kabuk
-
hikayesi, kurgusu, anlatımı bir yana en çok kapak tasarımını sevdiğim roman.
üç kuşağın hikayesi karışık bir şekilde kahramanların ağzından anlatılıyor, 30-40 sayfa sonrasında da karakterler oturmaya başlıyor.
yaşadıkları şeyler ile deliren kadınların dilinden sıradanlığa duyulan özlem güzel anlatılmış. sanırım en çok o kısımları sevdim. bir yerde börek yiyen insan sıradanlığından bahsediyordu mesela.
"hayat bazen işte böyle böreği tüm kaygılardan uzak yiyebilmekten ibaret..."
umarım delilik denen şeye hiç bulaşmadan göçer gideriz şu hayattan.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap