9 entry daha
  • imam-ı rabbani hazretleri, her bin yılda büyük bir peygamberin gelmesini, belirtilen zaman zarfında yeryüzünde oluşan büyük değişikliklere bağlar. yani bin yıllık bir süreçte insan ve toplumda o denli büyük değişiklikler hasıl olur ki, artık eski şeriat yetersiz hale gelir.

    elbette biz de, bu içtimai kuralın hükmünden azade değiliz. son peygamber 1400 yıl önce geldi. normalde artık yeni bir peygamberin gelip, yeni bir şeriat getirmesi gerekiyordu. ancak islam son din ve resulullah da son peygamber olduğu için bu mümkün değil.

    peki nasıl olacak?

    işte bütün düğümleri çözecek olan, o beklediğimiz insan-ı kamildir. gerçi o şahıs peygamber değildir, peygamberlik makamına sahip değildir, lakin peygamber kemalatındadır. o üstün feraseti ile islamın zahir nizamını tekrar kuracak, çürük çarık islam yorumlarını tasfiye edip kendi yüksek anlayışını sunacaktır.

    kanaatimce, o zamana kadar bize düşen islamın batın boyutunu(kişinin kendi iç alemi) ele alan ve o yolda çalışmalar öneren velayet yolu yani tasavvuf ile iştigal etmek ve dünyanın zahir işlerine mümkün mertebe bulaşmamaktır. çünkü baştan mağlup olacağın belli olan bir savaşa girmekten imtina etmek, bence bir fazilettir. yine imam-ı rabbani'nin beyanı üzere, kaldıramayacağı yükün altına girmekten kaçınmak peygamberler sünnetidir.

    not: kendini insan-ı kamil olarak sunan daha doğrusu pazarlayan, bir takım müddeileri itibara almayınız. lafa değil işe bakınız. mesela kim jong un'un mareşal rütbesinde olması sadece kuru bir iddiadır. bizde böyle kimseler mebzul miktarda var. adam çavuş rütbesinde bile değilken kendini mareşal zannediyor.

    halbuki, rommel veya guderian veya manstein için kuru iddiacı dememiz mümkün mü? adamlar mareşallık âsâsını bileklerinin hakkıyla almışlar. sen de fransız ordusunu bir kaç haftada mağlup et, sana da mareşal diyelim.

    hani nerede başarın? başarı dediğin gözle görülür elle tutulur olur. öyle "manevi" falan deyip sıyrılamazsın.
9 entry daha
hesabın var mı? giriş yap