyor diye içinden geçiriyorsun di mi ey yolcu. geçirmiyorsan da geçir, o kadar nazımı çekiver. benim için friedrichshain, warschauer strasse'deki u1 metro durağının yanındaki turuncu çöp kutusunun üzerine siyah tahta kalemle yazılmış olan 4 adet dizeydi, üzerine etkinlik afişi çektiler, silindi gitti:

    "und plötzlich,
    fragst du dich,
    wann war ich letztes mal,
    glücklich..."
1973 entry daha
hesabın var mı? giriş yap