5 entry daha
  • bekleme salonu oyununun belki de tek izlenme gerekçesi.
    yakın zamanda babasının şöhretini gölgesine alması kaçınılmaz gözüküyor. sert bakışlar, eşsiz yüz hatları, femme fatale bir vücut ve ötesi.
    oyunun yönetmeni tolga yeter'in elindeki cevheri keşfedemediğini ya da şöyle yazayım değerlendiremediğini düşünüyorum. çünkü bu kadar dönüşümlü bir rolün hakkından fazlasıyla kalkma potansiyelindeki oyuncunun sınırlarını çok daha geniş tutup, sahneyi kışkırtıcı bir rüzgarla savurması içten bile değilmiş.
    oyun, dişil bir hikayeye sahipken ve zeynep özyağcılar'ın her an patlama ya da ani bir dinginleşmeyle silikleşip süblime olması mümkünken, tereddütlü anlar yaşadığını, bu anlarda yalnız bırakıldığını, yönlendirilemediğini üzülerek gözlemledim. tabii ki bu, benim gibi "mesleki deformasyon" yaşayan izleyicilere temas edebilecek bir yargı.
    yine de, yaşı ilerledikçe hayranlığımızı da katlayıp çoğaltacak bir isimle tanışmanın hazzı içindeyiz.
6 entry daha
hesabın var mı? giriş yap