• müzik cd'lerinde (audio cd) kayıtlı sesin de formatı olan pcm formatını sıkıştırmaya yarayan free losless audio codec'in kısaltılması ve bu kodek ile kayıpsız olarak sıkıştırılmış dosyaların uzantısı. (sesi pcmformatında dijitalize edilmiş biçimde içeren dosya, uzantısı wav olan wave dosyasıdır.)

    flac bir dönüştürme değil sıkıştırma kodeğidir; sadece winrar vb. sıkıştırma programları ne işe yarıyorsa -wave dosyalarına özgül olmak üzere- o işe yarar. flac dosyasının kalitesini elde edildiği wave dosyası belirler. (kalite sözcüğünü böyle kullanmak yanlış aslında ya, "kalite" derken bit derinliği ve örnekleme frekansının ikisini birden kast ediyorum.)

    kayıt kalitesi için "ne kadar yüksekse o kadar iyidir." diye düşünmemek lazım ama "insan kulağının daha yükseği ile olan farkı farkedemeyeceği yükseklikte oldukları yer en iyisidir" denilebilir. kayıtlı sesin kalitesi audio cd'lerde 16 bit 44,1 khz; high definition audio cd'de 20 bit 44 khz'dir. dvd audiolarda kalite 24 bit, 192 khz'e kadar çıkabilir. (yeri gelmişken, audio cd kalitesi insan kulağının daha yükseğinden farkı ayırt edemeyeceği üst sınıra karşılık gelir. dvd audio'dan insan kulağı tarafından ayırt edilemez.) bir wave dosyası bu medyalardan kayıpsız olarak riplenmişse medyaların kalitesi neyse o kalitededir. ancak audio cd ya da dvd audio kalitesinden düşük çözünürlük ve dinamik aralıkta, yani daha d ü ş ü k k a l i t e d e de (ör. 8 bit 22 khz) wave dosyaları da olabilir. mp3 gibi kayıplı formatlardan geri dönüştürülerek elde edilmiş k a y ı p l ı wave dosyaları da olabilir. düşük kalite ve kayıplılık aynı şey değildir. kayıplılık kayıplı bir formata dönüştürülmüş ses dosyasının, ör. mp3'ün ilk başta kendisinden elde edildiği wave dosyasına göre kayıplılıktır.

    kayıplı bir kodek ile dönüştürülmüş dosyalar dekode etme işlemi ile yeniden elde edilemez. ör. 320 kbit/s kalitede bir mp3 dosyasından geri, kendisinin elde edildiği asıl wave dosyası elde edilemez. bundan flac yapılırsa sonuç elde edilmiş olan orjinale göre kayıpları olan wave dosyası ne ise o olur. flac kodeği ancak ve ancak uygulandığı wave dosyası ne kalitede ve kayıplılıkta ise o kalite ve kayıplılıkta flac dosyası üretir. yani wave dosyasının bit derinliğini, örnekleme frekansını ya da kaybolmuş frekansları geri koyamaz. dedik ya, sadece ve sadece sıkıştırma yapar. ne eksiltir ne de arttırır; sadece boyutu küçültür. (yünlüleri vakumlu pakete koymak gibi; bunları niçin tekrar tekrar yazıyorum acaba diye de düşünmekten kendimi alamıyorum.)

    mp3, flac vb. aralarında dönüştürme yapılırsa arada her zaman wave dosyası durağı vardır; önce wave dosyası elde edilir sonra diğer şekil neyse ona dönüşüm yapılır.

    flac dosyası oynatıldığında, haliyle, sesin pcm olarak saklandığı bir medyanın ya da ondan riplenmiş bir wave dosyasının oynatılması ile elde edilen sesin kalitesinden farklı bir kalitede ses üretemez. yani sıkıştırdığı wav dosyasının kendisinden riplendiği cd ile birebir aynı sesi vermek zorunda eğer fizik bir bilimse.

    [plak konusu muallâk. cd'deki ses çözünürlüğünün plağa göre daha fazla olma imkanı var. söz konusu olan 16 bit, 44 khz. yine dijital olan 24 bit ve 96 khz ayrı konu ve bununla ilgili olarak da, insanların 16 bit 44,1 khz ile 24 bit 192 khz kayıt arasında kalite farkı ayırt edebileceğini zannetmiyorum. ("kalite farkını" değil, "kalite farkı" ayırt edemez.)]

    ---edit ek---
    keza, 320 kbit/s mp3'ü de kimsenin 16 bit 44,1 khz pcm (wave) dosyasından, yani cd-audio'dan, ayırt edebileceğini zannetmiyorum. cd-audio'da dijitalize edilmiş olarak saklanan ses insan kulağının fizyolojik sınırlarının -biraz- ötesindeki bir çözünürlüktedir; dvd audio'lardaki ve sacd'lerdekiler çok daha ötededir. cd-audio bu bakımdan olabilecek en az çözünürlüğü taşıyor gibidir. (çocuk kulağı en fazla 20 khz, erişkin kulağı ise 15 khz frekansları duyar. audio cd ise 44 khz örnekleme frekansı ile 22 khz frekanstaki sesi örnekleyebilir.) insan kulağı audio cdda kayıtlı en yüksek frekansı (22 khz) bile duyamaz. 22 khz nyquist teoreminden gelir. 44 khz örnekleme ile 22 khz örneklenir. haliyle daha yüksek örnekleme frekansları ile örneklenmiş daha yüksek frekanslar da duyulamayacağından insan cd-audio ile dvd audio arasında bir fark algılayamaz. mp3 konusuna gelince; mp3 kulak fizyolojisi ve psikoloji göz önüne elınarak yapılmış bir kayıplı sıkıştırmadır. 320 kbit/s mp3'lerin cd-audio'dan ayırt edilemez olduğu söylenir. bunun arkasında çift kör karşılaştırmalar yatar.
    ---edit ek sonu---

    not: flac kodeği adında yer alan losless sözcüğünün ifade ettiği gibi kayıpsız sıkıştırma yapar. bununla sıkıştırılan bir wave dosyası, dekode etme işlemi ile özdeş biçimde yeniden elde edilir. yaptığı sıkıştırma %45 gibidir. karşılaştırma için, kayıplı bir format olan mp3 ile 128 bit kalitede boyut %9'a düşer. acayip, acayip şeyler de yazmamak lazım bilmeden.

    edit: rakamlardaki bazı hatalar ve "edit ek" kısmı.

    edit (10.04.2020) baktım hâlâ okuyanlar var entryi; bir kaç açıklayıcı ekleme ve düzeltme yaptım. anlatım biraz dağınıkmış çünkü. aslında entryi "kalite" sözcüğünü kullanmadan tekrar yazmak lazım.
  • ulan hala farkı iphone’umla fark ediyorum diyen var ya... bıkmadınız ve bitmediniz amına koyayım. bir sizsiniz absolüt kulak. bırak 320 ile flac arasındaki farkı, siz 2 saniye içinde 256 kpbs ile aac+’ın farkını da, hem de tek kulaklıkla anlarsınız. yahu ne hd 650’si, ne stax’ı, snopy kulaklık bile yeter size.

    siz anlarsınız canım abim. yaş aldıkça khz duyma yetimiz kayboluyor ama siz 60 yaşında da çalan her mp3’ü durdurur, arşivinizden hemen 32/192 flac kasarsınız, dsd 256 istersiniz... upscale sizin göbek adınızdır, gelin qobuz’da pazartesi işe başlayın. fransa vizeleriniz benden.

    aşağıda paylaşılan youtube linkini izleyip üzülmeyen eleman yoktur sanıyorum. 300-400 liralık sdf marka amfilerle, efendim fiio dac'larla, tam ear-on olmayan kulaklıklarla detay aramaya kalkıyorsunuz. millet stax'larıyla, focal'larıyla; hugo'yla mojo'yla böyle bir topa girmiyor artık, wolfston mu kaldı anasını satayım. niyet iyi olabilir ama tutmaz... güldürmez sizi bu tarz bir yaklaşım. kaldı ki müzik böyle dinlenmez. detay duyacağım diye müziği kaçırıyorsunuz. sizin yaptığınız maddi bir şey. salın kendinizi mp3'lerin kollarına. flac'ta ne varsa mp3'te de aynısı var emin olun. bunu 500+ gb flac arşivi olan, onu da geçtim sacd kasan bir herif olarak söylüyorum. neyse ben yine o kova-küreği alayım da, kumda bir güzel...

    edit: ya tamam moruk sen bu dünyadaki en deli kulaksın. dünyada bir sen anlıyorsun farkı. en erkek sensin. seni fark ettik. seni gerçekten fark ettik. oradasın işte. bir fenomen yaratmışsın. dikkatleri en çok sen çekiyorsun. senin gibi olamadık. sen erkeğin hasısın... dolu dolusun, ensin. dipsin. sensin moruk, her şey sensin. bunu daha fazla yüzümüze yüzümüze vurabilirsin. lütfen biz gibi fakirleri daha fazla ciddiye alma. biz de seni denemeye çalışıyoruz bir yerde. ama sen çelik gibisin, hemen her şeye cevap veriyorsun. iradene tav oldum dostum, sen bilgesin... sacd'yi dinleyecek kaynak bizde ne arar dostum, biz oradan buradan gördüklerimizle senle aşık atmaya kalktık pardon. hala alet, hala para derdindesin ama olsun, sen formatların kralısın. wavpack'leri, dsf'leri sen yarattın. stereo olan bir müziği bile dts 5.1'e bile ayırabilirsin istersen, ama yapmıyorsun. biz mi? bizi mp3'lerle başbaşa bırak dostum, o köhne dünyamızda hüzünlere gark olalım. zaten yakında kulakları da aldırcam bir doktora. ama sen çok feyzli bir abiymişsin. sen, sen, sen dostum. sensin. hep sensin...

    hala sayısallık, para dersindesin. formatla ekipmanın arasındaki korelasyon ne alaka diyeceğim ama odyofili hastalığı böyle kör eder işte adamı. bana ne diye ekipman anlatıyorsun? iyi aferin mi diyeyim anasını satayım. adam ol da farkın ayla güneş kadar olduğunu kanıtla. kim siker senin philips’ini analog kaynağını yoksa. hep farklı olmak çabaları, benim kulaklarım sizin duymadıklarınızı duymak zorunda, hep ben en çok duyuyorum, siz ne anlarsınız salvoları... yine de al okudostum. verdiğin binlerce dolar müzik datasının ya da elektronların hiç umrunda değil, olmayacak da. o elektronlar da flac'la 128-192 arasındaki farktan habersiz işini yapmaya devam edecek.

    edit son: beyler olay benim kulak çubuğu kullanmamamla alakalıymış. yıllardır kulakları temizlememişim. kulağı bir karıştırdım, afedersiniz topitop büyüklüğünde pislik çıktı. şimdi dinliyorum da benim zensorlarla, chet baker püf püf yanımda üflüyor trompeti. bir de geçen arkadaş bir şaka yaptı afedersiniz, flac'ten mp3 free formata çevirmiş şarkının birini. onu da 320 kpbs'den 310 kpbs'ye düşürmüş hınzır. ben bunu bir fark ettim... ossaat şarterler attı. arayıp ağzına sıçtım lavuğun. yıl omuş 2018 dedim, cahil dedim... cahil!! vatan hayini!!! sen benim kulaklarımla dalga mı geçiyorsun diye. hemen mail atıp apollo.rip ve rutracker üyeliklerini iptal ettirdim. çeksin cezasını şerefsiz.
  • görüyorum ki kendinizi parçalamaktan, ne kadar niş olduğunuzu anlatmaktan zevk alıyorsunuz. bu durumunuzu bu sefer aşağılamayacağım. sizi de anlıyorum. kendinizi özel hissetmek istiyorsunuz. ama söylemeden de edemeyeceğim. yarrağımın başını duyuyorsun aradaki farkı :-))))))))))))))))))))
    sonuç bu olacak: https://www.youtube.com/watch?v=urfx-g8auc8
    hadi lan, sizi kırmayayım. aranızdan bir iki tane 128'i ayırt etsin. bu mümkün. ama 192'den sonra imkanı yok. hayatını sese vermediysen imkanı yok. hangi ekipmanla dinlediğinin de önemi yok. kulağını eğitmediysen anlayamazsın. kulağın o detayları kapmaz. bir gün gizli bir şekile tüm ses dosyaların lossless'tan 192'e çekilse ruhun bile duymaz.
    büdüt: ağla.:)))
  • albüm albüm değil, grup grup hatta müzik türü müzik türü olarak bkz verilse bile farkın 192 kpbs ile karşılaştırıldığında anlaşılamayacağı format. bakın loseless ismine takılıp kalıyorsunuz, bu belli bir zaman sonra plaseboya dönüşüyor. kaldı ki plak kopyaların flac'ında (ister 24/96 olsun ister 24/192, hatta isterse 32/192i yetmedi dsd256 olsun) klik'ler, hiss'ler varken daha kirli bir ses duyuyor olacaksınız. o yüzden plak olayına hiç girmeyin. sacd derseniz anlarım, blu-ray audio derseniz anlarım, mfsl edition derseniz kat be kat anlarım, çünkü belli bir noktadan sonra remastering devreye giriyor. ama plağın sesi, cd'den master volume olarak daha düşük ve daha hiss noise'lu olacak. nasıl ki eskiden manyetik bant dediğimiz kasetlerde noise sesi vardı (hatta bunun için dolby noise reduction diye bir şey icat edildi) plakta da hiss sesi vardır, olacaktır.

    burada player'ın etkisi sıfıra yakındır. en önemli kavram stereo ya da kulaklıktır. sesi en çok etkileyen ekipman parçası bu ikisidir. ardından dac gelir. uzun uzun yazmaktan gına gelse de, kablo bile player dediğimiz kaynaktan daha etkili olabilir. yoksa kaynak ister bilgisayar, ister mac, ister bir cd çalar, isterse master tape olsun, player'ın -en azından- mp3 ve flac arasındaki farkı duymaya etkisi yoktur.

    mp3 dediğin şey, overtoneu devre dışı bırakır. o da tam anlamıyla bir devre dışı bırakmak değil. yani notanın doğuşkanlarını emer bir yerde. ve fakat sen bu doğuşkanları zaten kendini yırtsan da duyamazsın. en basit haliyle şöyle anlatayım: wav formatında datalar aaabcdaaabbcccdddd iken, flac'ta datalar 6a3b4c4d şeklindedir. ne gibi diyelim, hani defrag yaparsın da dosyalar düzene girer ya, o hesap. mp3 ise 6a3b4c4d değil de 4a3b3c2d gibi şey sunar sana. hani wav aaabcdaaabbcccdddd'ydi ya, 6 tane a yok da 4 tane a var gibi. o 2 tane a'yı neden almaz dersen, o senin 'overtone' dediğin datalar. onları zaten duymuyorsun. sen yarasa değilsin, insansın. duyma yetin de bir yere kadar.

    burada insanların inatlaştıkları şey de bu noktada başlıyor zaten: 'bende milyon dolarlık ekipman var, ben her şeyi duyuyorum. dahası duymak zorundayım...' geçen ay öyle bir adamla burada yazıştık durduk. sonra bana cahil dedi, entry'sini sildi... analog kasıyormuş, dac'tan transfer ediyormuş falan... demek istediğim şey, bu işi artık sayısal kavramlara, paralara dökmeyin. mp3 ile flac arasındaki fark böyle kendinizi yırttığınız kadar yok, hatta 192 sonrası hiç yok. evet, hiç yok. adım antiflac mermize'ye çıkacak bu yolda. ama durum bundan ibaret. kavramlar birbirine karışıyor ama, bahsettiğiniz sayısallıkla formatlar arasındaki fark birbirinden ayrı şeyler. şey gibi bunu sunmak; 'anneni mi daha çok seviyorsun yoksa baban mı daha hızlı koşuyor?..'

    elimde 500 gigabaytın üstünde flac ve hep o böbürlene böbürlene bahsettiğiniz binlerce dolarlık hi-fi ekipman varken bunu söylüyorum. player diyorsunuz binlerce liralık hi-res dap'lardan sandisk sansa clip yelpazesine kadar 10'a yakın çalıcı kullandım. sonuç aynı, sonuç aynı. bak mesela şu entry'de de adam aynı şeyden bahsetmiş. neyse, birkaç ay sonra yine birisi küfreder, yine bir şeyler karalarım. nasılsa bu ara bol vaktim var.
  • bu tartışmayı yaparken mp3 ile yapmanın da alemi kalmadı artık.
    spotify'ın ogg'si, apple'ın aac'ı var. ikisi de compression konusunda mp3'ten daha 'iyi'.
    çünkü daha iyi algoritmaları var ve data'yı daha fazla azaltabiliyorlar. öve öve bitiremediğiniz high freq'leri de daha fazla çevirebiliyor.

    insanların asıl fark ettiği şey eminim ama eminim ki şu:
    youtube'da aratıp buluyor, bir tane adamın nereden bulduğunu bilmediğimiz bir mp3'ün upload'ından şarkıyı dinliyor. sonra torrent'ten studio master, hatta remaster'ını ( :-) ) aynı şarkı diye açıyor dinliyor. flac ile mp3 arasında büyük fark var... nah var!

    zaten giden data 15 db'e yakın bile değil. modern bir mix&mastering yemiş bir müzikte bunun -25'in altındaki detayları duyamazsın. müzik sakinlemez. sakinlerse de break veya solo'da olur, o zaman da zaten genel bir düşüş oluyor.

    fark şu videolarda gösterilmiş:
    https://www.youtube.com/watch?v=q7yzzn8kdwm
    https://www.youtube.com/watch?v=uobpntafzmo

    ikincisinde adam normalize ettiği için arada anlamlı bir fark varmış gibi zannedilebilir. ilki daha iyi bir görüntü sunuyor. fakat ilkinde de adamın master chain'ini bilmiyoruz. yani ses seviyesi düştüğü için otomatik olarak sesi daha fazla arttırıyor olabilir, ki büyük ihtimalle öyle. fark ilkindeki kadar bile değil.
    ayrıyeten bunları loudness match yapıp dinlediğinde arada hiçbir fark göremeyeceksin. çünkü bu high freq ve transient'ların %95'i duruyor zaten müziğin içinde ve daha duyulabilir volume'lerde duruyor.
    kısacası bu kayıplar verdiği 'enerji' seviyesinde kayıp. fakat bu enerjiyi zaten frekans olarak değil volume olarak hissediyorsun. volume kaybı yaşanmadığında aradaki his farkından bahsedemezsin.

    yukarılarda yazdığım gibi, ses mühendisi'sindir. iyi de bir kulağın vardır frekans almada, belki o zaman. ama müziği dinlemekle alakalı bir olgu değil bu. bunun dışında compression artifacts var lossy'lerde. bu yukarıda anlattığımdan daha anlamsız bir fark.
  • audio: video
    192kbps:hd ready
    320kbps:full hd
    flac:4k
  • alıştıktan sonra spotify falan dinlerken rahat edemezsiniz
  • bu ses formati, dinlediginiz kaynak ne kadar eski uretimse o kadar degerli ve kendini gosteren formattir. tabii gunumuzde hala tam analog kayit yapan var. ozellikle blues/rock tarafi. orada yine flac ile dinlemek onemlidir. hatta wav dinlemek ve hatta pcm dinlemek hatta ki gidip calanlarin yaninda di... ohom neyse.

    fakat ki gunumuzde icinde elektronik, dijital sample'lar ile olusturulmus parcalari flac dinlemenizin pek bir anlami kalmiyor. zaten dijital ortamda les gibi olusturulmus en fazla 16 bit olan sanal bir sey. ıyi de gömdüm ayak ustu oh. yasasin analog efendim.

    mastering, mixing, equalize ile kafayi bazen bozan, kaydettigi seyi bir turlu begenemeyen takintili biri olarak spotify gibi uygulamalardan da hic hazedemiyorum. eski kafayim ne yapayim. en az o flac olacak. elimde olsa yolda arabada plak caldiracagim ama garip kacar, evet.
  • gözlemlediğim kadarıyla eğer çok enstrümanlı şarkılar dinlemiyorsanız normal bir dinleyici için mp3'ten o kadar da büyük farkları olmayan format.
    ama senfonik metal, heavy metal falan dinliyorsanız tam bir eargasm. bana "iron maiden taştaşlarına gurban ne biçimmiş ya la buuu." dedirtti.
  • kaliteli klasik müzik parçalarını bulmak zor olan müzik dosyası türü.

    torrent alemi klasik müzik flac'ı diye eski plaklardan yapılmış hışırtılı kayıtlarla dolu.hele bir karajan reisinkiler var ki aman diyeyim.resmen gigabayt çöpü.
hesabın var mı? giriş yap