21817 entry daha
  • edit: 4.yazı

    dün siz yokken şunlardan bahsetmiştik: #60727104

    2015/2016 sezonu- güneşli günler geliyor

    14/15 sezonu bitiminde, hiç derbi kazanamamış (gol dahi atamadan) ve yine üçüncü olmuş olan slaven bilic ile yollar ayrılıyor. benim de içinde bulunduğum yazarların pek hoşlandığı bir şey değil bu:

    (bkz: slaven bilic manifestosu)

    lakin elden bir şey gelmiyor. bilic’in yerine gelen ise, dokunduğu her yerde mucizeler yaratan, bugünkü türk milli takımın yarısının yükselişini sağlayan ve gol kralı avcısı şenol güneş. bakmayın şimdi böyle anlattığıma, göreve geldiğinde bir çok kişi tarafından loser ilan edilen, beşiktaş’ın son haftalardaki düşme sorununu perçinleyecek kişi olduğu söylenen yine şenol güneş’ti.

    bunun dışında uefa ile mali fair-play anlaşması imzalıyor ve transferde sattığı kadar harcayacağını beyan ediyoruz. fakat fikret orman, 6 m €’ya aldığı demba ba’yı 13m €’ya satarak hem uzun yıllar sonra ilk defa bu denli büyük bir transfer geliri elde edilmesini sağlıyor, hem de transferde elimizi bir nebze rahatıyor. bu arada bu sezonda demba ba’nın yaptıklarıyla ilgili şu entry’den detaylı bilgi alabilirsiniz. daha sonra gelecek vadeden atınç nukan’ı da 5+1 m €’ya almanya’ya satınca elimiz epey rahatlıyor. tabi türkiye böyle oyuncu satışlarına pek alışık olmadığından bu gelişmeler bir takım spekülasyon ve dezenformasyonları da beraberinde getirdi. söylentilere göre beşiktaş transfer yapabilmek için, satış rakamlarını şişiriyor ve kendisine transfer bütçesi yaratıyordu. tabi aynı zamanda kara para aklıyordu.

    (bkz: beşiktaş'ın kara para aklaması)

    tabi bu mantığa göre beşiktaş sattığı parayla da oyuncu almalıydı. ancak öyle olmadı. devre arası ersan’ın da 6 m €’ya satılmasıyla birlikte oyuncu satışlarından kazandığımız para 25 m € ya çıkarken, harcadığımız para 13,95 m €’da kalıyordu. aradaki 11 m € ise bu tezleri tamamen çürütüyordu. bu arada mali krize girmeye başlayan galatasaray 11 m € para harcarken, fenerbahçe 41,68 m € harcıyordu.

    bu sezon 3 kritik transfer yapıldı: gomez, quaresma ve beck. beck tam olarak aradığımız kan olmasa da, serdar'dan bir gömlek üstte olduğundan, sağ bek bölgesi ile ilgili sorunumuzu çözdü. quaresma, ben dahil bir çok kişinin karşı çıktığı bir transferdi. her ne kadar olgunlaştı vs dense de, pek de öyle olmadığını bizlere net olarak gösterdi. ancak şenol güneş kendisini o kadar güzel dizginledi ki, (kart sorunu çözülmese de) tam da istediğimiz gibi bazı maçlarda çilingir olarak ortaya çıktı. gomez ise, beşiktaş’tan ziyade sezonun tartışmasız en iyi transferi oldu. şenol güneş yıllardır yaptığı işi yaptı ve gomez’i gerçek potansiyeline ulaştırdı.

    sezona başlamadan bu sene orta sahada kendisinden çok şey beklediğimiz tolgay ali arslan, çapraz bağlarını kopardı. tam olarak olmasa da onun yerine kullanabileceğimiz diğer oyuncu veli de omzundan sakat olduğu için orta saha arayışlarına başladık. lucas leiva ile anlaşma aşamasına kadar gelmemize rağmen, gelmeden önceki bir arsenal maçında yıldızlaşan leiva’yı hocası brendan rodgers bırakmadı ve şenol hoca o bölgede oğuzhan’ı oynatmaya karar verdi (viraj 1). tabi orta saha transferi yapamamamız bir risk daha taşıyordu; 33 yaşındaki atiba. atiba’nın başına taş bile düşse (ki beşiktaşlı olduğu için böyle şeyler gayet olağandır) en azından devre arasına kadar necip'le idare etmekten başka şansımız yoktu. açıkçası ben sakatlanmadığı ve ceza almadığı her hafta bir “oh”çekerek devre arası transfer döneminin gelmesini dört gözle bekliyordum. 33 yaşındaki bu adam elbet yorulacak, sakatlanacak ya da cezalı olacaktı. olmadı ya la (viraj 2).

    sezona deplasmanda mersin’i 2-5 yenerek iyi bir başlangıç yaptık. takımla birlikte iyi bir çıkış yapan da 3 gol atan cenk tosun oldu. ancak sonraki hafta olimpiyatta trabzonspor’a 1-2 yenilerek tadımız biraz kaçtı. maçtan sonra konuşulan ise quaresma’ydı. taç çizgisinden attığı golün ardından, hakemin düdüğünü beklemediğinden ikinci sarıyı gören quaresma, eski şımarık günlerinden sinyaller vermeye başlamıştı.

    ertesi hafta gaziantep deplasmanındayız. antep sağlı sollu yüklenirken bir serbest vuruş kazanıyoruz. topun başına geçen oğuzhan'ın içinden adeta sergen çıkıyor (golden sonraki sevince dikkat, bu hırs bize çok puan kazandırdı). ardından oyuna giren cenk'le töre farkını ortaya koyuyor ve maçı 0-4 alıyoruz.
    daha sonra başakşehir karşısına çıkıyoruz.

    burada araya girmek istiyorum. şuraya bakarsanız, maçtan önce “şehitler ölmez vatan bölünmez” diye slogan atılıyor bu slogan ligin son maçında da vardı, geçtiğimiz senelerde olduğu gibi...

    devam edelim. şenol güneş ilk maçta 74. dakikada, ikinci maçta 62.dakikada, üçüncü maçta ilk onbirde şans verdiği gomez’de yine ısrar ediyor ve bu maça kadar gol-asist anlamında sıfır üretkenliğe sahip gomez bu maçı bize 2-0 aldırıyor (viraj 3). bu maçla ilgili söylenecek birkaç şey daha var. birincisi, gomez’in şöyle avladığı adam milli takımın kalecisi volkan babacan. bu adam sondan iki hafta önce yaptığı kurtarışlarla fenerbahçe’nin fişini çeken adam. yani gomez’in avladığı, ligin en iyi iki kalecisinden biri. aynı zamanda bu gol de, ligin diğer iyi kalecisi muslera’ya attığının provası gibi… yine özeti izleyecek olursanız, başka bir prova daha gözünüze çarpacak (dk:2:07). gökhan’ın kesip gomez’in kaçırdığı bu pozisyon, 2 hafta sonra fenerbahçe karşısındaki galibiyet golümüze dönüşecek.

    uefa grup maçlarına da başlayıp skenderbeu karşısında ilk galibiyetimizi alıyoruz. bu maçın 28. dakikasında golünü atan sosa, golün ardından top toplayıcılara koşuyor ve top istiyor. ancak bir türlü top bulamıyor. niyeti ise topu formasının içine sokarak golünü hamile eşine armağan etmek. bu özette görünmese de sonunda selamını gönderiyor (viraj 4- bunun virajla ne alakası var diyenler şu entrye bakabilir: 54881183).

    skenderbeu dönüşünde gençlerbirliği ile kaşılaşıyoruz ve 1-1 berabere kalıyoruz. gökhan töre ise bu maçta, beşiktaş’ın lig tarihindeki 3000. gölünü atıyor.

    6.hafta. olimpiyat stadında fenerbahçe’yi ağırlıyoruz. iki senedir derbilerde gol dahi atamadığımızdan (gs maçında hükmen yenildiğimiz için almeida’nın golü sayılmadı) üzerimizde bir gerginlik var. iyi gidiyoruz ama bakalım derbilerde ne yapacağız? gomez de geçen seneki demba ba gibi derbilerde suskun mu kalacak acaba... zaten gerginiz, bir de buradaki ergenler “götleri kalktı bi indirelim bunların yea” havasında. bi yandan akıllı uslu fenerliler de başarı diliyorlar ama onlar da biz sizi yeneceğiz havasındalar :)

    maç başlıyor ve fenerbahçe üzerimize gelmeye başlıyor. derken bir duran top sonucu simon kjaer ters bir vuruşla kendi kalesine golü atıyor. aslında golde pozisyondaki oyuncu ersan ofsayt. ancak fenerbahçe’nin forma arkası koyu lacivert, beşiktaş’ın forma arkası siyah olduğu için bu maçta tonla yanlış ofsayt kararı çıkıyor iki taraf aleyhine de. biz konuşurken gomez bi gol daha attı bile, durum 2-0 :) daha sonra bir korner kazanan fenerbahçe’de fernandao’un yapamadığını tosic yapıyor ve o da kendi kalesine golü atıyor. daha sonra gomez’in penaltısı, volkan’ın çıkan-çıkmayan topu derken durum 2-2’ye geliyor. ancak söyleyecek son bir sözümüz daha var. dakika 74. oğuzhan sol kanattan kaçan gökhan’a kilit bir pas atıyor. o da başakşehir maçında provasını yaptıkları ortayı yeniden yapıyor. gomez ise havada durdum şahitlerim var der gibi (viraj 5). derbi kazanmayı özlemişiz.

    bu maçın akabinde sporting lizbon’u konuk ediyoruz. sporting bizi epey hırpalasa da maçı 1-1 bitiriyor ve eskişehir deplasmanına geçiyoruz. çok zorlanmadan 1-2 kazansak da, son saniyede direğimizden topta şanslı olan taraf biziz. sonraki hafta rize’yi konuk ediyoruz. her iki takımın da birer golü yanlış ofsayt kararı sebebiyle iptal ediliyor. bu maçta attığı tek golle bizi ipten alan isim ise quaresma. rize’nin ardından lokomotiv moskova deplasmanına gidiyoruz 1-1 berabere kalıyoruz. sonraki rotamız antalya. antalya’nın yeni stadının açılış maçı. ama maalesef bu güzel gün, onlar açısından pek güzel bitmiyor. önce necip’ten beklenmeyecek klaslıkta bir vuruşla öne geçiyoruz. bir süre sonra ceza sahamızın içinde ismail’in yaptığı hata sonucunda, top hiç hata affetmeyecek birinin önünde kalıyor ve samuel eto’o durumu 1-1’e getiriyor. ancak gomez, quaresma, cenk ve olcay bizde olduğu için 1-5 kazanıyoruz.

    kasımpaşa maçımız ise bu kadar kolay geçmiyor. bu maçta 3 kez geriye düşüyor, üç kez geri dönüyoruz. eren derdiyok’un coştuğu maçın en güzel noktası kısmı ryan donk’un iyi performansıydı sanırım. donk bu maçtaki iyi performansını golle süsleyince dikkatleri üzerine çekerek devre arasında galatasaray’a transfer oldu ve bir beşiktaş maçında kendi taraftarları tarafından ıslıklandı. paha biçilemez.

    tekrar avrupa’ya dönüp lokomotiv ile istanbul’da karşılaşıyor ve yeniden 1-1 berabere kalıyoruz. sonrasında lige dönüp bursa deplasmanına koşuyoruz. bursa maçları bizim için hep zor olmuştur ama bir şekilde kazanmayı becermişizdir. bu maç da öyle oluyor. bu maçın kilidini çözen ise oğuzhan. 90. dakikada sezonun en organize golünü atıyor ve üç puanı alıyoruz (viraj 6). bu golü bir daha izleyelim, izlemeyenlere izletelim.

    sonraki maçımız sivas’la. bir türlü topu kaleye sokamıyoruz. ne yapsak olmuyor. derken atiba ceza sahası içerisinde yerde kalıyor ve penaltı ile 1-0 öne geçiyoruz. ilerleyen dakikalarda ise bir atak sonucunda aatıf çeçu(bunun soyadını googledan bakmadan yazana benden çeyrek altın) topu kapıyor ve rhodolfo’dan belki sezonun en iyi müdahalelerinden birisi geliyor. son dakikada ise oğuzhan, bursa maçındaki alışkanlığını devam ettiriyor ve benzer bir plase ile farkı ikiye çıkarıyoruz . bu galibiyetin peşine bir de skenderbeu galibiyeti alıyoruz(2-0) ve keyfimiz yerine geliyor.

    derken bölüm sonu canavarımız akhisar ile karşılaşıyoruz. maç başladı derken gol yiyoruz. gerçekten güzel bir gol atıyorlar. golden sonra yükleniyoruz tabi. ama öyle böyle değil, ondan fazla net pozisyonumuz var ancak atamıyoruz. sonra en güzel duyguların katili tolga sahneye çıkıyor ve durum 0-2 oluyor. sonrasında yeniden yükleniyoruz ve tonla gol kaçırıyoruz. dauglao ve lukac devleşiyorlar adeta. sonrasında bir atak daha yapıyorlar ve top direkten dönüyor. yani akhisar toplamda 3 kez kalemize geliyor ve 2 gol 1 direk ile bizi yıkıyorlar.

    bu maçtan sonra, 6. haftada aldığımız liderliği 13.haftada fenerbahçe’ye bırakıyoruz. neyse ki bir sonraki hafta, hiç vermemek üzere geri alacağız.

    galatasay derbisinden karlı günlere --> #60771682
34436 entry daha
hesabın var mı? giriş yap