6 entry daha
  • hayatın gerçekten yaşanmadığı sadece gösterildiği dönemlere doğmuştum. hayatı, boyutları değişen elektrikli kutulardan yaşıyordum. gerçeklik algımı cılız bir adam gibi betimlersek bu puşt rüzgarlı bir uçurumun ucunda tek ayak üzerinde durmaya çalışıyordu. bazen de uçurumda ümit buluyor, nietzsche'nin zerdüşt'ü oluveriyordum. tabi en ufak yükseltinin olmadığı geniş bir yaylanın üzerine kondurulmuş bir şehirde ne kadar yükseklerde dolaşılabiliyorsa o kadar zerdüşt idim. sanki bilgelik şarabını vişne suyuyla karıştırıp içiyormuşçasına etkisi nadiren hissediliyordu.
4 entry daha
hesabın var mı? giriş yap