31 entry daha
  • gayet başarılı bir film. aşağıda yazılanlar yer yer "+16" yer yer "+18" sınırlaması içerir. son paragrafta ise filmle ilgili yorumumu görebilirsiniz.

    kesinlikle ırkçılık/milliyetçilik yapmıyorum. türkiye dışına çıkmadığım içindir ki burada türk seyircileri eleştireceğim, pek hoş olmayan bir yönde. türk seyircilerin, evil dead'in konusu korku türüne sokulduğu için korku filmi izleyen türk seyircilerin olarak da kısıtlayabiliriz, yarısından çoğu gerizekalıdır. bugün burada okuduğum kötü eleştirilerin çoğunda buna bir kez daha tanık olarak bundan artık emin oldum. peki neden? seyircilerimiz korkunun ne demek olduğunu bilmiyor. korku ile gerilimin farkını bilmiyor.

    korku anlık bir tepkidir. gerilim ise saniyeler, dakikalar sürebilir. belirli bir kısıtlaması yoktur. filmden bir sahneyle örnek vereyim, hatta iki sahneyle örnek vereyim. filmi izlemeden bu yazıyı okuyanlar var ise, bu paragrafın devamında gelecek iki paragraf filmle ilgili birazcık spoiler içerir.

    --- spoiler ---

    filmin sonlarına doğru, kan yağmaya başlayıp toprağın altından şeytan çıkınca çeşitli olaylar gelişip mia elektrikli testereyle birlikte dar bir yere girmişti. şeytanın nerede olduğunu bilmiyoruz, hatun dar bir alanda testereyle beklemekte. bir şeyler olacak, biliyoruz, yönetmen bize hissettiriyor bunu, kızımız endişe ile bekliyor, evet işte tam da bu sahne gerilimdir. bir şey olacağını biliriz, bekleriz, tırsarız ama hala olmamıştır, olmasını bekleriz. bu geçen süre zarfı insanı germeye yöneliktir, kalp atışın hızlanır belki ellerinle yüzünü kaparsın ya da parmaklarınla kulağını tıkarsın veya gözlerini kısarsın. çünkü gerilmişsindir.

    korku ise, gerilimin bittiği anda gerçekleşen saniyelik bir olaydır. aniden atılan çığlık ve kadraja giren görüntü bunun en basit, en klişe ama en güzel örneğidir. sahnenin devamında ise tahtanın arasından keskin bir sesle aniden giren bir bıçak. işte bu insanı korkutur, saniyelik iştir. insana hassiktir dedirtir, başından aşağı kaynar sular dökülmüş gibi olur, istemsizce kaslarının kasıldığını hissedersin belki de yerinden hoplamışsındır, çığlık atmışsındır. budur korku.

    --- spoiler ---

    korku filmlerinin yüzde doksanı gerilimden oluşur. aniden gelişen şeyler insanı korkutur. sen uzaktan kameraya doğru yavaş yavaş ilerleyen, ne kadar korkunç bir ifadeye/vücuda vs sahip olursa olsun, bir şeyden neden korkasın ki? tabii ki aniden gelişecek olay.

    öncelikle filmi the evil dead ile karşılaştıranlar hakkında birkaç şey söylemek istiyorum. tahmin ediyorum ki bunların sinemayla filmlerle tek ilişkisi onları izlemek. onun dışında hiçbir şeyi merak etmezler, araştırmazlar. böyle insanlara tabii ki saygım var. saygımın bittiği yer ise, bilmeden atıp tutmaları filmler hakkında. ya kardeşim, sana gelip de bire bir aynısını çekeceğiz diyen mi oldu? senaryo aynı olacak karakterler aynı kalacak mı dediler? ulan bir kere filmi çeken yönetmen farklı. senaryoyu bu filme uyarlayan yönetmenin ta kendisi ile rodo sayagues diye bir adam. sam raimi yazmamış ki. bu film çekilmeye başlamadan önce belli olan bir şeydir, film gösterime girdikten sonra açıklanmıyor ki. sam raimi'nin bu filmde üstlendiği rol yapımcılık. bunlar, önceden verilmiş röportajlarda da söyleniyor. gerek karakterler gerekse senaryo ile ilgili değişikliklerin olduğunu açıklamış adamlar. madem orjinal filmin hayranısın, bir remake ile karşılaştıramayacak kadar çok seviyorsun, az biraz araştırsana canım benim. sana gazeteleri dergileri ansiklopedileri karıştır diyen yok ki, internete yazsan çıkacak karşına. benim de hayranı olduğum filmler var, biliyorum o duyguyu anasını satayım. mükemmel bir film çekilmiş, daha neden tekrar çekiyorsunuz dediğim filmler oldu. my sassy girl'ün orjinalini izleyenlerin hangisi amerikan versiyonunu beğendi? oldboy hayranı olan insanların bu sene vizyona girecek olan amerikan remakeini beğeneceklerini mi sanıyorsunuz? sırf yermek için izlemişsiniz filmi, bu kadar belli etmeyin kendinize küfrettirmeyin gözünüzü seveyim.

    ikinci modelimiz ise filmde hiç korkmadım diyenler. hayır, ben korktum ve bunu kabul ettim, siz de kesin korktunuz ama söylemeye çekiniyorsunuz tarzında bir düşüncem, ifadem olmayacak. fakat bu tipte insanlar o kadar kesin konuşuyor ki, gören komedi filmine girdiğini sanacak. o kadar havalılar ki bir de. yerim sizi. eğer cidden, hiç korkmayan varsa, ben de çok ciddiyim bu filme birlikte gidelim, ikinciye girelim filme. tek şartım, ben filmi değil kendisini izleyeceğim. tepkilerine bakacağım, ikinciye izliyor ya zaten sahneleri de hatırlaması lazım. neyle karşılaşacağını bildiğinden korkmaması gerekiyor doğal olarak. biletiniz benden yahu, hakikaten çok ciddiyim.

    senaryo kötü diyenler olmuş, eyvallah. onlara lafım yok. ama bana göre, korku öğelerinin çoğundan serpiştirilmiş filme. kendilerini anlamadığım nokta, bir korku filminden ne bekledikleri.

    oyunculukları eleştirenler olmuş, katıldığım noktalar oluyor. david sönük kalmış, natalie ise kişi sayısını beşe tamamlamak için gelmiş sanki. bir etkinliği, rolü yok gibi bir şeydi filmde.

    sanırım başkalarını eleştirecek bir şey bırakmadım ardımda. emin değilim ama, öyle umuyorum.

    kendi yorumuma gelecek olursak, bu yazıyı okumaya devam eden var mı bilemiyorum gerçi. neyse. sinematografik yaklaşacak olursak, klasik korku filminden beklenilecek düzeydeydi her şey. beklediğimi verdi bana. oyunculuk olarak iki üst paragrafta bahsettim, bir iki karakter sönük kalmış rollerde. türü ise daha çok gerilim/vahşetti. korku öğeleri vardı tabii, hakkını veriyordu da. zaman zaman izlemeye devam ederek kendime işkence yaptığımı düşünmedim değil. gerilimi ise gayet iyi verdi ki filmin amacı da buydu çoğunlukla, öyle tahmin ediyorum en azından. ilk yarısında hikayeyi bize özetleyip, karakterleri tanıtma çabasında olduğu için olayların gelişme kısmı ikinci kısma göre daha azdı. ikinci kısımda ise gerilim ve vahşet üst noktadaydı. özellikle son 10 dakikası çok iyiydi. kan yağması ise muhteşemdi. hikaye doğaüstü olayları anlatan filmlerdeki klasik hikayeleri aratmıyordu (ilk iki filmi izlemedim, en kısa zamanda izleyeceğim onları da) fakat insanı bağlayan bir işlenişe sahip olduğunu düşünüyorum. sinematograf ile yönetmenin bundaki payı çok büyük doğal olarak. ara ara çalan siren sesleri ise beni benden aldı, silent hill'i hatırlattı, sevindirik oldum. vahşet sahneleri ise -ki vahşetten haz almasam bile- hoşuma gitti, psikopatçaydı. filmi bir bütün olarak ele alacak olursak, güzel filmdi. hatta çok beğendim bile diyebilirim. hayatta sevdiğim 3-5 korku filmi var, bana göre korku demenin hakkını veren, bu da onlardan biri oldu. ikincisi de çekilir umarım, orjinalinde olduğu gibi. eğer hakikaten, hala bu yazıyı okuyan varsa teşekkür ederim.
71 entry daha
hesabın var mı? giriş yap