6 entry daha
  • merakla bekleyen varsa nete düşmüştür, altyazısı çevrilmiştir (çevirenin eline sağlık). merak ettiğim bir filmdi, ama fazla merak da etmiyordum. izledik, beğenmedik. fragmanından ibaret filmlerdenmiş bu da. ama izlensin tabi, beni sıkmadı açıkçası. aslında tam da beklediğim vasatlıkta bir film. şahane bir film beklemiyordum. gene de sevmedim filmi.

    clint eastwood'u nasıl biliyoruz? dibine kadar amerikan milliyetçisi, sert, muhafazakar vs. o kadar milliyetçi ki şerefsiz j. edgar hoover'ı anlattığı j. edgar'da hoover'ın çoğu şerefsizliğini "olmamış gibi" kabul edip anlatmamış. halbuki bu şerefsizlikler hoover'ın hayatının en önemli döneminde meydana gelmişti. eastwood ezelden beridir milliyetçi. filmlerinde de böyle karakterlere hayat verdi. özellikle dirty harry'de bu durum açık seçik görülür. ayrıca kendisi "kendisini yasaların üstünde sayan karakterler"e hep hayat verdi. yani hayatındaki görüşleri ile canlandırdığı karakterlerin görüşleri hep aynıdır. solcu olup filmde sağcıyı oynayanlardan değil kendisi. hep sağcı idi, sinemada da bu karakterlere hayat verdi. bu filmde de benzer bir karaktere hayat veriyor. daha ilk sahneden gran torino'da bıraktığımız yerde buluyoruz eastwood'u. kendisi gran torino'da

    -çocuklarından nefret eden, onlarla arası iyi olmayan, yüksek ihtimalle onlara doğru dürüst babalık yapmamış
    -yenilik karşıtı, teknoloji karşıtı, değişim karşıtı
    -kendisini yasaların üstünde sayan
    -eşi ölmüş, köpeğinden başka kimsesi kalmamış
    -sonuna dek ırkçı, dibine kadar milliyetçi
    -lakin iyi niyetli

    birisini oynamıştı. burada da dul bir adamı oynamış. eastwood gran torino'daki gibi kızına babalık yapmamış/yapmak istememiş, babalığı becerememiş, hep eşini özlemiş, yenilik karşıtı (teknolojiyi tümden reddetmesi) birisini oynadı. demem o ki farklı bir karaktere hayat vermiyor, böyle bir şey de beklemiyordum tabi ki. bu filmlerle trouble arasındaki benzerliklerin nedeni trouble'ın yönetmeninin eastwood'un yardımcısı olması. robert lorenz uzun yıllar eastwood'un yardımcılığını üstlendi. eastwood'un bıraktığı oyunculuğa dönmesinin nedeni de lorenz'dir büyük ihtimalle. kıramamış lorenz'i. lorenz de eastwood gibi büyük ihtimalle. zira muhafazakarlığı yücelten, teknolojiyi tamamıyla reddeden bir filme imzasını atmış lorenz. tamam, beyzbolda teknoloji bir yere kadar işe yarar ama işe yarar. eski toprakları buna inandırmak mümkün değil.

    farklı şeyler olmuyor filmde. hem onca filmden, hem de eastwood'un filmlerinden (bilhassa gran torino) alıştığımız her şey bir bir gerçekleşiyor, alıştığımız her diyalog bir süre sonra sarf ediliyor. moneyball'un yeni versiyonu denmişti filme. ama moneyball gibi teknoloji-beyzbol çelişkisi(?)ne odaklanmıyor. bunu yardımcı hikaye (yard. bile denemez) olarak işlemeyi tercih etmişler. asıl odaklandıkları inatçı, asi, sinir bozucu baba ile ondan sevgi görmemiş kızının ilişkisi. beyzbol bir fon işlevi görüyor. moneyball'un estirdiği rüzgardan faydalanmak istemişler sanıyorum (ama yanılıyor olabilirim). baba ile kızının ilişkileri de klişe, diyaloglar da, olaylar da. yeni bir şey yok, illa olsun demiyorum ama bu denli de kopyacı olunmasın. amerikan bağımsız sineması bıraktı bu hikayeleri, hollywood hala anlatıyor.
8 entry daha
hesabın var mı? giriş yap