10 entry daha
  • burada adalarda oturan torunları tarafından demogoji, duygu sömürüsü ve saçma sapan argümanlarla savunulan kan emici, emperyalist ailelerdir. tabii manzara adalardan ve istanbul'dan farklı görünüyor. oysa bırakın oraları, mesele batı anadolu olduğunda anadolu köylülerini nasıl sömürdüklerini az ve tarafsız bir araştırmayla okuyabilirsiniz.

    oysa onlar biricik, sevimli ve pamuktan yapılma pofuduk köşklerinde oturan sevgi pıtırcıklarıydı. en büyük zevkleri de şömine başında ayı postu üzerine yatırdıkları türk köylülerini sevip okşamaktı. yoksa babalarının hayırlarına mı çökmüşlerdi ege köylülerinin üzerine? sırf masum anadolu köylüsünün daha fazla refah içerisinde yaşaması için avrupadaki yaşamlarını bırakıp ege bölgesine yerleştiler? tabii ki öyle değil.

    özellikle izmir, aydın, manisa ve çevresinde ticari çıkarları sözkonusu olduğunda neler yaptıklarını gerçek tarih yazmıştır. isteyenler mesela atçalı kel mehmet ayaklanması dahil, köylülerin kanlarını nasıl emdiklerini, batı anadolu köylüsünü osmanlı bürokrasisi içerisinde satın aldıkları devlet adamları sayesinde ne hale getirdiklerini okuyabilir. mesela bugün aydın, izmir ve manisa'da halen bu kan emici ortaçağ derebeyi özentilerinin yeri geldiğinde saklanacakları kale benzeri şatolarının kalıntıları durmaktadır. hatta bu şatoların pencere kenarlarında ateş etmek için kullanılan siperlikleri dahil mevcuttur. tabii ki bunlar uzakta oturan levanten sevici torunlar tarafından görülmez. mesela onlara küçük bir örnek vereyim de araştırsınlar; bu sevgi pıtırcığı levantenler izmir'de işler nasıl yürütülüyormuş öğrensinler;

    mesela izmir'de vakti zamanında kiraladıkları rum ve türk çetelerle kan kusturan ingiliz vital veya baltazzi ailesini araştırsınlar.

    siz bilmiyor olabilirsiniz ama biz unutmadık sevgili levanten kardeşler. sorun pek tabii ki sizlerin yabancı olmanız veya olmamanız değil kesinlikle. isterseniz papua yeni gineli veya isterseniz eskimo da olabilirsiniz. ama eğri oturup doğru konuşmak gerekirse; dedelerinizin ellerinde türk köylülerinin kanı vardır.

    konuyu derinlemesine araştırmak isteyen torunlara sağlam birer kaynak vereyim;

    1- emperyalizmin türkiye'ye girişi,orhan kurmuş, bilimyayınları,istanbul 1977
    2- ege'de eşkiyalar, sabri yetkin, tarih vakfı yayınları, istanbul

    ben size bu kitaplardan basit bir kuple sunayım yine de;

    türkiye'de ekonomik egemenliklerini sağlamlaştırmak isteyen ingilizlerin, 1866 da baskıyla çıkardıkları yasa,yabancılara taşınmaz mal edinme imkanını sağladı. ingiliz konsolsu sir henry bulwer, daha bu yasa çıkmadan altı yıl önce merkeze gönderdiği bir raporda (1860 da) şunları tespit ediyordu. ''gülhane hatt-ı şerifi' nin(tanzimat fermanı) öngördüğü reformlarla beraber, hristiyanlar tarımla ilgilenmeye başladılar ve yeni gelenlerle beraber sayıları her gün daha da arttı. askerden dönen türkler, köylerini, kentlerini tanınmayacak kadar değişmiş bulmaya başladılar. her yerde türklerin yerini hristiyanlar alıyordu. eskiden olduğu gibi tarlalarını işlemek isteyen türkler, hemen hristiyan bir tefecinin pençesine düşüyor ve eninde sonunda toprağını satmak zorunda bırakılıyor... izmir yakınlarında bütün topraklar yabancıların eline geçti.'' ingiliz sermayedarlar kazandıklarının tamamını ingiltere'ye aktarıyorlardı.

    ege bölgesi bu şekilde ingilizlerin eline geçerken ingiltere'ye çok büyük bir gelir sağlıyordu. whitall'ler, baker'ler, charnaud'ler, lee'ler ve diğerleri bölgede tekel oluşturup osmanlı-ingiliz ticaretinde belirleyici oldular. ingiltere ve ingilizler sömürgeleştirme-kolonizasyonun büyük üstadıydılar.önce ticareti sonra bölgenin bütün topraklarını ele geçirmişlerdi. bir üst aşamaya geçebilirlerdi..bölgede anarşi çıkarıp yabancı devletlerin-yani ingiltere'nin- müdahalesini sağlayarak bölgeyi osmanlı devletinden koparmak.önce yunanistan'dan ithal çeteciler getirip bölgede terör yarattılar. örneğin izmir'de katırcı yani çetesine yardımcı ''muteber'' ingiliz tüccarın varlığı bilinmektedir.

    1853'te devletle anlaşarak dağdan inen katırcı yani, izmir'de yapılan sorguları sırasında, izmir ve civarındaki bazı ingiliz tüccarların kendisine yardım ettiğini, hatta onların buca ve izmir civarındaki evlerinde konuk olduğunu açıklamış ancak isimlerini vermemişti. bu ara katırcı yani'nin şartlı teslim olduğunu öğrenen birçok yabancının yanı sıra, izmir'deki yabancı ülke konsolosları ve tercümanları vilayet binasına gelerek çete reisini ziyaret etmiştir''.

    bütün bunlara paralel olarak gelişen bir diğer olguda 1800 lerden itibaren adalardan ve yunanistan'dan bölgeye bir göç hareketi oluşturuldu. bu tarihlerde 200.000 civarında yunanlı izmir ve ege kıyılarına yerleştirilerek emperyalizme yardımcı bir güç sağlandı. bu göçmenleri 1914 te ittihat terakki'nin ege bölgesi önde gelenlerinden celal bayar savaş başlamadan önce bu gçmenleri adalara ve yunanistan'a geri gönderecektir.yunanistan'dan getirilen çetellerin arasında kaptan sokrat, kaptan ulaho, kör

    mina çeteleri en meşhurlarıdır.. ingiliz konsolosluğu, ortodoks kilisesi, misyonerler desteğinde megalo idea'nın yani büyük yunanistan ülküsü' nü savunan etniki eterya

    örgütü yerli rumlardan da çeteler kurup dağa çıkararak istikrarsızlık ve anarşi yaratıyordu. emperyalistlerin müdahalesini sağlamak için nikola, panayot, kaptan aleko, kanayot oğlu nikola, kaptan esti ve birçok yerli rum çete dağa çıkarıldı.

    yerel yöneticiler hatta valiler bile emperyalizmin hizmetinde, ingiltere'nin izmir konsolosunun, ingiliz tüccar ve toprak sahiplerinin emrindeydiler. izmir bornova'da ikamet eden ingiliz miralayı hawker sürekli olarak bölgede dolaşarak asayişi biraz daha bozmak için türklerden,yunanlılardan çeteler hazırlamakla meşguldü. bayındır'lı teğmen mehmet efendi şunları anlatmaktadır : ''bir gün ingiliz miralayı hawker, çakırcalı mehmet efe ile kayaköy'de görüştükten sonra izmir'e gelmiş, beni bornova'daki ikametgahına yemeğe davet etmişti. ben nezaketen davete icabete mecbur idim ve kalktım gittim.yemekte yanımızda hawker'in yaveri ingiliz erkan-ı harbiyesine mensup yüzbaşı didde vardı.hawker bana şöyle bir teklifte bulundu : '' mehmet efendi köylüler sizi çok seviyorlar, maiyetine beş on genç bulup sen de dağa kaçabilir ve bizden istediğin yardımı alabilirsin' dedi. daha orada iken ayağım suya ermişti. beni hükümet aleyhine resmen isyana davet ediyordu. görüldüğü gibi ingilizler devlete baş kaldırması için subaylara bile dağa çıkma teklif etmekte, dağa çıkan eşkiyaya ise yardım ve desteklerini esirgememekteydiler. günümüzde türkiye'yi ziyaret gelen ab, abd ve yabancı devlet görevlilerinin diyarbakır'ı ve bölücü teröristleri gizli ve açık ziyaret etmeleri gibi yüzyıl önce de gün geçmezdi ki bir ingiliz subayı, bir italyan generali, bir fransız komutanı, bir yabancı gazeteci en meşhur çete çakırcalı mehmet efe'yi kayaköy'de ziyaret edip hediyeler vermesinler.

    ege bölgesi devlet otoritesinin zayıflaması, köylünün ürününün düşük fiyatla elinden alınması, rumların ve kilisenin faaliyetleri, düzenin sağlanması için güvenlik kuvveti olarak arnavut ve kafkas göçmenlerin halkın üzerine sürülmesi ve daha birçok sebeblerden dolayı devlet düzeni ve asayiş bozulmuştu. adalardan gelen ve yerli rumların kurduğu çeteler halkı soyuyor ve zulum ediyorlardı. halk bu rum çetelerine karşı savunmasızdı. ege bölgesinde kökü 17. yüzyıla kadar giden efe-zeybek geleneği vardı.

    ingilizler ise elde ettikleri kazançlarını korumak hatta artırmak için her güç odağına ilişkilerini geliştirecek yatırımlar yapıyorlardı. withall'er yazın ödemiş'in bozdağ yaylasına çıkar yazı burada geçirirlerdi. burası aynı zamanda efenin daimi mekanlarından biri idi. bu yüzden efe ve withaller arasında yakın bir ilişki vardı. kışları ise withaller adamları yorga'yı sık sık bozdağ'a gönderiyorlardı. sözde yorga bozdağ tepelerinde sümbül soğanı topluyordu..aslında ise efe'ye mermi getirip isteklerini sorup izmir'e iletiyordu. bu yorga daha sonra osmanlı devleti ile çakırcalı arasındaki dağdan düze inme görüşmelerine withaller adına gözlemci ve kefil olarak katılacaktır.

    withaller londra'ya gittikleri vakit avam kamarasında bazı milletvekilleri çakırcalı hakkında konuşmalar yapıyor, ingiliz basınında çakırcalı üzerine haberler yayınlanıyordu..

    çakırcalı'nın çetesinde bornovalı kosta, osman takma adıyla bulunuyor ve withaller'e casusluk yapıyordu. ingilizler böylece bir yandan çakırcalı ile doğrudan görüşürken öbür yandan çete içindeki adamları kosta ile çakırcalı çetesinin yaptıklarından haberdar oluyorlardı. diğer yandan hükümete çakırcalı'nın affı için baskı yapıyorlar, sürekli avrupa basınında çakırcalı çetesi , ege bölgesindeki asayişsizlik ve can güvenliğinin olmadığı üzerine haberler çıkıyordu

    batılı ülkelerin bu ''aydın vilayetinde asayiş yok, çetelerden halk rahat edemiyor'' diye baskıları sonucu 1904 te rumeli'nde olduğu gibi hüseyin hilmi paşa'nın başkanlığında ingiliz, fransız, italyan temsilcilerden oluşan bir teftiş ve gözlem heyeti kuruldu.heyette ingilizleri yukarda bahsi geçen miralay hawker, italyanları binbaşı karasini, fransızları binbaşı keh temsil ediyordu. amaç balkanlarda kurulan yabancı kontrol ve himayesinin egeden başlayarak anadoluda da kurulmasıydı. önce anarşi ve karışıklığı tahrik edip artırıyorlar sonra bunu bahane ederek baskılarını kurumsallaştırıyorlar; hükümete müdahalelerini artırıyorlardı. istekleri huzur ve otoriteyi sağlamak değil karışıklık ve anarşiyi artırmaktı.

    1907 de kamil paşa aydın valilğinden alındı.sonra ingiliz elçiliğine sığındı. oğlu sait paşa meşruiyetin başında rütbeleri alınmıştı. ingilizlerin çıkardığı 31 mart olaylarının başında idi. hareket ordusu istanbul'a girerken mısır'a kaçıp hayatını kurtardı. ittihat terakki'nin iktidarını sağlamlaştırması birinci dünya savaşının başlaması

    sonra mustafa kemal'in cumhuriyeti kurması ingilizlerin planlarını ertelemesine yol açtı.

    sizi gidi sevgi pıtırcığı levantenler...
1 entry daha
hesabın var mı? giriş yap