34 entry daha
  • yalandan bir cümle. ne söyleyen inanıyor, ne duyan.
    üçlemenin üçüncüsü, bir hikayenin sonu. sonunu başından söyleyeyim, pek hayırlı olmadı benim için.

    hayır olumsuz bir kelime diye biliyorum zaten ben, daha ne olacaktı ki?

    o gün cafede -kafe miydi, hep böyle tekrarlı bir şey işte hayat- gördüm sizi. iki çay vardı masada, sen içmiyordun. adam heyecanlıydı, sen sakindin. adamın bıyıkları vardı, bıyık sevmezsin. yaşından büyük gözükmek isteyen erkeklerin aksesuarıdır bıyıklar, bak bi düşün.

    adam bir şeyler anlatıyordu, sen dinlemiyordun. seni gördüğümden habersiz bana bakıyor gibiydin, şimdi burada baba baskısıyla evleneceğinden falan bahsetmeyeceğim, hayat öyle bir şey değil, almanya'yı sen de merak ediyordun, okulu bırakmıştın, dışardan okuyacaktın hani, almanya'da başka bir hayata açılacak biletti o bıyıklı. ya da ben çok fazla türk filmi izliyordum, benim başıma gelmezdi böyle şeyler, peki benim başıma gelmemiş olması, birilerinin başına gelmeyeceği anlamına geliyor muydu.

    öylece oturuyordun, bir çay daha söyledim, yarım paket sigara içtim, kalktım.

    sonrası işte o vedalaşma anı. standart onlar, gözyaşları memlekete göre değişmiyordu.

    sonra işte hep sarhoş denizler. uzun gitmeler.
    hayırlısı olsun.

    not: buraya nerden geldik, ne diyor bu adam diyenler için sırasıyla

    (bkz: günaydın /@siyah marti)
    (bkz: sana söylemem gereken bir şey var /@siyah marti)
30 entry daha
hesabın var mı? giriş yap