120 entry daha
  • --- spoiler ---
    uyarı: serinin en azından 1 oyununu oynamayanlar için ciddi spoiler içerebilir.
    --- spoiler ---

    kendi açımdan değerlendirecek olursam, bu serinin beni en çok çeken yanı sanırım dünyanın sürekli tartışılan ancak bir türlü öngörülemeyen geleceğini oyuncuya simüle ettirebilmesidir. terminator serisi de benzer şekilde, nükleer felaketin ertesindeki insan yaşamını oldukça etkileyici bir biçimde betimler mesela.

    oyunumuza dönecek olursak, bir dünya düşünün ki, nükleer savaş yüzünden yerle bir olmuş, insanlar hiç bilmeden sosyal ve tıbbi deneylere tabi tutuldukları, hatta katledildikleri vaultlarda yaşam mücadelesi vermekteler. başlarında, hangi liyakat esasına göre atandığı belli olmayan, takıntılı, kibirli, güç kölesi, hatta psikopat overseerlara el mahkum boyun eğmekteler. doğduğunuz, büyüdüğünüz vaultlarda çocukken girdiğiniz sınavın sizi zekanıza göre değerlendirdiğini ve size o göt kadar ortamda bir kariyer sunduğunu sanıyorsunuz ancak kazın ayağı hiç de öyle değil. ve daha birçok şey.

    buraya kadar, işin içinden nükleer miladı çıkardığınızda tastamam bir gerçek dünya portresi bu aslında; şu anki hayatımızda da aşağı yukarı bu şartlarda yaşıyoruz, hayatta kalma, bulunduğumuz konumu kaybetmeden yükselme endişesi taşıyoruz. oyunun size meydan okuması ise burada devreye girerek kendini gösteriyor;

    "dışarı çık ve hayatta kal!"

    fallout 3'ü ilk kez oynarken, vault'tan kaçtıktan sonra günışığını ilk gördüğümde o parlayan ekranda gözlerim kamaşmıştı. önümdeki scenic overlooktabelası bana, "işte artık yaşamak zorunda olduğun dünya bu, sana dünyanın 50 ya da 100 yıl sonra uğrayacağı muhtemel akıbetin içinde var olma savaşı sunuyorum." dercesine ufku işaret ediyordu. hafif esen rüzgara karışan sinek vızıltıları, uzaklardan gelen birkaç el silah sesine eşlik eden patlama ve dikkatli bakınca seçilen o küçük mantar bulutu. nereye gideceğimden çok nereye gitmemem gerektiğini öğütlüyordu sanki bana.

    işte tam burada, oyun size kendi hayatınızdan bir kaçış bileti sunuyor. bütün bağlarınızdan, sorumluluklarınızdan, boyun eğdiğiniz, hesap verdiğiniz, cevap verdiğiniz, gönül verdiğiniz insanlardan bağımsız olarak kaderinizi çizme fırsatı. tabanlarınız kanayana kadar ıssız bucaksız, radyasyonlu topraklarda yolunuza çıkan herşeyin varlığını sonlandırma ya da sefil hayatlarını biraz olsun sürdürebilme fırsatı. ister iyilik meleği ol, ister yediğin kazıkların intikamını alırcasına şeytanın dünyadaki temsilcisi, her şey sana bağlı.

    pratikte bütün oyunlar insana zihinsel bir kaçış sunar, ancak bunu fallout gibi yapabilene henüz rastlamadım. belki karanlık atmosferi, belki müzikleri, belki fondaki sessizliği. oyun bir şekilde içinize işliyor ve orada yaşamaya devam ediyor. yıllar önce fallout new vegas'ı oynarken kendimi bir ara o kadar kaptırmıştım ki sokakta yürürken yerde gördüğüm gazoz kapakları bünyemde algıda seçiciliğin sınırlarını zorlar hale gelmişti.

    gazoz kapaklarınız ve stimpakleriniz bol olsun, wild wasteland'de görüşmek üzere.
857 entry daha
hesabın var mı? giriş yap