1346 entry daha
  • https://www.youtube.com/…ujwf7v4qm&feature=youtu.be

    mutlaka izleyin, gayet kapsamlı bilgi derlemiş, emeğine sağlık.

    altın madenciliğinin türkiye de dahil dünyadaki yaygınlığından bahsetmiş. kaza oranlarının saha sayısı ve toplam çıkartılan altın başına oranına değinmiş. ama bunlar yoruma açık veriler.

    toplam veriyi esas alırsak durumu kurtarmak kolay. altın en iyi iletken, bozunmaz , her eve lazım.

    -kazdağlarının bugünkü ekolojik dengeye olan katkısı, hava kalitesi, dünyadaki eşsizliğinin değerlemesini kim yapabilir? kazdağlarının paraya çevrilmiş değeri kaç çıkar sizce?

    - siyanür olmadan altın elde etmek ne kadar maliyet getiriyor ve bu neden gündeme gelmiyor?

    - peki demografi ne diyor? kazaların coğrafyalara dağılımı nasıl? bu coğrafyaların eğitim ve çevre farkındalığı, inandıkları dinlerde, folklorlarında mitlerinde orman ve doğa dengesi ne kadar ağır basıyor, ne kadar önem arz ediyor? hangi tür rejimlerle yönetiliyorlar? ve daha fazlası. kaza oranları arasında korelasyonu aramak gerekir. yoksa rakamlar bir anlam ifade etmez. veri ortada, bakmak yetmiyor görmek insanlara kalan bir görev.

    - kaza sıklığının azlığı/çokluğu (neye göre karşılaştırılacak?) siyanürün eser miktarda suya karışmasının getirdiği katastrofik etkiye karşın bir anlam ifade etmediği de açıktır. video da değinilmiş. bu başlıkta geçmişteki sızıntıların çevrede yarattığı tahribata dair linkler, makaleler de paylaşıldı, oturup okuyun.

    siz çölün ortasında kuş uçmaz kervan geçmez bir bölgede madencilik yapmıyorsunuz, 10 binlerce senelik mitolojiye kaynak olan kazdağlarının kaynak sularının çıktığı bölgede yaıyorsunuz bunu. dünyada içme suyu yani tatlı su kaynakları tükeniyor.

    size şaka gibi bir ezber, bir slogan gibi geliyor ama gerçek bu. yani tatlı su kaynakları sandığımız gibi sınırsız değil!

    çok çok uzun sürede dünyanın alt katmanlarından damıtılmış suyu çok çok kısa sürede tüketiyoruz. dünyanın su üretme hızı bizim tüketimimizi karşılamıyor!

    meksika ülkesi varya bu conilerin güneyli komşuları. tüm ülkenin içme suyunu çok uzun süredir yeraltı kaynak sularından sağlıyorlar ve 2019 itibariyle susuz kalma riskiyle karşı karşıyalar.

    olası bir sızıntıdan etkilenecek çok fazla sayıda insanın hayatı daha da önemlisi sağlığı söz konusu. siyanürün su kaynaklarındaki eser miktarda varlığı bugünden yarına ölüm demek değil, uzun vadede yaşam kalitesinin düşmesi demek. ki kazdağlarında kullanılacak siyanürün miktarı devasa boyutlarda.

    misal daha düne kadar dünyada civalı alaşım amalgam kullanılıyordu dişlere dolgu olarak. bugün ab tümden bunu yasakladı. yarın tüm dünya. neden biz böyle çok iyiydik? ne gerek vardı? dünya meslek örgütleri, dişçiler konfederasyonu vs. bok püsür düne kadar "hiçbir tehlikesi yok olsa biz söylerdik ve yamazdık" diyordu tüm dünyaya, ne değişti?

    bu madencilik konusunda ülkedeki toksikologların neden sesi soluğu çıkmıyor? neden geçmişteki sızıntıların yarattığı değişim ve bozunma hakkında çıkıp konuşmuyorlar?

    - siyanür havuzda bekletilmeyecek, madencilik 1950 'lerde mi kaldı, cahil misiniz diyenler nerede? açıklasınlar kazdağlarında kullanılacak toplam siyanürün miktarını ve toprağa suya karışmaması için nasıl nötrleneceğini? bu işlem için ne kadar süre geçmesi gerektiğini ve verimli olmazsa ne tür ek önlemler alınacağınız.

    ve çok daha önemlisi açıklasınlar bu siyanürün nötrleme işlemini kimin denetleyeceğini?

    https://en.wikipedia.org/…atories_and_certification

    tamamen gönüllü ve sektör tarafından dizayn edilmiş bir denetleme protokolü. bunun uygulanıp uygulanmayacağı hala muallakta.

    hadi uygulandı diyelim.

    olur da madencilik tarafsız denetime tabi başladı ve bir şekilde operasyon denetimin dışına çıkarıldı ve tam gaz devam ediyor. bu ülkede bunun haberini yapacak gazete sayısı elin parmakları kadar, onları da okuyanların sayısı belli.

    kimi kime şikayet edeceksiniz?

    https://www.gazeteduvar.com.tr/…hirsizlik-ittifaki/

    - kreditör için tek ölçüt yatırımının kendisine dönüşüdür. ne koyacak masaya ve ne geri alacak.

    kreditör çevre aşığı olduğu için değil (rantbl ise kendi arka bahçesinde de yatırım yapar , kredtörün toprağa bağlılığı yoktur) varsa çevre yasaları kapsamında izlenecek protokollere uyulduğunu bilmek ister. uyulacak protokol yoksa zaten canına minnet, operasyonun karlılığını etkileyecek bir risk faktörünü daha dikkate almaktan kurtulur.

    kreditör risk analizi yapar, bilmek ister ki olası bir kazada yaptırımlar ne olacak, finanse ettiği iştirakçilerin karından zarar etmesi söz konusu mudur ve dolayısıyla da öngörülen karın elde edilmediği ve hatta zarar edildiği bir operasyon sonucunda kendi kar payını ve hatta anaparayı geri alamama riski nedir.

    ticarette risk analizi çevre konusunu yasalar emrettiği için ve emrettiği kadar dikkate alır. bir gr daha fazla değil, asla değil.

    sermaye çevreye duyarlı olmak zorunda değil, çevreyle denge içinde yaşamak zorunda olan insandır. yarın sermaye mecbur kalırsa aya/marsa üs kurar tüm gezegeni maden sahası ilan eder. distopya, yani olasılığı ihmal edilebilir öçüde küçük ekstrem senaryo gibi geliyor size. fakat bu mutlak ve ezen ezilenin net olarak ayrıştığı resim hali hazırda zaten var. 1984 gibi bir durum asla yaşanmayacak, hep bu örnek verilir özellikle de marksist ezberci tayfa. 1984 kolaya kaçmaktır, çocuk romanıdır. gerçek budur : https://www.imdb.com/title/tt0074958/

    (aslında 1984 taşları yerinden oynatmak için gerçek üstü bir kurguyu koyuyor önümüze. gerekli. bu evrendeki yay etkisi ile, maddenin dalga özelliği ile, bir denge merkezi etrafında salınım halindeki tüm madde evreni ile de paraleldir. bugün netflix için aşırı lgbt prmosyonu yapıyor diyenler transeksüellerin "işe" çıkmak yerine mesai arkadaşınız olabilmesi için, bunun toplumun dengesinde yer bulabilmesi için dengenin çok üzerinde, bu azınlığın tüm nüfusa oranının çok üzerinde yer veriyorlar. veriyorlarki ileride bu yayın politikasının artık alıcısı kalmasın.

    1984 bunun için işlevseldir. gerçeklik algısını yıkmak ve gerçeği sorgulamak için önce inanılması güç derecede olağan akışın grift, arap saçına bürünmüş halinden uzaklaşmak, etik probleminin her an yarattığı iç çatışmalardan arınmış bir mutlak itaat, sabit roller dengesi ve bunun getirdiği kusursuz düzen senaryosu, yani insanın evrenin kaosuna karşı ulaşmak istediği yegane son durak. bizler bu asla var olmayacak distopya düzleminde sinema perdesi/tv ekranı içinde zaptedilmiş bu olasılık evreninde seyahat ederken bir yandan zihinlerimiz gerçekliğimizle karşılaştırma yapmaktadır, başka türlü o filmin romanın size distopya olarak gelmesi mümkün değil. işte bu senaryodaki izole, hijyenik seyahat sonrasında network gibi bir filmin gerçekliğe olan sadakati bizi tamamlar. artık sinema perdesi de gerçekten kaçış için bir liman değildir)

    - ayrıca etik yasaların zamana mekana bağımlılığını anlamak istiyorsanız, başına diktatör diktikleri muz cumhuriyetlerinde kanlı elmas çıkartıp, kendini medeniyetin yani aslında tüm evrenin merkezi kabul eden ab 'ye ve çekirdeğindeki belçika 'ya bakacaksınız.

    - olası bir sızıntıda altın rafine edilip geriye siyanürlü toprak kaldığından maden şirketi alacağını almıştır, devam eden projelerini etkilememesi için gerekirse çekilir başka paravan şirketi gelir.

    sizin yetkilileriniz de biz o şirketi kovduk bu başka şirket, bunlar başka olaylar, olayları karıştırmayın der kameralar kayıttayken.
    https://www.imdb.com/title/tt0425333/

    çok çok sonra günah çıkartma sırası gelir, pardon denir. siz ise ilk günden itibaren yalanlara inanmak zorunda kalırsınız, başka çareniz yokmuş gibi. madencisi evine ekmek götürmüştür, mühendisi araba ev taksitlerini ödeyip kendini kurtarmıştır. köyün kahvesinde biraz vicdan kasılır, geleceğe dair belirsizlik bahsi açılmasın diye geçmiş yerden yere vurulur, sükredilir. sonra evli evine köylü köyüne.
99 entry daha
hesabın var mı? giriş yap