253 entry daha
  • çocukken insan herkesi kendi gibi sanabiliyor. bizimkiler de memurdu sonuçta ama ne bileyim maaşı yüksek memurlardandılar. dolayısıyla öyle soba başında ısınmayı beklemek ya da ne bileyim istediğin oyuncağın alınmaması gibi durumlar olmadı, biz istemeden getirdiler her şeyi sağ olsunlar. neyse belli bir yaşa kadar da hep kuzenlerle oynayınca herkes bizim yediklerimizden yiyebiliyor diye düşünmüştüm. neyse böyle böyle okula başladım. arkadaş çevremin aileleriyle samimiydi bizimkiler, yemeklere çıkılıyor, haftada bir gün birinin evinde toplanılıyor falan o yüzden bendeki algı tam gaz devam ediyor. bir gün işe giderken annem seni x'in evine bırakacağım annesi götürecek sizi okula demişti. kalktık gittik. o an hissettiklerimi herkes abartabildiği kadar hissetsin, valla yumruk yemişten beter olmuştum. arkadaşımla abisi yerde önlerinde bir örtü serili oturuyorlardı. ellerinde su bardağında çay, yarımşar ekmek, ortada bi kase içinde 3-4 zeytin ve yağ. ekmeği ona batırıp yiyorlardı. o güne kadar her etkinliğie geldikleri için durumlarının kötü olduğunu hiç düşünmemiştim. incelememeye, bakmamaya çalışarak yiyip bitirmiştim kendimi. o an başladı sanırım tüm çelişkilerim. neden yardım etmiyoruz onlara? ama yardım edersek yanlış anlarlar. x bize geldiğinde şunları bunları yemesek mi artistlik yapar gibi... insanlığını sorguladığın an sanırım fakirliğin anlaşıldığı an. bir yanın evsizlere yardım edelim diye ağlayıp evdekileri komaya sokarken, diğer yanın acaba üstünlük hissi mi yaşıyorum diye düşünüp sorgulayabiliyor (ailenin senin bu isteğini başkalarına anlatıp övünmesinin etkisiyle sanırım). ve bunun için büyümek de gerekmiyor, o an düşünebiliyorsun bunları.
585 entry daha
hesabın var mı? giriş yap