borusan'ın başörtüsü yüzünden sponsorluk iptali

• iyi bir turnusol kağıdı. ama özgürlük açısından değil, insanların birbirine bakışı açısından. özgürlük kısmı başka tartışma...
  
  şöyle ki, başörtülü jeep'e binsin mi, binmesin mi tartışması vardı hatırlar mısınız? bu tartışma, "madem dindarsın, takvalı ol, binme bizim arabamıza" kıvamında sürdürüldü bir süre. kimse de demedi ki, "aga bu nedir?" bu şudur: başörtülülerin temsil ettiği ekonomik sınıf hâlen "aşağı" görülüyor. aralarında zengin olanlar çıkabilir, ama zenginlik "sınıf atlamak" anlamına gelmiyor. olsa olsa, aristokratların yancısı kıvamındaki tüccar aileler olabilirler, hani 18. yüzyıldaki.
  
  bunu kınamak ya da eleştirmek için de söylemiyorum üstelik; bilakis dalga geçilecek bir pozisyon. sanki memlekette hakkaten aristokrat, burjuva bir sınıf varmış gibi, "müşteri kitlesi", "pazarlama stratejisi" filan gibi açıklamalar yapılıyor zira. başörtülü, dindar insanların bmw'ye binip binememesi değil mesele; mesele "bmw'yi hak etmiyorlar" ile "bmw'nin tadını çıkaramaz ki bunlar!" arasında bir yerde. madem dindarsın, git namaz kıl, oruç tut, hacca git, münzevi yaşa, dünyevî meselelere bulaşma!
  
  batı'da sınıfsal meseleler daha sonra sembolik değerler üzerinden tartışılmaya başlandı. bizdeyse, önce sembolik tartışmalar yapıldı, sınıflar buna göre biçimlendirilmeye çalışıldı. mesela şu sözlükte üç beş sene sonrasını bile göremeyecek bir ekonomik düzeyde yaşayan kimseler, "ne işi var türbanlının bmw'yle?" yazarken, sembolik-sınıfsal bir açıdan bakıyor meseleye. aslında ait olmadığı bir sınıfın sözcülüğünü yapıyor, tamamen sembolik sebeplerle.
  
  öte yandan, bu memlekette çok köklü ailelerin bir kısmı acayip muhafazakar olduğu ve bmw'ye tenezzül bile etmeyecek durumda olduğu halde, bu tartışmada hiç gündeme gelmeyecekler. zira sembolik-sınıf açısından bu tartışmada borusan'dan tarafta değiller. haliyle durum, "küçük burjuva tepkisi" kıvamında seyrediyor. hani külkedisinin üvey kız kardeşleri var ya, o hesap.