18 entry daha
  • http://zete.com/…0-isci-gibi-beni-de-unutacaksiniz/

    bana öfkelisin diyorlar sözlükte. beni gerçek hayatta tanıyanlar ise fazla sakin bulurlar aslında. ben de kendimi fazla sakin bulurum genellikle.

    mesela şu yukarıda verdiğim linkte yazılanları okuduktan sonra niçin kafayı yemediğimi, niçin kafayı yemediğimizi, neden çıldırıp sağa sola saldırmadığımızı, hayatın nasıl hiçbir şey olmamış gibi akıp gitmeye devam edebildiğini anlayamıyorum, hiçbir zaman anlayamadım. bu bana cidden garip geliyor. yani bir insanın dünyada böyle şeyler yaşandığını öğrendikten sonra delirdiğini duysak şaşırırız, oysa asıl şaşırtıcı olan bizim delirmememiz.

    şu dünyada, şu ülkede, aldığımız her nefes meşrulaştırılmaya, açıklanmaya muhtaç. "bizi yalnızca utanç kurtarabilir" diyor bergman. aldığımız nefesten yeteri kadar utandığımız zaman belki ruhumuz arınacak, o zamana dek aklımızı başımızda muhafaza edebildiğimiz için suçluyuz, bu muazzam suç sayesinde aklımız başımızda ve yaşamaya devam edebiliyoruz, ve bu örgütlü bir suç, hepimiz işbirliği içindeyiz.

    şu vahşi, şu iğrenç sistemin süregitmesi için, şu alçakça hayatlarımızın olduğu gibi akmaya devam edebilmesi için, şu sefil dünyanın dönmeye devam edebilmesi için, zafer gibilerin kanalizasyonlarda, madenlerde, tersanelerde, inşaatlarda, insanlık dışı koşullarda çalışıp, her gün üçer beşer ölüp gitmesi gerekiyorsa, bu sistem insan vicdanının, eğer varsa öyle bir şey, insanlık onurunun gözünde, gayrimeşrudur. bu devlet de, bu dünya da gayrimeşrudur, bizler de gayrimeşruyuz. baştan sona zulümle, vahşetle, alçaklıkla, iğrençlikle, tahakkümle dolu bir dünyanın o rezil oksijenini tüketmeye devam ederken yeteri kadar öfkelenmediğimiz için, kin kusmadığımız için, bu katil düzenden hesap sormadığımız için gayrimeşruyuz, hesap sormadığımız sürece gayrimeşru kalmaya da devam edeceğiz.

    "insanca, pek insanca" diyor ya hani nietzsche, hani terentius'un "insana dair hiçbir şey bana yabancı değildir" sözünü düstur ediniyor ya marx, işte insan, belki tam da bu yüzden aşılması gereken bir şeydir.

    ve bir insanca temennide bulunacak olsaydım, derdim ki, adaletsizliğe öfkelenmekten daha insana yaraşan bir şey yoktur. evet, varoluşun ta kendisine de öfkelenebilir insan schopenhauer gibi, var olmanın ta kendisi rahatsızlık vericidir. ama adaletsizlik, şu verili rahatsızlığın üstüne tur bindirmektir, şu bataklığın üstüne kat çıkmaktır. bu yüzden çok daha tahammül edilemez olmalıdır.

    "ben bu dünyanın bütün camını çerçevesini indirmek istiyorum" demişti arat dink, babasının anma töreninde. hepimiz, aynı hissiyatı paylaştığımız zaman, işte biz o gün tükeneceğiz. işte biz o gün insan olacağız.

    işte biz o gün, ulrike ne kadar doğru söylemiş anlayacağız:

    "üzgün olmaktansa, öfkeli olmayı yeğlerim."
79 entry daha
hesabın var mı? giriş yap