5 entry daha
  • hayatımdaki her şeyi ipince bi ip tutuyormuş gibi geliyor bazen ve bazen de saditsçe o ipi kesip her şeyin nasıl yere düşüp kırıldığını izlemek, sonra da her şeyi düşüp kırıldıkları yerde bırakıp gitmek istiyorum. o ipin ucunda güç bela dengede tuttuğumuz, onca önem atfettiğimiz her şey aslında ne kadar boş değil mi? aşklar, arkadaşlıklar, amaçsız ve anlamsız insancıklar, pozisyonlar, maaşlar, iş ortamları, okullar, sayfalar dolusu cv'ler, bir türlü satın alamadığımız şeyler, dramatikleşen aile dertleri, bolca ülke gündemi... sonra sahte mutluluklar, hırslar, kavgalar, küslükler, yalanlar, kıskançlıklar, dedikodular, yapmacık ilişkiler, özgüvensizlikler, mağduriyetler, aşırı hassasiyetler... ve başka başka, yine aslında hiç içinde olmadığımı sandığım her şey. çünkü insan bir kere sorguladı mı kendi varlığını, sanırım bir daha dünyaya ve çevresine de aynı gözlerle bakamıyor.

    oysa, aniden gelen o her şeyi bırakıp gitme isteğinin adabı kırıp dökmek değil, sessizce bırakıp gitmek olmalı.
52 entry daha
hesabın var mı? giriş yap