2 entry daha
  • eskiden sinav hiyerarsisinde en son sirada yer alan sinavdi. daha kucucuk bir velet idik, onumuze uc adet sinav koymuslardi. anadolu liselerine giris sinavi, kolejlere giris sinavi bir de devlet parasiz yatili okullar sinavi. her ne hikmetse kolej sinavlari en zor sinav olurdu, anadolu lisesi sinavlari daha kolay, devlet parasiz yatili sinavlari ise en kolay...o zamanlar daha 80 li yillarin sonu idi, kolej dedigin seyin bir anlami vardi herhalde. ozel okul kavrami sadece gidince para verdigin bir sey degildi, her sehirde anadolu lisesinin yaninda uc bes ozel lise yoktu.

    once anadolu lisesi sinavina girdik. kritik olan, asil kaderimizi belirleyen sinav oydu ne de olsa. hemen iki hafta sonra parasiz yatili sinavi gelirdi. sonra iki hafta sonra falan da kolej sinavi. (bak simdi yalan soylemeyeyim, kolej sinaviyla parasiz yatili sinavinin tarihleri yer degistirebilir)

    dershaneler, okullar hep anadolu lisesi sinavina bakarlardi. kolej sinavlari tasrada bir fanteziydi. pek cok cocuk girmezdi bile sinava...kazansalar da gidecek paralari yoktu ki. kolej sinavini en cok ciddiye alanlar tasra zenginlerinin cocuklariydi. ama simdi oldugu gibi okullarin kapisi her ogrenciye acik degildi ki. ozel okul dedigin seyin, hele hele izmirde istanbuldaki ozel liselerin bir sani sohreti vardi. kendi memleketinde anadolu lisesi kazanamayacak ogrenci kolay kolay kazanamazdi istanbulda bir kolej. zaten sinav daha zordu, bir de ustune rekabet...talep cok arz hala kistili o zamanlarda. yine de prestij olsun diye girerdi zengin cocuklari sinava...bir de sinavim diyen hiyara elinde 2b kursun kalemle kosacak sinav delileri vardi, onlar girerdi kolej sinavina. (daha dogrusu ana babalari tarafindan sokulurlardi).

    parasiz yatili sinavlari oyle degildi. zaten o zamanlar sinav statusu nasil bir seyse (simdi tam hatirlayamiyorum) hem kendi sehrindeki hem de baska sehirdeki anadolu liselerini yazamiyordun...yani ben bornova anadoluyu yazayim, kadikoy anadoluyu yazayim kazanamzsam buradaki liseyi kazanirim nasil olsa olayi yoktu...emin degilsen baska sehirdeki bir liseyi kazanacagina yazmayacaktin. dolayisiyla nice kadikoy anadoluyu, bornova anadoluyu kazanip gidecek cocugun onu kapandi. iste bu yuzden, ben bornova anadoluyu kazanir, parasiz yatiliyi da kazanir gider pasalar gibi okurum diyemedegimiz icin tasra merkezindeki ogrencilerin parasiz yatili sinavina girmek icin de pek bir motivasyonu olmazdi. o sinavin en buyuk faydasi ilcelerde sinava girip de merkezdeki anadolu lisesine kapagi atmaya heves eden cocuklar icin idi. her gun 70-80 km yol tepmek yerine yurtta kalmak icin tek yol parasiz yatiliyi kazanmakti. bir de tabii yatili okumayanlar icin verilen burs vardi. o zamanlar uc ayda bir verilen pek de oyle aman aman olmayan bir paraydi. pek cok hali vakti yerinde tasrali icin sinava girmeye degecek bir para degildi. o yuzden parasiz yatili sinavinda rekabet anadolu lisesi duzeyine ulasmazdi. bir de belli bir siniri gecince zaten kazanmis sayildigin icin en birinci olmak da gerekli degildi.

    bir de bunun ustune sinav kolay olurdu. bariz kolay hem de. buyuk ihtimalle kaliteli soru hazirlamak zor geldigi icin basit sorulari tikistirirlardi sinava. sinavin siralama yapma fonksiyonu olmadigi icin olsa gerek..
    isbu sebepten kimse sallamazdi parasiz yatili sinavini, girenlerin cogu kolej sinavina antrenman olsun diye girerdi.

    ben de girdim bu sinava. sonra da yedi sene boyunca o uc ayda bir gelecek paranin yolunu gozledim. gercekten de kendi basima hakettigim bir para gibi gleirdi bana. harcamaya kiyamazdim. kiyamazdim cunku kiymama luksum vardi. aldigim harclik hayli hayli yeterdi gunluk ihtiyaclarimi karsilamaya. o yuzden parasiz yatililik ve bursluluk sinavinin hasadi pek ekstra bir seydi benim icin. oysa bilirdim toros koylerinde yasar kemalin anlattigi hasat = yasam denkleminde yasayan koyluler gibi burs = harclik olan bir suru arkadasim vardi.

    para geldiginde nobetci ogrenci siniflari dolasip haber verirdi burslar geldi diye. sanki para bitecek gibi ucardik merdivenlerden. bizim sinifta 7 kisiydik burs alan. toplamda da bir 100 kisi falan vardi sanirim. ben burs alanlarin en hali vakti yerinde olani degildim. hani sinir cekecek olsalar, bursa gercekten ihtiyaci olanlar ile bursu bir keyif unsuru olarak kullanacaklar ayrilsa cizginin keyif yapacaklar kisminda kalan ilk kisi ben olacaktim sanirim. neyse burs haberi gleir gelmez merdivenleri ucarak inerdik yedi arkadas. paralari alir almaz bir garip his kaplardi icimizi (rahatlikla konusuyorum onlar adina, biliyorum cunku).

    yedi sene boyunca aldigim burslarin bir kurusuna dokunmadim. babamin ikimizin adina actirdigi alti ay vadeli bir hesap vardi vakiflar bankasinda, o hesaba yatirdim. arada sirada baska vesilelerle para yatirdigimiz da olurdu: bayram hasadinin arta kalanlari, nasil oluyorsa arada sirada harcligimdan artanlar...(babam harclik verirdi bana birazcik para idaresinden anlamaya baslayayim diye ama aslinda harcligimin gormesi gereken pek cok isi de kendi cebinden gorurdu..caktirmadan zengin ederdi beni)

    liseye baslarken, bursun dorduncu yilinda, artik burslar bankaya yatmaya baslamisti. her birimizden bir hesap numarasi aldilar ve nobetci ogrencinin siniftan iceriye kafasini sokup burslar geldi diye duyuru yapmasini bekledigimiz gunler bitti. bursun buyusu de azaldi nedense. bir teknik unsura donustu. sanki maas gibi bir sey oldu. (belki de buyudugumuz icin oyle oldu elbette, ama isin romantizmiyle oynamanin alemi yok degil mi?)

    liseyi bitirip de universiteye basladigimda, bursa ihtiyac duymayip bankaya yatiran cocuktan, istanbulda hayatta kalmak icin bursa belki birden fazla bursa ihtiyaci olan universite ogrencisine donusmustum. sonraki dort sene boyunca cesitli kaynaklardan burslar edindim, ozel ders verip postumu sudan cikartmayi becerdim ama o hazirlik sinifindaki 11 yasindaki cocugun aldigi ilk burs parasinin keyfini elime aldigim hic bir parada tekrar tatmadim.

    bankadaki burs paralarina mi nooldu? yurrtan eve ciktigim ilk sene evin kirasini odedi...daha ne yapsin
13 entry daha
hesabın var mı? giriş yap