3 entry daha
  • hiçbir suçu yokken sadece polisin gbt'sine takılıp 19 aydır içerde olan arkadaşımızdır. tabii tek o değil bugün (bkz: berna yılmaz) ve (bkz: ferhat tüzer)'de tutuklu ne derece ileri demokraside olduğumuzun göstergesidir belki!

    aşağıdaki metin facebook sayfasından alıntıdır.

    "hüseyin edemir bir polis kontrolü sonrası arandığını öğrendi. bir hata vardır bu işte diyip ertesi gün bırakılacağını düşündü. ama öyle olmadı. 31 ocak 2010 tarihinde göz altına alınan hüseyin 1 şubat 2010 tarihinde kendisine isnat edilen yasadışı sol bir örgüte (dhkp-c) üye olmak şuçu ile tutuklandı ve o günden beri f tipinde...

    17 aydır f tipinde yatan hüseyin, bu süre zarfında yalnızca dört defa mahkeme karşısına çıkartıldı. 8 mart 2011 tarihli son duruşmasında savcı hüseyin' in örgütle bağlantısına işaret eden inandırıcı delil, tanık ya da eylem olmadığını ortaya koydu. dahası, davanın zaman aşımını doldurduğunu sayfalarca süren mütalaası ile dile getirmesine ve hüseyin' in beraatını istemesine rağmen savcının beraat talebi mahkeme heyetince reddedildi. hüseyin, halen f tipinde ve 23 haziran' da gerçekleşecek bir sonraki duruşmasını bekliyor...

    hüseyin' in söz konusu tutukluluk durumuna uzunca bir süredir tanık olan bizler, söz konusu tutukluluğun kendisinin bir cezalandırma biçimi olduğunun farkındayız. benzer biçimde, yargı sürecinde yaşanan söz konusu keyfi tutuklamaların ve tutukluluk süresinin uzunluğunun sadece hüseyin için değil bir çok yurttaşı kimi zaman mağdur kimi zaman tehdit eden bir işleyiş olduğunun da gayet bilincindeyiz. ahmet şık' ın başına gelenler ve cadı avına dönüşen kck operasyonları halen zihinlerde.

    söz konusu işleyişin kendisi,bir taraftan toplumun genelinde "her an alınabileceği" endişesinin yayılmasına neden olurken diğer taraftan az çok muhalif olan/düşünen insanların muhalif kimliklerinden korkmasını da beraberinde getirmektedir. tam da bu noktada, 5 ocak 2011'de odtü' de gerçekleşen "başkaldırıyoruz" eylemi nedeniyle 10 yıla kadar hapis cezasıyla yargılanan 117 öğrenciden biri olan odtü sosyolojibölümü ikinci sınıf öğrencisi merve ergün' ün "ben şu an toplam 20 yıl hapis cezasıyla yargılanıyorum ve korkuyorum!" sözlerini, boğaziçi üniversitesi sosyoloji bölümü yüksek lisans öğrencisi nejat ağırnaslı' nın evine yapılan polis baskınını ve kendisinin ders programının nasıl "örgütsel döküman" olarak değerlendirildiğini hatırlamakta fayda var.

    ne yazık ki, bu ve benzeri gözaltılar, yargılamalar ve tutuklamalar çoktan münferit olmaktan çıkmış, muhalif olan ya da olmayan bir çok yurttaş kendinden şüphe eder hale gelmiştir. işte bu noktada, hüseyin' in, merve' nin, nejat' ın ve bir çoklarının başlarına gelenlere tanıklık eden bizler daha önce ahmet şık' ın tutuklanması sonrasında yayınlanan zaytung haberini gerçekleştirircesine -söz konusu haberde evlilik ve kariyer planları yapan genç olası bir ergenekon soruşturmasını aradan çıkarmak için savcılığa dilekçe vermektedir- ve gülümseyen yüzlerimizle "beni de al!" demekte, herkesi kendisini son dönemlerde fazlasıyla hissettiren ve artık üzerimize sinen korku iklimini dağıtmaya çağırmaktayız:

    eğer maddi delil olmaksızın -ders notları da buna dahil- bir şüphe durumu ile her birimizin evlerine baskınlar yapılacak, katıldığımız herhangi bir eylemden dolayı onlarca yıl hapis cezası ile yargılanacak, ya da hüseyin gibi daha suçumuzun ne olduğunu bilmeden yıllarca f tiplerinde kalacak isek lafı daha fazla uzatmadan peşinen söylüyoruz: "bizler' de suçluyuz! o halde, beni de, yani bizi de alın!

    gbt'ye takıldım f tipinde yatarım
    14 aydır bekletien adalete şaşarım

    beni de al, beni de al
    onu da bunu da
    şunu da al

    savcı der delili yok
    delil geçtik suçu yok
    hakime bi çay getir
    adaletin gereği yok

    beni de al, beni de al
    onu da bunu da
    şunu da al

    zaman aşar, aşar gider
    hakim acep daha ne bekler
    bekle ha bekle dostlar
    ömürden ömür gider

    beni de al, beni de al
    onu da bunu da
    şunu da al"

    http://youtu.be/s2xzdzcfeeg
3 entry daha
hesabın var mı? giriş yap