• valla ben demedim. engin ardıç demiş.
    meraklısı için link

    ilahi engin, algı operasyonunu yesinler.

    edit: uyaran arkadaşa teşekkürler reyting yaptırmayalım,
    yazının tamamı:
    "bir gazetenin manşete şu haberi değil de bu haberi çekmesi, bir politikadır. yok onu değil ötekini çekmesi de bir politikadır. bir haberin gazeteye girip girmemesi bile bir politikadır.
    aydın doğan'ın gazetesi dün bir manşet yapmış, ben patron olsam da yayın müdürüm bunu bana manşet diye getirse fırçayı yer. ama dedik ya işte, politika...
    efendim, finlandiya cumhurbaşkanı ülkemize gelmiş. kimse merak etmiyor ama adı da sauli niinistö.
    eh, hoş gelmiş sefa gelmiş. çok istiyorsan arka sayfalardan birinde iki sütuna on santim "görebilirsin", meslek deyimiyle... hiç görmesen de kimse hesabını sormaz hani.
    aydın doğan'ın adamları manşete çekmişler.
    çünkü efendim, finlandiya'nın cumhurbaşkanı özel uçakla gelmemiş, tarifeli seferle gelmiş!
    finnair artık helsinki'den istanbul'a uçmadığı için de türk hava yolları'yla gelmiş. istanbul'dan da ankara'ya aktarma yapmış. (helsinki önemli bir başkent olmadığı için ankara- helsinki direkt hattı henüz thy programına alınmış değildir.)
    "business"te gelmiş fakat 30 kişilik heyet oraya sığmadığı için yarıdan fazlası da "economy" uçmuş...
    sonra da haberin unsurlarını azıcık geliştiriyorlar: finlandiya hava kuvvetleri'nin elinde tam üç tane özel jet uçağı varmış ama sayın niinistö bunları kullanmayı düşünmemiş. (jetler sekizer kişilik, toplam yirmi dört kişi alır, düşünse ne olacak?)
    vay be, ne büyük adammış, ne kadar alçakgönüllü...
    işte buna da "algı operasyonu" deniyor bu meslekte.
    aydın doğan basını bunu hep yapıyor ama hiç bu kadar hıyarca yapmamıştı.
    amaç, satır arasında "bizimkine" laf dokundurmak: "bak, elalem tarifeli uçağa biniyor, sen özel uçağa, demek ki diktatörsün!"
    oha.
    finlandiya önemli bir ülke değildir. büyük bir ülke de değildir.
    milli geliri bizden yüksek olabilir ama dünya siyasetinde esamisi okunan bir ülke değildir, bizim gibi "belalı" bir coğrafyada da bulunmuyor.
    etliye sütlüye karışmayan, dingin, hatta ruhsuz, kendi halinde bir kenar ülkesi.
    kitapta okumadım, 1988 yılında gittim gördüm de oradan biliyorum.
    nüfusu beş milyon, evet yanlış okumadınız, beş milyon... beş milyonluk ülkeyi bana ver, ben bile yönetirim.
    dolayısıyla, bu tür yolculuklarda kimse finlandiya başkanına "bulaşmaz", bunun için hiçbir neden yoktur.
    basınımızda ara sıra yer alan bu tür işgüzarlıklar ("bak, koskoca isveç kralı bisiklete biniyormuş, koskoca danimarka kralı saraya yürüye yürüye gidiyormuş, helal olsun vallahi") bize hiç uymaz. burası iskandinavya değildir.
    olof palme de öyle yapıyordu, zımbalayıverdiler sinemadan çıkarken.
    unutmadan: finlandiya "yarı-başkanlık" sistemiyle yönetiliyor, onu niçin yazmıyorsunuz? işinize mi gelmiyor?"
  • engin ardıç'ın kahveden bir arkadaşına yazdırdığı köşe yazısının sonucudur. yazıdaki done ve çıkarımlardan ben bunu anladım.
  • kişi başı milli gelirin 40.000 euro olduğu bu ülkenin cumhurbaşkanının tarifeli uçağa binmesi lüks ve kulluk düşkünü olan bu yazar bozuntusunu bozmuştur. çok şey etmemek lazım.
  • finlandiya şirketi olan nokia'yı da bir o kadar önemsizleştirmiştir bu cümle.
  • "olof palme de öyle yapıyordu, zımbalayıverdiler sinemadan çıkarken."

    (bkz: hayattan soğutan şeyler)

    (bkz: aniden gelen yoğun nefret duygusu)

    (bkz: #9203651)

    http://www.bianet.org/…n-oykusu-ve-sosyal-demokrasi

    (bkz: olof palme parkı)
  • bu gözlemini de 1988 yılında yaptığı bir finlandiya gezisiyle perçinlemiş. amk kıyamet koptu lan o dönemden beri, sovyetler yıkıldı, berlin duvarı yıkıldı, iran-ırak savaşı bitti, abd ırak'a iki kere girdi, akp geldi, o gün daha doğmamış çocuklar hakkari'nin dağlarında ölmeye başladı. kuzey kore'nin devlet başkanı bile öldü lan, ama finlandiya illa ki aynı kalacak, çünkü engin ardıç en son o vakit gördü.
  • finlandiya'nın yarı başkanlık sistemi ile yönetildiği doğru değildir, tam parlamenter sistem ile yönetilir finlandiya ve cumhurbaşkanı hiçbir yetki kullanımına girmez.

    tanım: yandaş yazarımsı iddiası.
  • (bkz: önemsiz sensin, kenar da sana girsin)

    biri yapmasa olmazdı.

    tanım: tüm ortadoğu halklarının vatandaşı olmak için pek mühim uzuvlarını feda edebileceği bir ülkeyi değersizleştirmek için söylenmiş bir cümle.
  • yazıda 2 temel yanlış var herkesin tespit edebileceği:

    1) "helsinki önemli bir başkent olmadığı için ankara- helsinki direkt hattı henüz thy programına alınmış değildir" buyrulmuş. o zaman paris, londra, new york, berlin falan da önemli başkentler değil heralde zira buralara da ankara'dan doğrudan uçuş yok. uçuş hatları siyasi öneme göre belirlenmez zaten. ankara'dan doğrudan uçuş oldukça kısıtlı. bundan dert yanmıştım şurada: (bkz: #55226756)

    2) "eh, hoş gelmiş sefa gelmiş. çok istiyorsan arka sayfalardan birinde iki sütuna on santim "görebilirsin", meslek deyimiyle... hiç görmesen de kimse hesabını sormaz hani" buyrulmuş. madem bu kadar önemsiz neden cumhurbaşkanımız 2 koca gününü bu adamla geçirerek değerli vaktini feda ediyor. kaldı ki program, cumhurbaşkanı eşliğinde gerçekleşti. nasıl yani? medya cumhurbaşkanımızın programını "görmese de olur" mu denmek istiyor?
hesabın var mı? giriş yap