8 entry daha
  • "şu tepenin üstünde, kendimi onlardan ne kadar uzak hissediyorum. sanki başka bir türdenim ben. bütün gün çalıştıktan sonra bürolardan çıkıyor, evlere ve meydanlara neşeyle bakıp, bu kentin 'kendi' kentleri olduğunu, bir "güzel burjuva kenti" niteliği taşıdığını düşünüyorlar.

    korkmuyorlar; kendi yurtlarında olduklarını duyuyorlar. musluklardan akan evcil kent suyundan, düğme çevrilince ampullerden yayılan ışıktan, dayanaklarla desteklenmiş melez ağaçlardan başka şey bilmezler. her şeyin bir mekanizmaya uyarak ortaya çıktığını, dünyanın belli ve değişmez yasalara göre işlediğini günde yüz kere görürler: boşlukta, bütün nesneler düşer; park yazın her gün saat altıda, kışın da dörtte kapanır; kurşun 335 derecede erir; son tramvay hotel de ville'den on biri beş geçe kalkar.

    durgun, biraz asık suratlı kimselerdir. 'yarını', yani bugünün bir tekrarını düşünürler; kentlerde her sabah yeniden ortaya çıkan tek bir gün vardır. pazarları, bu tek günü az buçuk süslerler.

    avanaklar! güven dolu, kalın suratlarını göreceğimi düşündükçe tiksinti kaplıyor içimi. *
3 entry daha
hesabın var mı? giriş yap