154 entry daha
  • --- spoiler ---
    beni tarih dizileri izlemeye sevk etmiş dizi. iştahım kabardı. bütün tarih dizilerini izlemem gerek şu an. 4 sezonu 3 günde bitirdim. dizinin ilk bölümlerinde elim wikipedia'ya gider gibi oldu karakterleri daha iyi tanımak için. fakat birden bu bana ağır spoiler olacakmış hissi verdi ve hemen vazgeçtim.
    lakin aragonlu catherine'nin annesi isabella'nın reconquistayı gerçekleştirenlerden biri olduğunu öğrenmem baştan bu catherine'e karşı önyargılı olmama sebep oldu ve nedense tüm dizi boyunca her daim protestanların yanında yer aldım. diziyi hep yanlı izledim. mesela thomas more'un kafasının kopmasına hiç ama hiç üzülmedim. ama cromwell öldüğünde neredeyse ağlayacaktım. hep protestanlar kazansın diye baktım.

    dizide bir ufak ayrıntı dikkatimi çekti. birisi ölüm döşeğinde olduğunda herkes tanrı yardımcısı olsun , tanrım onu bize bağışla türünden dua etti de onlarca duadan sadece bir tanesi kabul oldu. edward bebek hastalandı bi ara da ablası mary kilisede dua etti de çocuk ateşliyken ateşi düştü, şifa buldu. bunun dışında hemen hiçbir dua kabul olmadı filmde. son bölümde henry. charles brandon'a sana ölmeyi yasaklıyorum dedi dua niyetine o da yanıltmadı beni ve sir brandon dahi ölüverdi.

    o dönem ingiltereye dair bir gerçek de gözlerden kaçmıyor. millet vebaydı veremdi, mikrobiyal hastalıklardan bayaa bir kırılmış. ama bu hastalıklar acaba gerçekten katolik papazların dediği gibi artan heretik sayısından dolayı tanrının verdiği bir ceza mıdır? bence alakası yok. adamlar resmen domuz gibi yaşamış. dizinin tüm bölümlerini göz önünde bulunduralım, bir tane banyo sahnesi yok.(culpepper ve çetesinin köylü kadına tecavüzü sonrası derede yıkanmaları müstesna) adamların hepsi cenabet, adamların hepsinin götü boklu, yedikleri herşey necis. henry, boleyn öldükten hemen sonra kendine ziyafet çekiyor. tencere gibi şeyin içinden çıkan şey bildiğin boktu yaw, ağzından akıttıra akıttıra yedi şerefsiz. adamlar ortaçağdan sıyrılmaya uğraşıyorlar fakat adamların tıbbiyesi ilkçağdan bile geride. tek bildikleri enfeksiyon var ise bir miktar kanını akıt ve yara varsa üstüne sıcak hamur bas. tüm tıp bilimi bundan ibaret o dönemde. mayaların beyin cerrahisi girişimleri, eski mısırdaki jinekoloji teknikleri (adamlar idrar tahlili ile gebe olup olmadığını hatta kız mı erkek mi olduğunu tahmin edecek kadar tıp biliyorlardı) göz önüne alınırsa 16. yüzyıl ingilteresi tıbbına ilkçağdan bile geriymiş demek yanlış olmaz kanısındayım.

    diziyi izledikten sonra tarihi belgelerden karakterleri epey araştırdım. dizi hakikaten de bu karakterleri hakkını vererek canlandırmış. oyuncu seçimleri catherine howard dışında mükemmel. (daha güzel bir kız seçilebilirmiş ama aptallığı tam oturmuş) anne of cleves de hiç henry'nin dediği gibi ata falan benzemiyor. ahır gibi kokuyor iftirasını da haketmiyor. ayrıca charles darwin kişisi daha sonra tahta geçecek 1. elizabethin(anna boleynin kızı) 2 asır sonra doğacak torunlarındanmış. ilginç geldi.

    dizide birçok güzel bayan kullanılmış. ama en güzel ve çekici bulduğum kadın kevaşe ''anne seymour''. ( edward seymour'un sözde karısı, sir francise verdi, surrey düküne verdi, thomas seymour'a verdi. kesin henry'e de vermiştir gibime geliyor. ama neticede güzel bir kadın. tam bilemiyorum nedenini ama bu kadına ısındım. onun da bir heretik olması bu ısınmamda kuvvetle muhtemel. hamilelik de dizide en çok ona yakıştı. memeleri pek güzel değildi kabul ama dizide hemen hemen hiç bir meme güzel değildi. giysilerde yakalardan fışkıran atraktif memeler , hatunlar çıplakken armut gibiler. hele hele culpepperin uğruna canını ortaya attığı catherine howard memecikleri tam bir facia.

    o dönem ingilterede çocuk erkek olursa ismi %90 thomas. aragonlu catherine olmasaydı kızların ismi de %90 catherine idi denebilir, hadi %80 diyelim.

    dizi bittikten sonraki gün babam git bakkaldan sigara al dedi. sözleriniz benim için bir emirdir yor majesti dedim. babam da koş git al demedi. kafasını çık dışarı çabuk der gibi yor greys dedi. ben de yor majesty diyip malikanemizden ayrıldım. bakkal beni yor greys diye karşıladı. ben de my lord, majeste için bir winston gray bir de kendim için kent switch dedim. bakkaldan çıkarken de bana tekrar yor greys dedi. ben de my lord deyim kafamı eğer gibi yaptım. ama adam baya baya kafasını eğdi yor greys derken. eve dönerken de komşunun kızına rastladım, mükemmel göğüs dekolteli. bana yor highness , muhteşem bir gün değil mi dedi ve elimi öptü. ben de sokaktaki onlarca kalabalığa aldırış etmeden kızın dudaklarına yapıştım.

    --- spoiler ---
93 entry daha
hesabın var mı? giriş yap