12 entry daha
  • esasen mann yarattığı tony (antoine) karakterine pek iyi davranmaz roman boyunca. alay edilebilecek konumların içinde tasvirini verir. özellikle iki başarısız evlilik geçiren tony’nin yapmacık görmüş geçirmiş halleri ile eğlenir. kadının tek geleceğinin evlilik olduğu ve bunun da para ile örülmüş ilişkileri ağında gerçekleştiği burjuva ailesinde özgür olmayan tek kadın sadece tony değildir, yengesi gerda’da aynı durumdadır. ikisi de kurbandır ama bunu içselleştirdiklerinden farkında değildirler.

    bana göre romanın en güzel bölümü ise hanno'nun ödevlerini yapmadan gittiği derste yapılacak sözlü yoklamada yaşadığı tipik öğrenci geriliminin anlatılmasıdır ki burada karakterin yaşadığı sıkıntı ve gerilim okuyucuyu kendi öğrencilik deneyimlerinde yaşadığı benzer sıkıntıları hissettirerek hanno'yu adeta okuyucunun kendisini hanno zannetmesine yol açacak şekilde yaşamasına olanak verir.

    kitapta ölümler boldur ve bu ölümlerin görünüşte bir ilginçliği yoktur. hiçbir karakter idealize edilmez, ölümleri de öyle. ama az önce derste sözlüde öğretmenin kendisini ayağa kaldırmasından korktuğu için kıvranan hanno'nun günlük sıradan hayatı verilmişken hemen bir kaç sayfa sonra ölümünün mezarına yağan yağmurdan dem vurulmak yoluyla ilan edilmesi okuyucuyu biraz ters köşeye yatırıyor. öte yandan bir önceki bölümde dersteki sözlü krizini atlatırken özdeşleşme yaşayarak bağlanabileceğimiz hanno, ölümü ile üzüyor. mann bunu murad etmişse gayet iyi başarmış durumda. böylesi bir romanda ağlayabileceğimi hiç sanmazken hanno'nun ölümü iki gün boyunca her aklıma geldikçe ağlamama neden oldu. çünkü dersteki sözlüde hanno'ya bağlanmıştım. sanırım mann'ın başarısı da bu. mann romanda hiçbir karakteri korumuyor ve kayırmıyor. hayat nasılsa romanın kurgusu itibarıyla doğrudan onun aktarıcısı oluyor. olayları, karakterleri gözlemci gibi, geniş tasvirler, psikolojik çözümlemelerle derinlemesine verirken, duygularınızı kışkırtarak boşandıracak hiçbir klişe, acıma, idealleştirmeye başvurmadan kendi duygularınızı özgürce oluşturmanızı sağlıyor. olaylar ve karakterlerle doğrudan karşı karşıyayken yazarın sunduğu alaycı mizahtan keyif almak da olayların, karakterlerin davranışlarının birbiriyle ilintisinde saklı. hanno'ya üzüntüm beni etkilendiğinden hep onu yazdım oysa romanda geniş yer verilen hanno'nun babası thomas'ın debelendiği ruhsal bunalımlar esnasında yaşadığı bir aydınlanma anının ertesi sabah yerle yeksan oluşunun mizahi olarak verilişi bence yazarın varoluşçu çizgisinin en belirgin olduğu kısım.
30 entry daha
hesabın var mı? giriş yap