12308 entry daha
  • sözcüklerin anlam değişmesine uğramasının zihniyetleri tümden değiştirme kapasitesine sahip olması.

    "savaş barıştır; özgürlük tutsaklıktır; bilgisizlik güçtür."
    1984'ü okumuş her aydın kişinin zihninde bir kara leke gibi, susmak bilmeyen arsız bir velet gibi, karanlıktaki bir çift tehditkar göz gibi yer etmiştir bu rahatsız edici sözler. gün ışığı gibi aşikar bir gerçeği bize göstermek için yazılmıştır george orwell tarafından, laf olsun diye yazılmamıştır yani.

    politikacıların işinin büyük kısmı konuşmaktır bildiğiniz üzere. konuşmaktan vakit bulabilirlerse bir kaç icraatleri de olmuyor değil. popülist politikacılar çok konuşur, az iş yapar. haliyle bu dallamaların en büyük silahlarının çene, mermilerinin de sözcükler olduğu çıkarımını yapmak zor değil. ve dostlar, sadece konuştukları için politikacıları güçsüz zannetmeyin sakın; bilakis amaca yönelik kullanıldığında dünyanın en güçlü silahına sahiptirler.

    1930'lu yıllarda almanya'da hitler yükseldi. çok kurnaz olmasının dışında bir numarası yoktu kendisinin. fikirleri alçak, tavırları hadsiz, eylemleri ahlaksızdı. hiçbir zanaat bilmeyen, empati yoksunu, hırslı ve egosantrik bir domuzdu. normalde böyle bir adamı 5 metre yanınıza bile yaklaştırmazsınız, nasıl konuşulması gerektiğini bilmiyorsa tabi. bu vasıfsız arkadaş milyonlarca insanı peşinden sürüklemiş, dünya savaşı çıkarmış, 45 milyon insanın ölümüne sebep olmuştur çenesi sayesinde. hitabet ve propaganda yeteneği (bkz: demagoji) (bkz: popülist siyaset) böylesine güçlü bir silahtır ve çapsız politikacılar bu silahı kullanmaktan asla geri durmayacaklardır.

    hitler gibi olmak aslında o kadar da zor değildir. birkaç temel taktiği vardır. bunlardan biri nedenselliği ortadan kaldırmaktır. bir konu hakkında, sebeplerden ve sonuçlardan hiç bahsetmeksizin uzun süre konuşabilirseniz karşınızdaki insanı istediğiniz herşeye inandırabilirsiniz. (bu orospu çocukluğunun ta kendisidir yapmayın)

    bir diğer taktik safsatalara başvurmaktır. (bkz: bunlar ateist bunlar terörist) gibi.

    en derin, en güçlü taktikse sözcüklerin anlam yüklerini değiştirmektir bana göre. sözcüklerin anlamları zamanla değişir, bu doğaldır. her dil bir organizma gibi büyür, hareket eder, gelişir, değişir. örneğin embesil kelimesi eskiden zihinsel bir bozukluğu ifade ederken, bugün bir hakaret olarak kullanılmaktadır. embesil kelimesinin anlamı toplum tarafından zaman içinde değiştirilmiştir. bu değiştirme işi her zaman toplumsal bir eylem değildir, sesi gür çıkan bazı kişiler de bilinçli bir şekilde bunu yapmaktadır.

    sözcüklerin neden bu kadar güçlü olduğunu anlamayanlar olabilir. onlara şöyle izah edeceğim; "anne" kelimesinin gerçek anlamı yavruyu doğuran yetişkin bireydir. ama "anne" dediğimizde birden tüm kaslarımız gevşer, içimiz huzur ve sevgi dolar. bunun sebebi anne kelimesinin anlam yüküdür. "baba" kelimesi de keza güçlü bir kelimedir. anlam yükü anne kelimesinin anlam yükünden farklıdır.

    batı'nın büyük sanatçıları (yazarlar, şairler, müzisyenler.. vs) zalim ve ilkel modernizmden bıkmış ve onu yeniden şekillendirmiştir. bazı kelimelerin anlamını öylesine yüklemişlerdir ki bu kelimeler cehaletin götüne adeta ziplenmiş, sonsuza uzanmıştır. suç, ceza, savaş, barış, özgürlük, adalet, sanat, bilim, bağımsızlık.. vs en göze çarpan örneklerdir. justice (adalet) kelimesinin ingilizcenin en güçlü kelimelerinden biri olduğunu okumuştum bir yerlerde.

    bir varsayımda bulunalım; türkçede "hoşgörü" kelimesi tedavülden kalkmış olsun, veya anlam yükü değişmiş. türk toplumunun hoşgörü tavrını tamamen unutması ne kadar uzun sürebilir? muhtemelen çok uzun değil. çünkü insanlar kelimelerle düşünürler. temple grandin diye bir kadın var. kendisi otizmli ve tüm dünya tarafından tanınıyor. kelime şakalarını anlayamıyor, çünkü görüntülerle düşünüyor, bizim gibi kelimelerle değil. örneğin kadına "araba ineğe çarptı." diyorsun, onun aklına bir araba görüntüsü, bir inek görüntüsü ve arabayla inekten alakasız bir çarpma görüntüsü geliyor, bunları birleştirerek zihninde konsepti oluşturuyor. normal insanlar ise kelimelerle düşünüyor, bu yüzden kelimeler güçlü.

    güçlü olan ve anlam yükü değiştirilmiş, veya değiştirilmeye çalışılan birkaç kelime:

    anarşist
    gerçek anlam: otoritenin var olmadığı ve buna ihtiyacın duyulmadığı bir toplum ve ahlak anlayışını benimseyen, anarşizm felsefesine inanan kimse.
    yüklü anlam: sorun çıkaran, yakıp yıkan, halk düşmanı, terörist.

    eylem
    gerçek anlam: 4 yılda bir seçim hakkı verilen toplumun, siyasi alanda daha sözü geçer ve derdi dinlenir olmak için gösterdiği kolektif irade.
    yüklü anlam: devlet ve halk düşmanlığı.

    laiklik
    gerçek anlam: devlet yönetiminde, temeli ayrımcılık ve şiddete dayanan (veya dayandırılan, adını siz koyun) dinin bir enstrüman olarak kullanılmasına karşı çıkan, tüm dini inançlara eşit derecede saygı ve mesafe gösterilmesini gerekli kılan ilke.
    yüklü anlam: islamiyet düşmanlığı, islamiyetin tam tersi.

    barış
    gerçek anlam: farklı düşüncelere, inançlara, yaşam tarzlarına saygı duyulduğu, bireylerin veya toplumların yaşam sahalarına müdahale edilmediği, çatışmanın olmadığı hal.
    yüklü anlam: terörizmin kamuflajı.

    terörist
    gerçek anlam: toplumun huzurunu kaçıran, ölümlere sebep olan ve korku saçan, halk düşmanı silahlı örgüt üyesi. (örneğin pkk militanları)
    yüklü anlam: iktidara muhalefet eden herkes, öteki.

    komplo teorisi
    gerçek anlam: sansasyonel olayların gerçek yüzleri hakkında ortaya atılan görüş, iddia.
    yüklü anlam: gerçeklik payı olmayan saçmalık, safsata.

    devlet
    gerçek anlam: toplumsal düzeni sağlamakla yükümlü, temel amacı topluma hizmet etmek ve toplumun çıkarlarını gözetmek olan, diplomasi ehli görevliler tarafından yönetilen organizasyon.
    yüklü anlam: tüm toplumu içine alan ve kutsal bir amaç uğruna savaşım veren hiyerarşik düzen.

    milli irade
    gerçek anlam: toplumu ilgilendiren konularda toplumun gösterdiği duruş.(gezi direnişi ve artvin cerattepe direnişi en güzel örnekleridir.)
    yüklü anlam: seçimler yoluyla göreve atanan iktidarın yaptığı herşey.

    darbe
    gerçek anlam: askeriye tarafından devlete el konulması.
    yüklü anlam: hükümete karşı her türlü eylem, fikir birliği. (siz onu devrimle karıştırıyorsunuz sinyor)

    muhalif
    gerçek anlam: iktidarı eleştiren kimse.
    yüklü anlam: iktidar düşmanı kimse.

    marjinal
    gerçek anlam: sıradışı ve özgün.
    yüklü anlam: toplumu ve yönetimi ilgilendirmeyen, söz sahibi olmayan.
    (bkz: bunlar birtakım marjinal gruplardır)

    not: girizgah içerikten uzun oldu kusura kalmayın artık, gerekliydi.
29522 entry daha
hesabın var mı? giriş yap