• "kanada canlanıyor. ülkenin bryan adams ve celine dion sayesinde (belki biraz da south park aracılığıyla) elde ettigi kötü ünü yavaş yavaş unutmaya baslayabiliriz. 5 kişilik bir "aile" olan kanadali the arcade fire 2004'ün en heyecan verici yeni grubu. şarkıları besteleyen ikili win butler ve régine chassagne (ki kendileri ayni zamanda karı-koca oluyor) grupta daha ön planda gözükseler de, the arcade fire'ın -müzikal açıdan olmasa da- teatral açıdan hemşehrileri godspeed you black emperor ile mukayese edilmesine sebep olan asıl şey, pek çok enstrümanı ustaca kullanmaları ve (izlemedik ama öyle olduğunu duyduk) konserlerde harikalar yaratmaları.

    grubun ilk albümü olan "funeral" üstün bir müzikal dile, fazlasıyla gerçekçi sözlere ve şahane bir atmosfere sahip. grup üyelerinden üçü, albüm kayıtlari sırasında aile yakınlarını kaybetmiş ve the arcade fire gerçekten zor bir dönem geçirmiş. bu, haliyle müziklerine de yansımış: evet, karamsar bir albüm "funeral"; bu zaten adindan* da anlaşılıyor, fakat ölümcül bir karamsarlık değil bu. en karamsar anlarında bile insanın içine umut aşılamayı başarıyor "funeral"; bu da albümü daha da güçlü kılıyor. müziklerindeki insana huzur veren "tatlı" karamsarlık biraz tindersticks'i, biraz belle and sebastian'ı ve biraz da ilginç bir şekilde the who'yu andırıyor. bir indie-rock operası olmalı "funeral", eğer böyle bir şey varsa.

    açılıştaki neighborhood 1 -tunnels'ın başlamasıyla kendinizi bir tünele girmiş gibi hissetmeniz mümkün. loş bir şekilde ışıklandırılmış bir tünel bu, her tarafında solist win butler'ın gerçekleştiremediği hayalleri bulunan. annesiyle babasının kavgasına şahit olup hayal kırıklığına uğradıktan sonra evi terkediyor ve sevgilisinin kollarına koşuyor; sevgilisi onu teselli edebilecek tek insan çünkü. burada sorulması gereken soru şu: peki ya sevgilisi onu hayal kırıklığına ugrattıktan sonra ne olacak? o zaman kollarina koşacağı bir insan bulabilecek mi? kemanı gitar gibi kullanan naif bir punk şarkısı olan neighborhood 2 -laika ilk dönem modest mouse parçalarına şaşırtıcı derecede benziyor. une année sans lumiere tam bir gece şarkısı; blue nile'ın "hats" albümünden fırlamış gibi duruyor. basit bir pop şarkısı olan crown of love sevgilisine duyduğu aşk her geçen gün biraz daha büyüyen bir adamı anlatıyor. albümün duygusal zirvesi olan wake up, queens of the stone age'vari gitarlı bir girişten sonra, olağanüstü güzellikteki koro vokalleri ile bir ağıta dönüşüyor ve "funeral"ın bu kadar güzel olmasındaki en önemli etken oluyor. yılın şarkısı mı? olabilir. finalde bir akustik olan in the backseat var. ironik sözleri ve bayan régine chassagne'in dinlendirici sesiyle bu şarkı "funeral"ın sonu için ideal bir seçim olmuş. sizi rahatlatıyor, kulağınızı okşuyor ve albümü bir kez daha dinlemeniz için size yalvarıyor.

    2004'ün en güzel albümü olan "funeral"ın en güçlü özelligi "gerçek" olması. bir bob dylan'ın (bkz: blood on the tracks), belki bir de van morrison'ın (bkz: astral weeks) sahip olduğu "insanı korkutan gerçeklik" seviyesine yakın hem de. ancak bundan da önemlisi, bir insanın, içinden geçeni, yalana dolana karışmadan tüm gerçekliğiyle anlattığında başka insanları ne kadar çok etkileyebileceğine dair bir kanıt olması. bir debut için fazlasıyla gerçek, fazlasıyla iyi ve bu bizi korkutuyor. umarız hep bu şekilde devam ederler, çünkü the arcade gire gibi gruplara -üstüne basarak söylüyorum- hepimizin ihtiyacı var: yaşadığımızı, gerçekten yaşadığımızı hissedebilmek için." *
  • içindeki harfleri karıştırırsan real fun*'ı elde edebiliyorsun..
  • ing. cenaze töreni
  • band of horses'ın; sözlerini insanın tam anlamı ile anlamadığı ama buna rağmen ruhuna işleyen bir şarkısı.

    "genuine poetry can communicate before it is understood."
    - thomas stearns eliot

    sözleri yazılırken oldukça sembolik bir anlatım kullanıldığı için, anlattığı "hikaye" ancak speküle edilebiliyor. fakat teması konusunda pek bir şaibe yok sanırım. üzüntü, keder, özlem, mutsuzluk, hayal kırıklığı, bazen kederle sükunete bürünen, bazen isyanla köpüren dalgalı bir ruh hali.

    o kadar seviyorum ki şarkıyı, çevirisini yapayım, herkes dinlesin, herkes anlasın, herkesin ruh hali dalgalansın istiyorum ama, bu derecede sembolik bir şarkıda çeviri de çetrefilli bir hal alıyor. elimden geldiğince çevirmeye çalışacağım yine de.

    otantik sözleri şu şekilde:

    ı'm coming up only to hold you under
    ı'm coming up only to show you wrong.
    and to know you is hard, we wonder.
    to know you, all wrong we were.

    really too late to call,
    so we wait for morning to wake you.
    that's all we got.
    to know me as hardly golden.
    ıs to know me all wrong, they were.

    at every occasion ı'll be ready for the funeral.
    every occasion, once more, it's called funeral.
    every occasion, know, ı'm ready for the funeral.
    at every occasion, oh, one billion day funeral.

    ı'm coming up only to show you down.
    for ı'm coming up only to show you wrong.

    to the outside the dead leaves, they're on the lawn.
    before they died, had trees to hang their hope.

    and every occasion, ı'll be ready for the funeral.
    and every occasion, once more, ıt's called the funeral.
    and every occasion, oh, ı'm ready for the funeral.
    every occasion of one billion day funeral.

    müzik vidyosunu izlediğinizde, köpeğinin ölmesi üzerine kederinde boğulan bi adam görürüz. adam kendini alkole vermiştir. belki acısını bastırmak için, belki acısını daha derinden hissedebilmek için... bi anlamda varoluş sebebini kaybeden adamın tek yaptığı devamlı içmek, ve ayakta duramadığı o hali ile otomobiline binip evine gitmektir. bunu gündelik rutini haline getiren, her gün evine direksiyonda sarhoş halde ve uyuklayarak giden adam, sonunda bir kamyonun altında kalır, ve muhtemelen ölür.

    müzik vidyosu ile sözleri birleştirince, şarkının köpeği öldükten sonra duygusal anlamda yıkılan ve hatta belki intihara meyilli hale gelen bir adamın ağzından söylenildiğini düşünebiliriz. ama bence bu da kolaya kaçma olur zira müzik vidyosu da en az şarkının lirikleri kadar sembolik.

    madem hem sözler hem vidyo bu kadar çetrefilli, ben de çeviri sürecini çetrefillendirmek istiyorum madem. wilhelm dilthey ekolünü takip edip, liriklerin anlamını, liriklerin yazıldığı coğrafya, zaman, bu zamanın sosyal, ekonomik vs. muhtelif şartları ve yazarın bakışı ile ilintilendirmeye kalktığımda ortaya başka bir manzara, dolayısı ile başka bir anlam çıkıyor:

    malum sözlerin yazarı benjamin bridwell, iki arkadaşı ile birlikte alternatif rock'un anavatanı seattle'a taşındıktan bir süre sonra carissa's wierd isimli gruplarını dağıttılar. carissa's wierd'ın dağılmasının ardından, bridwell'in bir eski ve iki yeni arkadaşı ile kurduğu "band of horses", hızla yükselişe geçti. bu yükselişle birlikte bridwell, seattle'ın müzik camiasının "yükselen değer"lere sunduklarının büyüsüne kapıldı, ve hayatının ilk 19 yılını geçirdiği konzervatifliği ile bilinen arizona ve south carolina'da pek sürmesi mümkün olmayan bir hayat sürmeye başladı. tabi ki tahmin yürütüyorum ama, birleşmiş devletlerin güney eyaletlerinde çocukluğunu, ergenliğini hatta gençliğinin bir kısmını yaşarken yüklendiği gelenekçilik ve konzervatiflik benliğinin derinliklerine işlemiş halde seattle'da yaşadığı parıltılı hayat, yoğun madde kullanımı, çok eşlilik, kız arkadaşlarının yaşadığı kürtajlar... ona acı verdi. artık dönemem gibi hissediyordu muhtemelen, ama devam etmek de acı veriyordu. zaten acı, şarkının her yerinde hissedilebiliyor. bu pencereden bakıldığında, "cenaze" teması çok münasebetli bir hale geliyor. doğmamış bebekler, her gün artan dozajla "her gün" ölebilecek bir insan. her gün bir merak; "acaba cenazem bugün mü olacak?" her yer ölüm.

    bence bridwell'i bu "ölüm" ve "cenaze" moduna sokan şey, ve dolayısı ile bu şarkıya ilham veren şey, yaşadığı, bi yandan tiksindiği ama bi yandan vazgeçemediği hayat tarzı olabilir. ama sözlerdeki enkripsiyon, bence bunlarla da ilgili değil.

    bence bu şarkı aşk ve intihar ile ilgili, intihar sonucu kaybedilen bir aşkla. ilk kıtada "to know you, all wrong we were." derken, ikinci kıtada "ıs to know me all wrong, they were."a dönüşüyor ifade. hem öznenin değişiminden hem de anlatılanlardan, ilk kıtanın aşkını kaybedenin ağzından, ikinci kıtanın intaar ederek kaybedilen aşkın ağzından yazıldığını tahmin ediyorum. üçünü kıtayı ortak söylüyorlar. şarkının melodisi de kıtadan kıtaya farklılık gösteriyor. birinci kıtaya şarkının kederli ve sakin bir "build up" kısmının, ikinci kıtaya mutsuz, isyankar ve tepkili bir melodinin, üçüncü kıtaya keder, özlem, mutsuzluk, hayal kırıklığı karışımı bir, aceleci, kaotik, hektik coşkunluk kısmının denk gelmesi de sanırım teorime kanıtlık ediyor. köpek basitliği ve masumiyeti sembolize ediyor, delilercesine sevilen bir sevgiliyi. hiç aklından intihar ya da böyle şeyler geçeceği tahmin edilmeyen, bu anlamda gerçekten tanınmayan, ne kadar derin, sofistike olduğu anlaşılmayan, kafasından neler geçtiği bilinmeyen, aslında çok şeyin geçtiği de sanılmayan; sevenin kafasında sevgilisi adına kavramsal olarak var ettiği suret ile sevgilisinin kendi reel varoluşu aslında çok da örtüşmeyen bir sevgili... hayatın ve her şeyin önemsiz ve anlamsız olduğunu düşünüyor sevgili, daha da önemlisi değer verilmediğini, veriliyorsa da bunun bir şey ifade etmediğini çünkü anlaşılmadığını. muhtemelen borderline bi sevgiliden bahsediyoruz şu an. kimse anlamıyor onu gibi hissediyor, çok yalnız, çaresiz, mutsuz... geride kalan cenazesine gidiyor. onu yalancı çıkarmak için sırf. binlerce insanın orda olduğuna şahit olmak için. ağlarken söyleniyor. "gördün mü bak, ne kadar çok değer veren, seni seven insan var. ve ben, seni ne kadar da yannış tanımışım." (muhtemelen intaar eden sevgilinin umrunda da değil cenazesine kaç bin kişinin katıldığı çünkü onun yalnızlık hissi sevilmemekten çok anlaşılmamaktan geliyor. cenazesine binlerce kişinin gelmesi, anlaşıldığı anlamına gelmiyor.)

    sevgili cevap veriyor. "çok geç bir saatti, intaar ettiğim zaman." "haber vermedim özellikle, en azından gece güzel güzel uyu diye. nasıl olsa yarın sabah haberin olacak." "çok gözünde büyüttün beni. eninde sonunda ben de çaresiz bir insanım." "beni yannış tanıdınız hepiniz, gülen yüzüme bakıp, iyiyim sandınız. hepiniz yannış tanıdınız. ve aslında sonumu hazırlayan da bu oldu."

    sonra koro şeklinde söylüyorlar. sevgili için her gün bir cenazeydi, seven için de sevgilisi öldüğü için her gün artık bir cenaze. sevgili her gün ölüme hazırdı, seven de artık sevgilisi öldüğü için her gün ölüme hazır. seven bir milyar gün yaşasa bir milyar cenaze günü olacak artık ona.

    yapraklar çimlerin üstünde düşmüş duruyorlar etrafta. (uçuşup duruyorlar özgürce muhtemelen.) ölü ve özgürler. ya da canlı ve zavallı umutları ile ağaçlara "asılı" (tutsak) olacaklardı. (...ına koyiim böyle ikilemin. mehtabına güneşine sövesi geliyor insanın düşündükçe.)
  • kendini yıllar sonra bile baştan sona keyifle dinletebilen şaheser bir albüm. bugün arabamda neighborhood'ların birincisinin ilk notalarını duymamla albümün sonuna kadar gelmem bir oldu. funeral dinlemek nereden esti bilmiyorum. ama her şarkı bitişinde sıradaki şarkının giriş melodisini mırıldanıyor olduğumu gördüğümde albümü zamanında ne kadar çok dinlediğimi farkettim ve şarkıların bana eski güzel günlerimi hatırlatmasıyla, hakkında bugün bir şeyler yazma ihtiyacı hissettim. sanırım bugüne kadar dinlediğim en iyi olbüm sorulduğunda funeral'dan başka verecek cevabım yok.

    üstelik arcade fire'ın bugün geldiği yeri, aldığı ödülleri, çıkardığı birbirinden şahane albümleri gördükçe, ben bu grubu funeral'dan beri dinliyorum diyebiliyor olmayı da kişisel tarihimin başarılarından sayarım.

    ayrıca her ne kadar albümde bulunmaza da cold wind bu albümün +1'idir. six feet under da zaten bugüne kadar izlediğim en iyi dizidir.
  • aynı zamanda band of horses ın everything all time time albümünden güzel bir parça. sözlerini de yapıştıralım.

    i m coming up only
    to hold you under
    i m coming up only
    to show you wrong

    and to know you
    is hard we wander
    to know you all wrong
    we won

    ooooohh oooohh
    ooooohhhoohhhhooh

    really to late to
    call so be waiting for
    morning to wake you
    is hard begun
    to know me as hard
    be goin' mad
    is to know me all wrong

    and every occasion
    ill be ready for the funeral
    every occasion once more
    its called the funeral
    every occasion
    of im ready for the funeral
    and every occastion
    of one billion day funeral

    im coming up only
    to show you down fled
    im coming up only
    to show you wrong

    to the outside of the debby
    the analouge
    for days and countries
    hang there long

    oooohhhohhhhhh
    oooooohooooooh

    and every occasion
    ill be ready for the funeral
    and every occasion once more
    its called the funeral
    and every occasion
    of im ready for the funeral
    every occasion
    of one billion day funeral
  • tragedies albümünde, insana ölümü hissettiren grup. hayatın ne kadar ibne olduğunun anla$ıldığı anlardan tut da, ya$amla ölüm arasındaki o incecik çizginin, nerede ba$layıp nerede bittiğini anlamlandıramamaya kadar. bir de, artık bırakıp gitmi$ olan grup elemanlarının, $arkıları nasıl bir ruh halinde ortaya çıkarttığını gayet iyi duyuyor insan, neden grubun ismi funeral, dinledikçe anlıyor. bize de, dinlerken, gidenlerin ruhuna içmekten ba$ka bir seçenek kalmıyor pek.***
  • aynı zamanda archive'in controlling crowds adlı albümünün incilerinden.
  • bu muhte$em the arcade fire albümünün $öyle bir tracklisti var:

    1. neighborhood 1 tunnels (4:48)
    2. neighborhood 2 laika (3:32)
    3. une annee sans lumiere (3:40)
    4. neighborhood 3 power out (5:12)
    5. neighborhood 4 7 kettles (4:49)
    6. crown of love (4:42)
    7. wake up (5:35)
    8. haiti (4:07)
    9. rebellion (lies) (5:10)
    10. in the backseat (6:20)
  • bascisi intihar etmis, norveçli doom/death grubu.
hesabın var mı? giriş yap