• ikinci dünya savaşı sonrasında ortaya çıkan konjonktür sonucu çok partili rejime geçişte 16 mayıs 1946’da, demokrat parti’yle aynı günde, kurulan türkiye sosyalist partisi (tsp)’nin kurucusu ve adı bu partiyle bütünleşmiş, cezaevleri genel müdürlüğü de yapmış eski bürokrat, avukat; türkiye’deki sosyalist faaliyetlerin, milli demokratik devrim çizgisi dışında kalan, tavır olarak, sovyet ve üçüncü enternasyonal çizgisi dışında, avrupa soluna yakın milli tip bir sosyalizm anlayışını benimsemiş mücadele adamıdır.
    o’nun bu unutulan çizgisini –daha doğrusu baskılanan- çok sonraları, 1975’de, tsp’nin ilk kurulduğunda organı olarak çıkmaya başlayan gerçek adlı dergide yazılar da yazan mehmet ali aybar, yakın durduğu bu fikirleri kurduğu ve 12 eylül darbesiyle kapatılan sosyalist devrim partisi’nde ifade etmeye başlamıştı.
    *
    esat adil’e, en büyük saldırı sovyetik türkiye komünist patisi’nin aynı dönemde legal kolunu kuran şefik hüsnü önderliğindeki türkiye sosyalist emekçi ve köylü partisi (tsekp)’nden geldi. partisi, kurulduğundan yedi ay sonra 16 aralık 1946’da tsekp ile birlikte kapatıldı, esat adil de tutuklandı. yapılan yargılama sonrasında tutuklama ve kapatılma gerekçeleri düzmece olduğu anlaşıldığından beraat etti ve partisini 1950’de yeniden kurdu. parti, bu defa dünyada yükselen mccartycilik akımının türkiye’deki yansımasının kurbanı olarak, iki yıl sonra, yeniden kapatıldı. kendisi de, partidaşlarının jurnal ve ihanetleriyle yıllara yayılan yargılama sürecine tekrar girmiş oldu. bu sürecin beraatle biten sonucunu görmeden 28 kasım 1958’de hayata gözlerini yumdu.
    *
    ihanete ve haksız ithamlara uğramış, düşüncesi nedeniyle yıllarca hapiste kalmış, bütün bunlara karşı tek başına kalana kadar mücadele etmiş, bu mücadele içinde ömrünü tüketmiş; adı bilerek unutturulmaya çalışılsa da, döneminde sosyalist düşüncenin siyasi bağımsızlık ruhunu korumuş ismidir.

    (bkz: unutulmus sosyalist esat adil)
  • varlıklı bir ailenin çocuğu olarak balıkesir’de dünyaya gelen esat adil; henüz çocuk denilecek yaşta kuvayı milliye hareketi’ne katıldı.

    kurtuluştan sonra ankara hukuk’ta okudu. okulun ilk öğrenci derneğini kuran, başkanlığını yapan “ozan ruhlu bir genç”ti.

    ardından belçika’da deniz hukuku, ceza ve islahevleri üzerine doktora yaptı.

    ülkesine dönüşünde balıkesir halkevi’nin kurucularından biri ve başkanı oldu.

    aynı zamanda günlük “savaş” gazetesini yayımladı. bunun yanında ”savaş kitapevi yayınları”ndan kitaplar çıkardı.

    kuvayı milliyecilik’le belçika’da tanıdığı emile vandervelde’in temsil ettiği ii.enternasyonal sosyalizmi’ni harmanladığı düşüncelerini; kısa sürede yerli, milli ve halkçı bir sosyalist yapıya dönüştürdü.

    bu doğrultuda balya maden işçilerinin grevini örgütleyerek, onlara balıkesir üzerine “açlık yürüşü” eylemi yaptırdı.

    halkevi başkanlığı, gazete ve kitap yayıncılığı, maden işçilerini greve sürükleme gibi düşünce ve eylemlerinin bölgedeki egemenlerin tepkisini çekmesi üzerine; balıkesir’den uzaklaşarak, asli mesleği olan hukuk alanında bazı görevler üstlendi.

    cezaevleri genel müfettişliği’nden, temyiz başsavcı yardımcılığı’na, imralı modern cezaevinin kuruculuğundan müdürlüğüne dek bir sıra görevde bulundu.

    edirne çocuk islah evi’ni kurdu.

    imralı cezaevi’nin müdürlüğünü yaptığı sırada, 1941’de, nazi orduları türkiye’nin bulgaristan ve yunanistan sınırlarına gelip dayandığında mahkumlarla, dışarıdan yardımcı olacak kimi yurtseverlerle birlikte, olası bir alman saldırısına karşı, mudanya dağlarının gerisine çekilerek verilecek bir “gerilla harbi”ni örgütlemeye koyuldu.

    dönemin tek sol muhalif gazetesi tan’da; 31 mart 1945’ten gazetenin tahrip edildiği 4 aralık 1945’e kadar, “adiloğlu” takma adıyla yazdığı kroniklerde; en çok, tek parti diktatörlüğü’nün hukuksuzluğunu göze batırınca, gerçek kimliğini öğrenen milli şef ismet inönü; adalet bakanı’na, “susturun şu köpeği!” emrini verdi.

    tek parti diktatörlüğü’nün güdümlendirdiği 4 aralık 1945 saldırısında; kronikler yazdığı tan gazetesi, kendisinin çıkardığı gün dergisi, kurucubu ve yazarlarından olduğu yeni dünya gazetesi, sahibi bulunduğu lena kitabevi tahrip edildi.

    illegalitedeki türkiye komünist partisi’nin 1946’da, legale çıkan kolu olan türkiye sosyalist partisi’nin kuruculuğuna ve başkanlığına plenum kararıyla getirildi.

    plenum kararına ve protokole rağmen, bir ay sonra, doktor şefik hüsnü değmer, ikinci bir sosyalist parti kurarak esat adil’in karşısına dikildi.

    aynı yılın 16 aralık’ındaki tutuklamalardan sonra açılan davada esat adil’in tkp ile organik bir bağı olmadığı için partisi ve kendisi beraat etti.

    1950 yazında bu kez türkiye sosyalist partisi’ni tkp’yle hiçbir bağlantısı olmaksızın ikinci kez kurup faaliyete geçirdi.

    türkiye sosyalist partisi, 1952 haziranı’nda tekrar kapatıldı, esat adil öteki yöneticilerle birlikte tutuklanıp yargılandı.

    bu davada, partinin üyelerinden şair attila ilhan, esat adil’in ve öteki yöneticilerin aleyhinde “kamu tanığı” olarak ifade verdi.

    esat adil, tahliye olduğu 1953’ten sonra bir yandan avukatlık yaparken; devrimcilerin ve sosyalistlerin davalarına ücretsiz olarak bakıyordu.

    öte yandan, doktor hikmet kıvılcımlı’nın vatan partisi’ne omuz verirken, vatan partililer tutuklanıp yargılanmaya başladığında da onların gönüllü avukatlığını yapıyordu.

    1956 martı’nda, halil lütfü’nün atılım yapan tan gazetesinde bir süre, “avukatınız diyor ki…” köşesini yazıp, “günaydın” sütununda “haydar günay” takma adıyla kronikler kaleme aldı…

    1958 eylülünde şüpheli bir biçimde öldü.

    http://www.mustecap.com/…w=article&id=115&itemid=64
  • imralı asri cezaevini yeniden kurarken, arkadaşı ve yoldaşı mustafa börklüce'yi sürveyan olarak işe alan sosyalist bürokrat ve avuat.
  • ayşe hür, radikaldeki köşesinde, bugün abdullah öcalan'ı konuk eden, kurulduğu '30'lu yıllarda mahkum emeğinin sömürüldüğü tarım açık cezaevi olarak uzun yıllar hizmet gören imralı’nın ikinci dünya savaşı yılları içindeki müdürü (daha sonra cezaevleri genel müdürlüğü de yapacaktır) esat adil müstecaplıoğlu'nu da anar. esat adil buradaki görevi sırasında, cezaevini yeniden düzenlenmesi süreci içinde zengin bir kütüphane de oluşturduğuna değinir; kütüphanede on bine yakın kitap vardı, der.
    demokrasi tarihine de geçmiş bugün pek bilmediğimiz bu ilginç kişi hakkında bu vesileyle kısa bir bilgi de verir:" kuvayı milliyecilikle belçika’da tanıdığı emile vandervelde’in temsil ettiği ‘ii. enternasyonal sosyalizmi’ni harmanlamış ilginç bir kişilikti. ankara hukuk fakültesi’ni bitirdikten sonra belçika’da ceza ve infaz sistemleri üzerine çalışmış, ülkeye döndükten sonra 1931’de balıkesir’in balya ilçesindeki maden işçilerinin ‘açlık yürüyüşü’nü örgütlemişti. 1942’de imralı’ya müdür olarak atandığında, aynı zamanda mudanya dağları’nda muhtemel nazi tehlikesine karşı ‘sarı mustafa gerillaları’nı örgütlemeye soyunmuştu. (örgüt adını, 15. yüzyıl başında komünal bir düzen kurmak için ayaklanma düzenleyen simavna kadısı şeyh bedreddin’in müridi börklüce mustafa’dan almıştı.)"
  • kürt idris'in hapishane arkadaşıdır.
  • yapi kredi yayinlarindan cikan sabahattin ali'nin 1928'te almanya'ya gittigi donemden 1948'te oldurulmesine dek aldigi ve gonderdigi mektuplarin yer aldigi 'hep genc kalacagim' adli eserde sabahattin ali ile 'yeni dunya' gazetesini cikaran, turkiye'de ki cok partili donemde ilk sosyalist partinin kurucu avukattir. olumu suphelidir, mehmet ali aybari derinden etkilemistir. milli sosyalizmi savunan, acikca elestirmekten cekinmeyen bir tavri vardir. sabahattin ali ile uzun bir dostluklari vardir, sabahattin ali, hasan ali yucele yazdigi mektupta esat adil'i oldukca ovmektedir.
hesabın var mı? giriş yap