91 entry daha
  • çizgi romanlarında hakkında şöyle bahsedilen ilkel çağların yenilmez savaşçısı:

    “şunu bilin ki prensim, kabaran okyanusların atlantis’i ve onun görkemli şehirlerini yutması ile aryas’ın oğullarının doğumu arasında, parlak krallıkların yeryüzünde, yıldızların mavi gökte olduğu gibi saçıldıkları hayal edilemez bir çağ vardı. (...) ve conan geldi, kimmeryalı, siyah saçlı, kasvetli bakışlı, elde kılıç, bir hırsız, bir yağmacı, bir katil, büyük hüzünler ve büyük sevinçlerle, yeryüzünün mücevherli taçlarını sandaletli ayağının altında ezmek için.”

    teksas’lı yazar robert ervin howard (1906-1936)’ın kaleminden fırlayan bu barbar, pek çok kahramanın aksine “süper” değildir. sıradandır. iyi veya kötü de değildir. veya şöyle diyelim: her gerçek ve sıradan insan gibi hem iyi hem kötüdür. dünyevi zaafları vardır. yeri gelir kaçar; yeri gelir zorbalık yapar. aygır gibi sağlıklı olmasa kırk kere ölmüştür. ama o sağlamdır. barbar conan filminin başında yazan, nietzche’nin meşhur özdeyişi, “öldürmeyen güçlendirir.” conan için söylenmiş gibidir. onun hem zaafı hem de talihidir içinde sönmek bilmeyen kini; onu öldürmediği için farkında olmadan celladını yaratmıştır tulsa doom.

    conan farklıdır. onun farkı basitliğindedir. insanı hayretlere düşüren ve hayran bırakan basit bir felsefesi vardır conan’ın: “her durumda yapman gerekeni yap. bunun üzerine de düşünme.” conan’ın becerisi ise bu en doğru, tek hamlenin ne olduğunu çok net sezebilmesi ve bunu yapmakta hiç tereddüt etmemesidir. hâl böyleyken conan’ın hayatında “keşke” yoktur. vicdanı temizdir. “keşke tulsa doom ailemi ve halkımı katletmeseydi.” demez. “böyle olduysa, bunun intikamı da şöyle alınacaktır.” der ve bu konuyu kafasında çözümlemiş olarak hedefe yönelir. onun bu sabit ve basit iradesini her aklı rahatlıkla çelmesiyle meşhur ve bununla böbürlenen tulsa doom bile alt edemez.

    conan bir derstir. küçük olmakla ilgili bir ders. basit olmakla ilgili... bu basitliğin verdiği güç ve huzur emsalsizdir. ve sağladığı özgüven de... çok bileşenli kompleks yaşamlarımızla biz, 20. yüzyılın okumuş mutsuzları için conan olabilmek bir kurtuluş olabilir mi? illa elde kılıç, at üstünde gezip, “para buldun çal, karı buldun yat, yemek buldun ye” zihniyetiyle değil ama conan gibi küçük adam olmaya çalışarak belki biz de bir gün kendi krallıklarımızı kurarız. ama belki de bunun için önce pamuk ellerimizin biraz nasır tutması gerekir, bilemiyorum.
166 entry daha
hesabın var mı? giriş yap