37 entry daha
  • vaktiyle, çok feci önyargıyla yaklaştığımı fark ettiğim hukuk dalı.

    evet, iş hukuku uzaktan cidden sıkıcı ve tekdüzedir. hatta gayet yakından da öyledir kimi zaman. fakat iş hukukunda şu var, yaptığınız işler direkt sizin hayatınızda olan işler. konteyner denen şeyi ancak vapurla haydarpaşa'nın önünden geçerken gören biriyseniz, uluslararası multimodal taşımalar hakkında proje yazmak insanı pek eğlendirmiyor. aylar süren proje hazırlık çalışmalarımda binlerce sayfa doküman okudum, kerim atamer'in yüksek lisans derslerini allah kelamı gibi dinledim, ı ıh, "multimodal taşımadan anlarım" diyemiyorum. fakat iki iş hukuku dosyası okuyunca tamam dedim, işe iade budur ve ben bu davayı "anladım." (proje konumu da geçici iş ilişkisi olarak değiştirdim, honolulu'dayım rahatım.)

    fikri mülkiyet, taşıma, lojistik, ticaret... bunlar -tıpkı iş hukuku gibi- borçlar kanunu temelli şeyler. eğer borçlar hukukunu gerçekten kavramışsanız, özel hukukun herhangi bir dalında ciddi bi sorun yaşamazsınız. fakat sizin "kendi hayatınızdan bilmediğiniz" işler hep askıda kalıyor, halbuki ben fazla mesaiyi direkt kendi hayatımdan biliyorum.

    bir de üstelik, iş hukuku'nun "anarşik" bi tarafı var. her ne kadar işveren vekili olarak dark side'a sıklıkla geçmeniz gerekiyorsa da, iş hukuku esasen işçi için yaratılmış bir hukuktur. bu hoşuma giden bir şey. birileri bana "ya dagny şirkette şöyle şeyler oluyor, bana öyle derlerse yapacak bişeyim var mı" diye sorduğu zaman "böyle böyle hakların var güzel kardeşim" demek insanı mutlu ediyor. işte bunu ticarette her zaman yapamazsınız, çünkü eğer benim gibi "marabaysanız" etrafınızda patronlardan çok işçiler oluyor.

    işçi müvekkiler için dava kazanmak kadar, işveren müvekkillere "bunu böyle yapamazsınız, aksi takdirde işçinin tüm talepleri kabul edilecektir" demek de güzel.

    iş hukuku, insana "bana böyle davranamazsın çünkü benim haklarım var" deme hali yaratır. bu haklar doğrudan "insan hakkı" bağlamında haklardır, paraya pula bakmaz.

    he tabi, bu kadar insan hakkı dedikten sonra, kimi davalarda "bu kişinin iş kazasındaki maluliyet oranı fazla tespit edilmiştir, geçici işgöremezlik ödeneğinin şu kadarını iade etmesi gerekir" filan deyip 5 çocuklu adamcağızın üç kuruşunun peşine düştüğümüz de oluyor.

    umarım bir gün bu tür davaları hayatımdan çıkarma "lüksüm" olur.
    şimdilik ben de işçiyim.
60 entry daha
hesabın var mı? giriş yap